KİŞİSEL FİKİRLER
Atatürk diyor ki, millet işlerinde her bireyin zihninin, başlı başına faaliyette bulunması lâzımdır. Ancak şu da var ki, millete hizmet ederken, kendimizin veya filancanın emel ve düşüncelerine göre değil, milletimizin emel ve düşüncelerine göre hareket etmemiz gerekir. Kişisel kanıya göre değil, milletimizin kanı, düşünce ve duygularını kılavuz bilerek yürümelidir. Herhangi bir program, filan şahsın programı olarak değil, fakat milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına cevap verecek düşünceleri ve önlemleri içermesi bakımından değerli ve saygın olabilir.
Ben, Atatürk; böyle yaptım, kendi düşünce ve eylem sistemimi böyle oluşturdum. Benim görüşlerim kişisel değildir, toplumsaldır, Millî İrade’nin yansımalarıdır.
Bu,doğru olan tutumdur, ancak önemli bir istisnası vardır.
Elbette alacağımız kararlarda halkın eğilimlerini göz önünde tutacağız. Onun eğilimlerine karşı hareket etmeyeceğiz. Ancak bu tutumun haklı bir sınırı, koşulu olduğunu hemen belirtmek gerekir.Şöyle ki, eğersöz konusu eğilimler batıl (temelsiz) inançların ve batıl telkinlerin, yanlış bilginin sonucu ise bizim görevimiz, onlarla mücadele etmektir, onlara uymak değildir. Söz konusu eğilimler bize inandığımız prensipleri, bilim ve ahlak kurallarını feda ettirmemek lazım gelir. Bu prensiplerin savunmasında tek başımıza da kalsak, başımızı verir, prensiplerimizden fedakârlık etmeyiz. Yapacağımız iş; millî iradeyi, pozitif bilime dayanan bir eğitimle, kara inançlardan temizleyerek saf kılmak ve özgürlüğüne kavuşturmak olacaktır.
●Bir millette güzel şeyler düşünen insanlar, olağanüstü işler yapmaya yetenekli kahramanlar olabilir. Ama öyle kimseler yalnız başına hiçbir şey olamazlar; meğerki bir genel duygunun ifadesi, temsilcisi olsunlar!
Esas değeri kendine verip, mensup olduğu millet ve ülkeyi ancak kendi şahsı ile ayakta duruyor sanan insanlar vardır. Hatta bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören insanlar da vardır. Bilin ki, bu insanlar mutsuzdur. Bu kişiler milletlerinin mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar. Kendileri gidince ilerleme ve hareket duracağını sanmak gaflettir.
Atatürk devam ediyor: Vatan görevi şahısla kaim değildir. Zamanın nezaketini ve durumun önemini takdir ederek kuvvetli bir aşk ve iman ile, fedakârlığı sürdürmek gerekir. Gerçek şudur ki, her bireysel şeref, haysiyet ve kahramanlık hiçbir bireyin değildir, bütün bu bireylerden oluşan topluma aittir.
Bir devlet adamı, kerameti kendisinde görmeye başladığı an, devlet adamlığı niteliğini yitirmiş demektir. Bugün Türkiye’de, genel duygunun, genel iradenin, milletteki genel bir ihtiyacınifadesi ve temsilcisi olmak yerine, kendini olağanüstü, herkesten üstün ve erişilmez görüp kendi fikir ve emellerini ülkeye dayatmaya kalkışanlar var. Oysa, her başarının sırrı, her kuvvetin, kudretin gerçek kaynağı millettir. Kendini müstesna ve “seçilmiş” olarak görenler, topluma büyük zararlar verir.
●Ben milletimin en alçakgönüllü bir bireyi sıfatıyla hayatımı, sonuna kadar vatanımın iyiliğine adadım. Ancak daima ulusal amaç ve düşünceleri göz önünde bulundurdum.Hiçbir zaman yalnızca kendi düşüncemi söylemek istemedim. Yurttaşlarımın düşüncelerini de anlamak istedim. Milletimi, yalnız kendi düşündüğüm ve hayal ettiğim düşünce ve duyguların peşinden sürüklemeye asla kalkışmadım. İnsanları kendi düşündüğüm ve hayal ettiğim bir takım düşünce ve duyguların peşinde sürüklemek emelinde asla olmadım. Örneğin Amasya Genelgesi’ni hazırlarken düşüncem kişisel olmaktan çıkmaktı, halka dayanmaktı.Ben istedim ki, milletimiz, kim olursa olsun, şunun veya bunun arkasından gitmesin. Yalnız kendi arzu ve iradesinin, kendi maksadının peşinden gitsin.
Kaynak: Ataname, Doğu Kitabevi, 2019.
Azim ve Karar, 16.02.2021