HİÇ BİR KOALİSYON CUMHUR İTTİFAKI’NDAN DAHA KÖTÜ OLAMAZ

<strong>HİÇ BİR KOALİSYON CUMHUR İTTİFAKI’NDAN DAHA KÖTÜ OLAMAZ</strong>
22 Nisan 2023 01:23
568
A+
A-

Recep Akdur

Koalisyon kelimesinin kökü, Latincedeki beraberce büyümek anlamına gelen coalitio kelimesine dayanıyor. Uluslararası siyasette birkaç devletin başka bir devlete/devletler grubuna veya eyleme karşı güç birliği yapması anlamına gelir. Örneğin NATO, Avrupa devletleri ile ABD’nin, sosyalist ülkelere karşı 1948’de kurduğu bir koalisyondur. Varşova Paktı ise NATO’ya karşı 1955 de kurulan 1991 de dağılan diğer bir koalisyondur. Fransız İhtilali’ne (1789) karşı kurulan Kutsal İttifak ise, bir eyleme karşı kurulan koalisyonun örneğidir.

Ulusal siyasette birden çok düşünce grubu ya da siyasi partiden oluşan politik birlikteliklere koalisyon deniyor. Genellikle birden çok partinin bir araya gelerek hükümet kurması yani dış koalisyon anlamında kullanılıyor. Ayrıca birden fazla düşünceye sahip grupların/hiziplerin bir araya gelerek bir parti altında toplanmasına daiç koalisyon deniyor. Demirel’in kurduğu Milliyetçi Cephe bir dış/partiler koalisyonu iken, Özal’ın ANAP’ı Erdoğan’ın AKP’si iç/hizipler koalisyonu örnekleridir.

Partilerin halktan/seçmenlerden aldığı oydan daha fazla milletvekili çıkardığı seçim sisteminde, bir parti salt çoğunluğu daha kolay elde edebilir. Kendi hükümetini kurabilir ve güvenoyu alabilir. Örneğin 2002 Yılında AKP geçerli oyların %34,3’ünü alarak parlamentodaki 365 milletvekiline başka bir anlatımla toplam milletvekili sayısının %66’sına sahip oldu. Bu tür sistemi kullanan ülkelerde koalisyon hükümetlerine daha az rastlanır.

Partilerin, halktan aldıkları oy oranına benzer sayıda milletvekili çıkardığı nispi temsil sisteminde genellikle tek bir parti çoğunluğu sağlayamaz. Bu nedenle de bu sisteminin kullanıldığı ülkelerde koalisyon hükümetlerine daha çok rastlanır. İskandinav ülkeleri, Benelüks Ülkeleri, Fransa, İtalya, Avusturya, İrlanda, Japonya, İsrail, Pakistan ve Hindistan uzun süre koalisyon hükümetlerince yönetilen ülkelerden bazılarıdır. Koalisyonların kendine göre avantajları olduğu gibi sakıncaları da vardır.

Osmanlı Devleti, ilk iki üç padişah dönemi dışında, hep çok taraflı (etnisiteler, dinler ve sınıflar) dış ve iç koalisyonlarca yönetilmiştir.Koalisyon yapmayı beceremeyen onun da ötesinde koalisyonu ayıp sayan Türkler, hiçbir zaman iktidar ortağı olamamıştır. Padişahların tartışmalı Türklükleri bir yana bırakılır ise, Türkler, iktidar olmak bir yana Topkapı’nın en dış surundan içeriye bahçıvan olarak bile girememiştir. Her türlü milliyetçilik serbest, yalnızca Türk milliyetçiliği ayıp onun da ötesinde yasak sayılmıştır. Bu asimetrik algılama ve uygulamalar neredeyse Türkü yurttaş saymama noktasına kadar varmıştır.

Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı her türden ırkçılığı dışlayarak, Anadolu’da yaşayan tüm grupları kucaklayan bir koalisyon ile kazanmıştır. Kurtuluştan sonra yaşanan uluslaşma süreci aslında Türklerin itibarlarının iade edilmesi ve diğer etnik gruplarla eşit düzeyde bir koalisyon üyesi yapılması sürecidir. Başka bir anlatımla Atatürk tarafından kurulan Cumhuriyet Halk Partisi, özünde içinde her türlü mezhebin, etnisitenin padişahçısının, hilafetçisinin ve cumhuriyetçisinin bulunduğu bir iç koalisyondur. Osmanlıdan tek farkı, Türklerin de bir koalisyon bileşeni olmasıdır.

Bu koalisyon şöyle ya da böyle 1945’li yıllara dek varlığını ve iktidarını sürdürdü. Bu tarihten sonra çatladı, muhafazakarların, demokratların ve yeni gelişen sosyal sınıfların oluşturduğu bir iç koalisyon olan Demokrat Parti kuruldu. Bu yeni koalisyon 1950 yılında iktidara geldi. Bu tarihten itibaren de Türkiye siyasetinde sağ ve sol diye tanımlanan kanatlar oluşmaya başladı.

Türkiye’deki sağ kanat, 1950 yılından bu yana Demokrat Parti, Doğru Yol Partisi, ANAP ve AKP gibi iç, Milliyetçi Cephe, Cumhuriyet İttifakı gibi dış koalisyonlar oluşturmak sureti ile sürekli iktidarda kalabildi. Buna karşılık sol kanat, bu tür koalisyonlar kurmak bir yana, ciddi bir koalisyon arayışı/denemesi bile yapmadı. Bu nedenle de kısa süreler dışında bir türlü iktidar olamadı.

Bu durum Türk halkına çok pahalıya mal oldu. Demokrasi açısından sürekli bir geriye gidiş yaşandı. Gelinen nokta, Cumhuriyetin Kuruluş Felsefesi ile çağdaş yaşam tarzının tartışıldığı hatta savunulmak zorunda kalındığı noktadır. Yurdun ve milletin birliği, bölünmezliği tehlike altında. Sağ kanat koalisyonu sürekli iktidarda kalmak bir yana, rejimi tamamen yeniden yapılandırdı, sol kanadın varlığı bile tartışmalı hale geldi. Tartışma ve mücadele ulusun ve vatanın varlığı ve birliği düzlemindedir.

Ulu önder Atatürk, yurdu kurtarırken kurduğu koalisyonu “söz konusu vatan ise gerisi teferruattır” diyerek oluşturmuştu. Günümüz o gündür. Anayasanın girişinde bildirilen değiştirilmesi önerilemez ilkelerini benimseyen, emperyalizmin oyununu bozmak isteyen herkesin ama herkesin hem iç hem de dış koalisyon yapması gereken gündür. Bu tür koalisyonların yol ve olanakları zorlanmalıdır. Atatürk ilkelerinden, Cumhuriyet Felsefesinden yana olan herkes birlikte büyümeli ve iktidar olmalıdır.

Bu millet AKP’de oluşan iç koalisyonu görmüş, dört parti ile oluşturduğu dış koalisyonu yaşamış, önümüzdeki seçim için önerdiği dış koalisyonu da görmektedir. Bu koalisyonun bileşenleri, ulusal birliğimize ve Bayrağımıza karşı olduklarını açıkça beyan etmektedir. Bu ülke için, bir tarikatlar ve ırkçı partiler koalisyonundan başka bir şey olmayan, Cumhuriyet İttifakı’ndan daha kötüsü olamaz. Bunların iktidara gelmesini önlemenin tek yolu; oyları Millet İttifakı’nda birleştirerek seçimleri kazanmaktır. Her şeyden önce ve kesinlikle Cumhurbaşkanlığı alınmalıdır. Birlikte TBMM’de de çoğunluk sağlanarak bu ucube rejim değiştirilmelidir. Oportunizm, Makyavelizim ve Darülharp mücahitlerinden oluşan AKP koalisyonundan/Cumhuriyet İttifakı’ndan kurtulmanın başka bir yolu yoktur.

Azim ve Karar, 22.04.2023

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.