LONDRA’DA NATO TUTKUSU

LONDRA’DA NATO TUTKUSU
10 Şubat 2024 12:00
202
A+
A-

Ceyhun Balcı

Geçen dönmede ABD başkanlığı yapan Donald Trump sıradışı kişiliğinin yanı sıra kabalığıyla ve yozlaşmışlığıyla da izler bıraktı gerisinde. Bu yanıyla dünya kamuoyunun ilgi alanında olmasına şaşırmamak gerekir.

Ama, bu olumsuzluklardan yararlanarak işi NATO ve emperyal seviciliğine de vardırmamak gerekir.

Cumhuriyetle adaş ve yaşıt gazeteye Londra’dan yazan Elçin Poyrazlar “Trump 2.0” başlıklı yazısında tam da bunu yapmış.

Emperyalist ülkelerdeki politik saflaşmayı sağ-sol çelişkisine indirgemek daha baştan yapılan önemli hatadır. Bu ülkelerdeki sağ-sol ayrımının yapay olduğunu anlamak zor değildir.

Örneğin Almanya’da “sosyal demokrat” etiketi taşıyor diye bu addaki partilere yakınlık duymak ya da sırf “yeşil” adı taşıyor diye sözde çevreci partilere sıcak bakmak tarihsel yanılgılara sürükleyebilir kişiyi.

Koskoca Almanya’yı ve doğal olarak onunla birlikte AB’yi ABD’nin vasalı yapanların sosyal demokratlar ve yeşiller olduğunu görmezden gelirseniz sosyal demokratçılık ve yeşilcilik oynamayı sürdürebilirsiniz.

Bu güdüyle yaklaştığınızda ABD’de Demokratlara yakınlık duymanız akla yakın görünebilir.

Ukrayna’yı Rusya’ya karşı savaşa sürenler de, İsrail’i Filistin’de kayıtsız, koşulsuz destekleyenler de ortanın solunda olduğu sanılan, kimi çokbilmişlerimizce sosyal demokratlıkla özdeşleştirilen (sosyal) demokratlar değil mi?

Trump seçilirse Rusya, Çin ve İran gibi otokrat ülkeler için fırsat doğarmış yazarımıza bakılırsa. Yaşamını sürdürdüğü İngiltere’nin yakaladığı sığınmacıları yüzer gettolarda tuttuğunu, İngiltere karasına ayak bile bastırmadığını bilmiyor olabilir mi Trump karşıtı, Biden tutkunu hanımefendi?

Trump iktidara gelirse Ukrayna’ya desteğini çekebilirmiş. Buna üzülen sayın yazar Rusya’nın başka ülkelere yönelik iştahının kabarmasından kaygılanarak emperyal seviciliğini perdelemekten geri durmamış.

ABD baskısı ve denetimi olmazsa İsrail’in Filistin’de daha da azgınlaşabileceğinden kuşku duymaktan alamamış kendisini yazar hanımefendi bunca karmaşada.

Sanırım haberleri izlememiş.

İsrail’in Gazze saldırganlığı başlar başlamaz sınırsız destek sunan Biden ve başta dışişleri bakanı olmak üzere ABD yönetimi değil miydi?

Trump’ın yabancı ülkelerde asker bulundurma isteksizliği ilk bakışta olumlu gibi görünse de uzun erimde ortadoğuyu içinden çıkılmaz bir savaş bataklığına sürüklermiş.

Trump’ın Tayvan konusunda Çin’le uzlaşması olasılığı da dünyanın geleceği bakımından hiç olumlu bir durum değilmiş yazarımıza göre. Bu uzlaşının korumasız kaldığını düşünen Japonya ve Güney Kore’yi nükleer silah edinmeye yöneltmesi olasılığından söz ederek hiç akla gelmeyeni dışavurmuş.

Trump’ı ilk dönemi boyunca baskıcı rejimlerle her türlü alışverişe girmekle de suçlamaktan geri durmamış!

İlahi Elçin Poyrazlar!

Cumhuriyetle adaş ve yaşıt gazetede yazıyor olmakla birlikte emperyalizmi hiç ama hiç anlamamışsınız.

Obama başkan olduğunda Van’da bir besicimizin onlarca koyununun Obama onuruna kurban ettiği yazılmıştı basında. Hiç kuşkum yok o olay da sizi fazlasıyla heyecanlandırmıştır.

Trump ya da Biden?

Bu ikiliden hangisinin ABD başkanı olacağına bırakalım da Amerikan seçmeni karar versin!

Yazıyı bir soruyla bağlamış olalım!

Trump ABD başkanı olsaydı dünya şimdikinden iyi mi yoksa daha kötü mü olurdu?

Umalım, dileyelim!

Londra’dan yazan Elçin Poyrazlar bu yalın soruyu da aklına getirsin ve yanıtı üzerinde düşünsün!

Bu yazı her şeyin ötesinde aydın bozgununun belgesi olarak geçmiştir tarihe.

Eleştirime konu olan yazının 9 Şubat 1934’te imzalanan Balkan Paktı Antlaşması’nın yıldönümüne rastlamış olması ayrıca acıklı bir durumdur.

Son bir soru!

Londra’da yaşamak NATO’culuğu ve emperyal seviciliğini kaçınılmaz mı kılıyor?

Azim ve Karar, 10.02.2024