SİNDİR BE KARDEŞİM “OY YOKTAN VAR OLMUYOR”
Recep Akdur
Önümüzdeki seçimlerin sıradan bir seçim olmadığı “bu seçim o seçim değil” mottosu ile ifade ediliyor. Yalnızca hükümeti değil aynı zamanda ülkeninrejimini debelirleyeceği yaygın kabul gören bir düşünce. Bir “kurtuluş mücadelesidir” diyenler bile var. Öte yandan da seçimin güvenliğini/dürüstlüğünü sağlamanın zor olacağı çok yaygın bir endişe.
Seçim ve partiler yasasını kendi çıkarına göre değiştirmiş bir hükümet,bu hükümetçe atanmış ve uygulamaları ortada bir YSK. Bir yanda devletin her türlü olanağını kendi ve partisi için kullananiktidar adayları. Öte yandaliderlerce belirlenen veonlara bağımlı adayların partileri. Muhalefet ve bazı gönüllü gruplar seçimin güvenliğini sağlamak için kendilerince çeşitli önlemler almaya çalışılıyorlar. Sık sık yurttaşları oylarına ve sandığa sahip çıkmaya çağırıyorlar.
Göstermelikbaşka bir anlatımla gerçek olmayan demokrasiye dayalı rejimlerde herhangi bir yolsuzluk ya da hilebazlık yapılmadan, yoktan oy/seçmen yaratılamayacağı gibi, var olan oylar da yok olmaz. Ancak zaten var olan oylar/seçmenler partiler arasındaki yerini ya da tercihini değiştirir.
SON YEDİ GENEL SEÇİMDE TOPLAM GEÇERLİ OYLARIN DAĞILIMI
PARTİLER 1977 1999 2002 2007 2011 2015 2018 OY YÜZDESİ (%) CHP 41,4 8,7 19,4 20,9 20,9 25,3 25,3 AP/DYP /ANAP 36,9 7,2 2,5 MSP/ FP/SP 8,2 15,4 2,5 MHP 6,4 18,0 8,4 14,3 14,3 11,9 11,9 AKP – – 34,3 46,6 46,6 49,5 49,5 BAĞIMSIZ/HDP 5,2 6,6 10,8 10,8 İyi P. 10 DİĞER 6,8 50,7 32,9 13 31,2 6,5 2,48 Toplam Geçerli Oy 100 100 100 100 100 100 100
Yukardaki çizelgeden de görüleceği üzere; seçime katıldığı 2002 yılından bu yana AKP Tek başına geçerli oyların %34-%49,5’ini alıyor. Buna MHP de eklendiğinde oyların/seçmenlerin %61,4’ü bu iki partide toplanıyor. Bu iki partinin (Cumhuriyet İttifakı) hele bir de son aldığı iki ortak ile bir beş yıl daha iktidarda kalması Cumhuriyet için/Laiklik için/Devletin bekası için tehlike olduğu çok genel bir kanaat. Bunu “köprü için son çıkış” “demokrasi için son şans” cümleleri ile anlatanların sayısı hiç de az değil.
Bunları iktidardan uzaklaştırmak, devleti ve ulusu kurtarma şansını yakalamak için tek bir yol var; o da muhalefetin/ ‘Millet İttifakının’ adayının toplam oyunun %51’iden fazlasını alması. Diğer bir anlatımla ‘Cumhuriyet İttifakı’nın oylarının %50’nin altına düşmesini sağlamak. Matematik bir anlatımla, oyların/seçmenlerin en az %15’inin yer değiştirmesi yani ikna edilmesi gerekiyor.
Yine çizelgeden görüleceği üzere; CHP’nin son 46 yılda aldığı en yüksek oy %41,4’tür. Eğer Cumhur İttifakının/İktidarın kaybetmesi gereken %15’lik oyun tamamı CHP’sine gelse CHP çoğunluğu sağlayabilecektir ve adayı Cumhurbaşkanı olacaktır. Buna karşılık böyle bir olasılık yok. Şöyle ya da böyle tüm kamuoyu anketlerinin sonuçları bu yönde. Geriye kalan ikinci yol; CHP’sinin birtakım partilerle iş birliği yapması. Bu bir zorunluluk. Bu partilerin ise hem düşünce tarzları hem de adayları belli/biliniyor.
15 Mayıs 2023’de Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimleri yapılacak.Tüm partiler bu arada da Kılıçdaroğlu’nun önderliğindeki Millet İttifakı “konjonktürün/ortamın gereklerine uygun” yollarla adaylarını belirlediler. Kuşkusuz ki hem CHP’si hem de diğer partilerde aday belirleme yöntemleri ve de belirlenen adaylar çeşitli yönleri ile eleştirilebilir/tartışılabilir. Birçok aydının benimsemediği bir yöntemle ve karşı olduğu adaylar belirlendi. Ancak bazı CHP’lilerin içeriden; “filanca adayı içime sindiremiyorum”, bazı CHP muhaliflerinin ise dışarıdan “filanca adayı içinize nasıl sindiriyorsunuz” diye türkü söylemeye başlamaları; siyasetimizin güncel deyişi ile zamanlaması ve biçimleri açısından çok manidar.
Sindirim, canlının bedenindekiler ile bir ilişkisi/benzerliği bulunmayan bazı maddeleri /gıdaları dışarıdan alarak fizik ve biyokimyasal bazı süreçlerden geçirip bedeninin var olması gelişmesi ve etkinliklerde bunması için kullanılmasıdır. Maddenin ve enerjinin korunumu yasalarına göre; hiçbir ortamda yoktan madde ve enerji var edilemez. Var olanlar da yok edilemez. Bu bilimsel yasalara gör, bedenin önce var olabilmesi sonra da gelişerek etkinliklerde bulunabilmesi için mutlaka dışarıdan madde alması ve onu kendine yararlımaddelere değiştirmesi gerekiyor. Özetle canlının, özellikle de insan bedeni gibi çok karmaşık yapının oluşması gelişmesi ve varlığını sürdürebilmesi için mutlaka dışarıdan madde /gıda alması ve onu gereksinimleri ve eylemleri yönünde değiştirmesi gerekiyor.
Türkiye’deki son yedi genel seçim sonuçlarını, bu temel bilgiler ışığında gözden geçirirsek; canlının yaşaması için yoktan madde var edilemediği gibi partilerin de iktidar olabilmesi için yoktan oy yaratılamaz. Millet İttifakı’nın, sığınmacılardan vatandaş ve seçmen yaratmak, YSK’nun olmayan adreslere seçmen kaydetmesi gibi olanakları da yok. Kazanabilmelerinin tek yolu; var olan seçmenleri/ oyları kendi adaylarına ikna ederek tercihlerini değiştirmek ve %51’den fazla oy almaktır. İktidar olmak ya da ülkenin/devletin bekası için sakıncalı olduğu düşünülen bu iktidarı yetersiz oyda bırakmak için başka yol yok. Filan partinin gösterdiği “adayları içime sindiremiyorum” ya da “HDP seçmenlerinin CHP’ye oy vermesini içime sindiremiyorum” gibi gerekçeler ile, sandığa gitmemek ya da Milli İttifak dışındaki seçeneklere oy vermek, mevcut durumun devamını istemek ya da AKP iktidarını savunmak ile eşdeğerdir.
Bu anlayış ile, aday olabilen ve olamayan arkadaş, dost ve yurttaşlarıma bir kez daha sesleniyorum; “sindir be kardeşim, sindir ki elli yıldır süren karşı devrimden, 21 yılda ülkeyi bu hale getiren, bir beş yıl daha idare ederlerse ülkemizi geri dönüşü olmayacak/iflah olmayacak hale getirecek olan AKP’den kurtulalım. Senin ağzına layık gıdayı/hükümeti bulmak gittikçe zorlaşıyor. Sen aday beğenmezken/gıda seçerken; Demokrasi, Memleket, Devlet, Cumhuriyet elden gidiyor.
Ulu önder, Kurtuluş Savaşı verirken, Cumhuriyeti kurarken; Amerikan Mandasını savunan Halide Edip’i, padişahlığı savunan Refet Bele, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy paşaları, Atatürk adına “iktidar olmak isteyen hanımefendileri” içine kolay mı sindirdi? Midesine kramplar girdi. Dudağını ısırdı. Dişini sıktı. Sigara kağıdına imza attı. Zamanla çözümünü yine kendi üretti/buldu ise, sen de dişini sık, ittifak partilerinin listesindeki bazı isimleri içine sindir. Geçmişteki tavırlarına tekrar dönerlerse/devam ederlerse çözümünü de üretmeyi şimdiden düşün. Bu rejimde çözümün yine seçmenin oyundan geçtiğini de asla unutma.
Deva ve Gelecek partisinden aday gösterilen bazı adayların geçmişleri hepimizin içini sızlatıyor. Dilimizi ısırtıyor. Şurası da kesindir ki; bunlar tekrar AKP’ne gitseler daha iyi yerler/sıralar alacaklarına hiç kuşku yok. Bunlar yine o sandalyelere sahip olurlar. Aradaki fark tüm organizasyonu yineAKP ve onun başı RTE yapmış olacak.
Kamuoyunda tartışılan adaylar için, “Millet İttifakı” listesinden ya da “Cumhur İttifakı” listesinden seçilsinler çok farketmez. Üstüne üstlük yıllarca hakaret ettikleri CHP’nin listesinden. Belkide gelecekteki tavırları da çok değişmeyecek. Eski tutumlarını sürdürecekler. Ancak arada önemli bir fark var. Bu birliktelikler Cumhurbaşkanlığı’nın el değiştirme ve böylece Ulusun ucube tek adam rejiminden kurtulma olasılığı /şansını taşıyor. Esas içe sindirilemeyecek olan; iktidarın yine AKP ve onun başına bırakılmasıdır. Yukarıda verilen çizelgeden açıkça görüldüğü üzere; 1999 ve 2002 de yurttaşların büyük çoğunluğu tereddüt etmiş ve bir arayışa girmişler. Oylarını çok çeşitli partilere dağıtmışlar. Sonuçta 2002’de AKP %34,3’lük bir oy ile aradan sıyrılmış ve izleyen seçimlerde, bilinen her tür antidemokratik yöntemi kullanarak, bir daha da iktidarıbırakmamış.
AKP ve onun Baş’ının, iktidarının devamından, devleti ve milleti çürütmesinden yana olmayanların tereddüt etmesine gerek yok. Dişini sıkarak, dilini ısırarak bazılarını içlerine sindirmesi gerekiyor. Çok bilinen Nasrettin Hoca fıkrası; kendine sunulan iki şaraptan birini tattıktan sonra; diğerini gösterip, <o daha iyi demiş>. Hoca tatmadan nasıl anladın diyenlere de <bundan daha kötüsü olamaz> demiş.
Azim ve Karar, 14.03.2023