YABANCIYA KONUT SATIŞININ PERDE ARKASI
Cihan Dura
Türkiye’nin kalkınmasını önleyen, liberalizm, dış borçlanma, özelleştirme, yabancı sermaye gibi uygulamalar hakkında makaleler kaleme aldım, kitaplar yazdım. Bunlar arasında en çok kaygı duyduğum konulardan biri yabancıya toprak satışı oldu. Sık sık durdum üzerinde…, aydınları, halkımı uyarmaya çalıştım.
Sorunla ilgilenen kişiler çok değildi, bugün de öyledir. Düşününce, tek Orhan Özkaya’nın mücadelesini, kitabını hatırlıyorum. Yabancıya satışı savunanlar çoğunluktaydı. Biri yazılarımı okumuş, bana mesajla ulaştı. Her halde bu ihanetten para kazanan biriydi. Satışa toz kondurmuyor, bana veryansın ediyor, ne dediysem, karşı çıkıyordu. Holding medyasından, aynı görüşte olanlardan Mehmet Barlas’ın yazdıklarını hatırlıyorum. Satışlar yabancıların Türkiye’ye olan ‘güven’ini gösteriyormuş, nasıl bir güvense bu. Bir de Hadi Uluengin adlı bir gazeteci vardı. Hürriyet gazetesinde yazardı. “Yabancılar gelirse, mahalledeki karpuzcu kazanacak” şeklinde tuhaf bir kanıt ileri sürerdi, şimdi ortalarda yok. Zamanın bakanlarından Ali Babacan “ne sakıncası var, toprağı sırtlayıp götürmüyorlar ya” diyordu.Satışlar neredeyse 20 yıldır, bugün de devam ediyor. “Toprak” satışı unutturuldu, artık yabancıya “konut” satışı lafı daha çok kullanılıyor.
Geçen, Internet’te dolaşırken, bir yazı başlığı dikkatimi çekti: Yabancıya Konut Satışına Niçin Karşı Olunmalı? O kadar nadir ki böylesi, şaşırdım, “demek karşı olanı da varmış” derken, yazarının mesleği daha çok şaşırttı beni: Emlak piyasasından TebernüşKireççi… “Türkiye’nin 1 numaralı emlak ve konut editörü!… emlak analisti ve yazar” olarak tanınıyor.
Yazı 30 Aralık 2021 tarihli…, yutarcasına okudum, etkilendim. Görev bildim, başkaları da öğrenmeli dedim.Yazarın gözlem ve görüşlerini aşağıya alıyorum, özetle ve yeniden düzenleyerek…
Bakın, neler anlatıyor Sayın TebernüşKireççi.
● 2018 yılından bu yana, Türkiye’ye 250 bin dolarlık yatırım yapan yabancıya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı veriliyor. Karar o dönemde yaşanan döviz kuru şokunun etkisiyle acele olarak alınmıştı. Sormak gerekir: bu karar doğru bir karar mıydı? Aslında düzenleme yalnızca konut alımını öngörmüyor, başka seçenekler de içeriyor. Buna rağmen yabancılar ısrarla konut almayı tercih ediyor.O yıllarda hem İstanbul’da hem Türkiye genelinde konut arzı fazlası vardı. Belki kampanyaya bu nedenle ihtiyaç duyuldu. Kampanyanın doğruluğu tartışmalı da olsa, dönemin koşulları bakımından belki kabul edilebilir. Ancak artık arz fazlası kalmadı, ne var ki kampanya hâlâ devam ediyor.
Yabancıya satışla ilgili istatistik rakamların çoğu doğru değildir. Özellikle sektör derneklerinin açıkladığı rakamlar abartılı, olayı olduğundan büyük gösteriyorlar. Hiç satış yapılmadığı halde, tapuda satış yapılmış gibi gösterilerek kiralama yoluyla gayrimenkul satılıyor. Diyelim ki bedeli gerçekten 250 bin dolar olan bir ev var. Ev tapuda yabancıya satılmış gibi gösteriliyor. Ancak satıcı gayrimenkulün tapusuna ipotek koyduruyor. Aslında satış yok, kiralama var. Aynı ev, alan kişiye örneğin aylık 1.500 dolardan kiralanıyor. Üç yıllık kira bedeli de peşin alınıyor. Evin, üçüncü yılın sonunda iade edilmesi üzerine anlaşıyorlar. Yapılanlar ise gizli kalıyor.
Geçmişte, 50-100 bin dolar etmeyecek konutlar 250 bin dolar gösterilerek yabancılara satıldı. Alanlar evin gerçek değerinin 50-100 bin dolar olduğunu bilmiyorlar mıydı, biliyorlardı! Ekspertiz şirketleri de acenteler de alan, satan ve aracılık eden de memnundu. Aradaki fark acenteler, değerleme şirketleri ve satıcılar arasında paylaşıldı. Daha sonra düzenlemeler yapıldı, uygulamadan vazgeçildi. Bundan bahseden de yok.
Sektör neden yabancıya satışı tercih ediyor? Çünkü iç piyasada 150 bin dolara satamayacakları konutları yabancılara 250 bin dolara satıyorlar. Bu husus da fazla bilinmiyor.Sorumlular, dernek başkanları gelen döviz miktarı hakkında mangalda kül bırakmıyor. Oysa işin iç yüzü farklı, açıklanmıyor. Ya bilmediklerinden ya da bilmezliğe geldiklerinden. Yetkililere yanlış bilgi veriyorlar.
● İstanbul’da ve Türkiye’de ciddi bir arz açığı var. Bu açık İstanbul’da 5 yılda, Anadolu şehirlerinde 3 yılda kapanmaz. Durum bu kadar ciddi. Satılık taşınmaz fiyatları uçtu. Kiralar füze gibi…, yanına yaklaşılmıyor.Memur maaşları ve işçi ücretleri kiraları karşılamaktan çok uzak. Fahiş kiralar yüzünden yakında İstanbul’da memur bulunamayacak. Özel sektör işçi bulamayacak. Durum bu kadar vahim.
Acentelerin çoğu kayıt dışı. Yabancılar da acente kuruyor. Neredeyse kuruş vergi ödemiyorlar, vergi kaybı çok fazla. İlgilenen yok.Yabancıların yoğun olduğu site ve yerleşkelerde ciddi güvenlik sorunları yaşanıyor. Denetim yok, bu yerler suç merkezi haline gelmekte.
● TebernüşKireççi’nin vardığı sonuçlar ise şöyle:
-Yabancılar oturma iznine dünden razı iken, biz hızımızı alamıyor, vatandaşlık hediye ediyoruz. Oysa vatandaşlık kutsal bir kavramdır, para ile satılmamalıdır. 250 bin dolardan vazgeçersek geleceğimizi kurtarırız. Kaldı ki gelen 250 bin dolar da yok.Yabancıya satılacaksa, dükkân veya ofis satılmalıdır.
-Satışlarda çok sıkı kontrol olmalı, satıcılar, acenteler ve değerleme şirketleri sürekli denetlenmelidir. Devlet bu alanda acil olarak ileri düzeyde harekete geçirilmelidir.
-Bunları yapmazsak ne olur? Öncelikle İstanbul elimizden çıkar. Devlet hizmetleri aksar. Çalışacak memur ve işçi bulunamaz. Özel sektörde birçok firma kapanmak zorunda kalır.
Kaynak: https://www.tebernuskirecci.com.tr/yabanciya-konut-satisina-nicin-karsi-olunmali-99859.html
Azim ve Karar, 24.03.2022