ÖZELLEŞTİRMELERİN ZARARLARI BİTMEK BİLMİYOR
Basınımızda Mart ve Nisan (2021) aylarında çıkan üç haber:
-Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Kuzey Çevre Otoyolu’nun Yüzde 51’i Çin’li Şirkete Satılıyor: Anlaşmanın imza aşamasına gelindiği bildirildi.ChinaMerchantsExpressway, CMU, Zheijiang Expressway, Jiangsu Expressway, Sichuan Expressway ve Anhui Expressway’nin oluşturdukları fonun, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu’nun yüzde 51’ini 688.5 milyon dolara alacakları bilgisi kamuoyu ile paylaşıldı.
– Beş Hidroelektrik Santralde Özelleştirme Planı: Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla 5 hidroelektrik santral özelleştirme kapsamına alındı, bunlar Denizli/Çal, Erzincan/Girlevik II ve Mercan, Sivas/Koyulhisar ile Kars/Dereiçi hidroelektrik santralleri (HES)… Cumhurbaşkanlığı kararına göre, HES’ler “işletme hakkı devri”, HES’ler tarafından kullanılan taşınmazlar ise “işletme hakkı veya kullanım izni devri” yöntemiyle özelleştirilecek. Özelleştirme işlemleri 2025 yılı sonuna kadar tamamlanacak.
– On iki Özelleştirme Kararı, Acele Kamulaştırma ve Taşınmazların Satışları ResmiGazete’de Yayımlandı: Sümer Holding’in iki taşınmazı satıldı. Yapılan ihalelerde Sümer Holding’in Aydın’daki taşınmazı ile Kayseri’deki taşınmazının satılması Cumhurbaşkanı kararı ile onaylandı. Sümer Holding’in Mavişehir’deki taşınmazı Türk Metal Sendikası’na satıldı. Türkiye Şeker Fabrikaları’nın özelleştirme kapsamında bulunan Eskişehir, Karaman ve Sivas’taki parsellere ilişkin özelleştirme planları onaylandı. Maliye Hazinesi’nin özelleştirme kapsamında bulunan Urfa, Ankara, Muğla ve Eskişehir’deki bazı taşınmazlar üzerindeki imar plan değişiklikleri onaylandı.
* * *
Özelleştirme nedir, neden yapılmaktadır?
Özelleştirmeler; Türkiye’de ilkesiz ve teslimiyetçi hükümetler tarafından körü körüne, sırf Batı’nın ve iç ortaklarının buyruk ve isteği üzerine uygulanmış, ekonomimize çok büyük zararlar vermiştir, vermeye de devam etmektedir. Özelleştirme emperyalizmin dayatması, Batı’beşekonomik silahından biridir.
Özelleştirme basit bir tanımla kamu mülkünün (fabrika, tesis, toprak) yerli ya da yabancı özel şahıslara satılmasıdır. Kulağa hoş gelen gerekçelerle yapılan özelleştirmelerin gerçek amacı, serveti kamudan yani halktan alıp yerli ve yabancı şahıs ve şirketlere vermekten başka bir şey değildir.
Türkiye’de 1990’lardan beri özelleştirme yapılıyor. Önce yavaş başladı, sonra arttı, AKP zamanında zirveye ulaştı. Diyebilirim ki AKP hükümeti tam bir “özelleştirme-kolik”tir. İktidara geldiği günden beri kamu mallarını çılgınlar gibi satıyor, hiçbir hukuki ve ahlakî sınır tanımıyor.
* * *
Özelleştirme sadece bir üretim tesisinin el değiştirmesinden -tesisin kamudan özel sektöre geçmesinden- ibaret bir olay değildir. Bunun çok ötesinde etkileri olan, ülkeyi çok sayıda olumsuz etkilerle karşı karşıya bırakan bir uygulamadır. Ekonomimizde hangi zararlara yol açmaktadır? Aşağıda belirtiyorum.
Türkiye’de özelleştirme haksız rekabete yol açmış, işsizliği artırmış, kamu kaynaklarına zarar vermiş (halkın malını gasp, devlet malını çarçur etme), kamunun borç yükünü artırmıştır.
Özelleştirmelerle kamu kaynakları özel sektöre peşkeş çekilmiş, kartel oluşturulmuş, pahalılığa, sermaye stoku kaybına yol açılmıştır. Alıcılar yaptıkları taahhütlere uymamıştır. Satılan tesisin borçları kamunun üzerine yıkılmıştır. Halk kandırılmış, halkın malı sermaye kesimine (zenginlere) aktarılmıştır.
Türkiye’de yapılan özelleştirmeler arsa spekülasyonuna yol açmıştır. Beşerî sermaye kaybına sebep olmuştur. Ekonomik yolsuzluklara (hortumlama, soygun, rant yaratma, kayırma) yol açmıştır. Gelir kaybının önünü açmıştır. Özelleştirme yapılırken görevi ihmal, görevi kötüye kullanma, hukuk ihlali (usulsüzlük, usulsüz işlem, sözleşmeye uyulmaması) suçları işlenmiştir.
Ekonomi üretim kaybına (üretimi durdurma), devlet vergi kaybına, ülke zarara maruz kalmıştır. Tarıma darbe (hayvancılığa darbe) vurulmuş, ulusalgüvenlik tehlikeye atılmıştır.
Özelleştirmeler dış bağımlılığı artırmıştır. Döviz kaybına sebep olmuştur. Ulusal kaynaklar ya da pazarlar yabancıların eline geçmiştir.
* * *
Atatürk ne diyor:
“… Artık hayat bulmak için, durumu iyileştirmek için, insan olmak için mutlaka Avrupa’dan öğüt almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yürütmek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi birtakım zihniyetler açılım buldu. Halbuki hangi bağımsızlık vardır ki, yabancıların öğütleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin. Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir.”
“Bağımsızlığımızın düşmanı olan, bizi ekonomimizi geliştirme gayretinden, böylece kalkınma hedefimize erişmekten alıkoyan iki kuvvet vardır. Biri dış bedhahlar, dış düşmanlardır. Bunlar ülkemizi sömürge yapmak isteyenlerdir; bunun için de uyanmamızı, kalkınmamızı istemeyenlerdir. Ancak, bizim için dış düşmanlardan daha zararlı, daha öldürücü birileri daha vardır ki onlar da iç bedhahlardır. Bunlar “biz büyük bir devletin yardımı olmaksızın varlığımızı koruyamayız” der, dış düşmanlara yanaşır, onlara hizmet ederler. Ulusal bağımsızlığımızın en büyük düşmanı, asıl bunlardır. Çünkü onların işbirliği olmasa, dış düşmanlar bağımsızlığımıza zerre kadar zarar veremezler.”
Azim ve Karar, 19.04.2021
Kaynak: Cihan Dura, Türkiye’ye Batı Saldırısı: Ekonomimiz Hangi Silahlarla İşgal Ediliyor? Galeati Yayıncılık, Ank., 2020, ss. 119-124