YENİ BİR DÜNYA KURULURKEN

YENİ BİR DÜNYA KURULURKEN
10 Şubat 2022 19:54
471
A+
A-

Ceyhun Balcı

Geçen hafta Beijing 2022 Kış Olimpiyatları başladı. Ertelenen Tokyo 2020’den 6 ay sonra bu kez kış olimpiyat oyunları yapılıyor. Tokyo neden ertelenmedi sorusu üzerinden eleştirmiştim yaz olimpiyat oyunlarının yapılmasını. Çin’deki kış olimpiyatlarını bu bağlamda eleştirme gereği duymadım.

Nedeni de şu!

Dünkü sayılarla Çin’de bir günde Covid 19 tanısı alan kişi sayısı 29 (yirmi dokuz). 1.4 milyar nüfuslu bir ülke için göz ardı edilebilecek bir nicelik. Çin bugün için yeryüzünde salgın bakımından en güvenli ülkelerden birisidir.

Geçen hafta Çin’de yalnızca kış olimpiyatları başlamadı.

Çok önemli bir iki devlet doruğu da gerçekleşti.

Rusya Başkanı Vladimir Putin ve Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jin Ping doruğu olimpiyatları gölgede bırakacak denli önemde ve anlamdaydı.

İkilinin görüşmesi sonrasında yayımlanan ortak bildirinin 5000’i aşkın sözcükten oluştuğu bilgisi göz önüne alındığında söz konusu belgenin sıradan olmanın ötesine geçtiği kolaylıkla anlaşılacaktır.

Özgür (!) ve demokratik (!) dünyanın önde gelen basın kuruluşu The New York Times buluşmayı ve buluşma sonrası basına sunulan birlikteliği “YENİ EKSEN” olarak nitelemiş.

Emperyalistlerin bir başka önde gelen basın kuruluşu Washington Post ise bildiriyi “DİKTATÖRLERİN GÜVENLİ DÜNYA GİRİŞİMİ” olarak nitelemeye vardırmış işi.

Kış olimpiyatları açılışına devlet görevlisi düzeyinde katılımdan kaçınan ve bu davranışlarını Çin’deki “antidemokratik” ortamla ilişkilendiren emperyal saldırganlığın Çin-Rus bağlaşıklığını olumsuz nitelemelerle boy hedefine dönüştürmesinde şaşırılacak bir durum olmasa gerektir.

Sokaklarında insanların polis tarafından boğazlanmasının, göçmenlerin sırf Batılı ülke topraklarından uzak tutulmaları uğruna denize atılıp yok edilmesinin, binlerce kilometre öteden gelip Ukrayna üzerinden Rusya’yı köşeye sıkıştırmanın demokratiklikle bağdaştırılması hangi vicdanın eseridir diye soracaklara emperyalde vicdan aramanın gereksizliğini anımsatırım.

Tıpkı 1. Dünya Savaşı ya da 2. Dünya Savaşı sonrasındaki “küresel ölçekli yeniden güç dağılımı”na eşdeğer bir görünümle karşı karşıya olduğumuz açıktır.

İnsan yaşamı bu türden köklü değişiklikleri gözlemlemek için yeterince uygun ortama ve süreye sahip olmadığı için çoğunluğun bu olguyu fark etmemiş olması olağan karşılanmalıdır.

Berlin Duvarı’nın yıkılması ve sosyalist bloğun çökmesiyle kendisini gösteren tek kutupluluk (başka deyişle emperyal haydutluk) yolun sonuna gelmiştir. Bildiriye yansıyan “çok kutupluluk-çok merkezlilik” bu bakımdan son derece önemlidir.

Diğer yandan, Çin’in Ukrayna konusunda Rusya’ya tam desteği, Rusya’nın da Tayvan’a gönderme yaparak Tek Çin vurgusu yapması, Çin’i kuşatma amaçlı AUKUS (Avustralya-İngiltere-ABD) bağlaşıklığına eleştiri yeni dönemin önemli başlıkları olarak değerlendirilmelidir.

Türkiye’nin güneydoğu sınırlarını değiştirmek isteyen emperyal maşası terör örgütüne sınırsız destek sunan, batı sınırımızın yanı başındaki Dedeağaç’a silah ve asker yığınağı yapan, Karadeniz’i Rusya’yı kuşatmak için kullanmak isteyen ABD’nin Çin-Rusya ikilisinin yerden göğe haklılık taşıyan Avrasya Ortaklığı’nı diktatörlerin güvenlik antlaşması olarak nitelemesi karşısında gülmemek için kendimi zor tutuyorum.

Buna karşılık, dünyada bir çağı sonlandıran ve yenisini başlatan eşine benzerine az rastlanır Çin-Rusya bildirisine hak ettiği ilgiyi göstermeyen yüce Türk basınına tepki göstermeden de edemiyorum. Yandaş, candaş, fondaş ve elbette onlara eklenmekte sakınca görmeyen Batıcı, emperyal yamağı beşinci kol basınına şaşırmak gelmiyor içimden.

Ama, her fırsatta Atatürkçülük taslayan Sözcü gazetesi ve Halktv gibi sözde muhalif odakların sessizliği anlaşılabilir gibi olmasa gerektir.

Tarihsel olaylara tanıklık ettiğimiz, tarihsel günlerden geçiyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün bu topraklarda yaşama geçirdiği en önemli duruş olan antiemperyalist tutumun bu denli sahipsiz ve ilgisiz bırakılması kendimizi gözden geçirmemizi gerektirir.

Uzunca süredir sözü edilen, az sayıda da olsa uzman kimsenin üzerinde durduğu AVRASYA egemenliği başlamıştır. Başta ABD olmak üzere emperyal odaklar yolun sonuna gelmişlerdir. Bu önemli gelişmeyi olumsuz nitelemelerle değerlendirmekte oluşları bu durumun önde gelen kanıtı olarak algılanmalıdır.

Çaresiz boyun eğecekler…

Bu arada, Cumhuriyetimizin kurucularından, İkinci Adamı İsmet İnönü’nün “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye orada yerini alır” sözünü anımsamanın tam da zamanıdır. Yeni bir dünya düzeni kurulurken Türkiye bu düzende yerini almalıdır.

Azim ve Karar, 10 Şubat 2022

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.