ATATÜRKÇÜLER NEDEN BİR ARAYA GELEMİYOR?

ATATÜRKÇÜLER NEDEN BİR ARAYA GELEMİYOR?
11 Ocak 2024 19:57
736
A+
A-

Cihan Dura

Bir gün, genç bir arkadaşım bana sordu: “Neden Türkiye’nin tanınmış, göz önünde olan, Atatürkçü aydınları bir araya gelmiyor, bir araya gelip bir parti kurmuyorlar?

Bu aslında, yanıtı benim de kafamı meşgul eden bir soruydu. Yanıtladım, fırsat bilip içimi döktüm. Söylediklerimi herkes de bilsin istedim.

Dedim ki, bu aslında bizim genel bir sorunumuzdur: Yalnız ünlü olanlar değil, diğer Atatürkçüler de bir araya gelemiyor. Neden peki? Çünkü insanları ancak ortak olan fikir ve duygular, ortak işler bir araya getirebilir. Aslında muazzam bir Atatürk öğretisi mirasımız var, ancak bu öğreti derlenip sistemleştirilmediği için ortak hale getirilememiş. Öyle sanıyorum ki, ‘Atatürkçüyüm’ diyen birkaç kişi bir araya gelse, Atatürkçülük ’ten başka her şeyi konuşur.

Fakat, bu eksiklikten o kişileri sorumlu tutmak da doğru değildir. Çünkü, dediğim gibi Atatürkçülük -bence, Kemalizm de diyebiliriz- bir fikir sistemi olarak ve herkesin faydalanacağı şekilde ortaya konmuş, yazıya dökülüp kitaplaştırılmış, gereğince öğretim konusu yapılmış değildir. “Ben Atatürkçüyüm” diyen kimi tanıdıklarıma, hatırlarını kırmayacak şekilde bazen sorarım, “Milli Egemenlik ilkesi, Millî İrade nedir, Tam Bağımsızlık, Halkçılık ilkesi nedir, neden önemlidir” diye… tek bir doğru yanıt alamam. Hemen herkes Atatürkçülüğü Yunan’ı denize dökmekten, “ne mutlu Türküm diyene”, “hayatta en hakiki mürşit bilimdir” demekten, ‘Laiklik’ten, Cumhuriyet’ten, Lozan’dan ibaret sanıyor.

Ne kadar yüksek konumda olursa olsun, tanınmış birçok şahsiyet de esas itibariyle aynı durumdadır. Elbette Atatürkçülük hakkında çok şey bilenler var, ancak kendi içinde tutarlı bir sistem çerçevesinde bilmiyorlar. Oysa bilgileri sistemli olacak, aynı terimlerden, önermelerden aynı şeyleri anlayacaklar ki, anlaşabilsinler; anlaşıp bir araya gelebilsinler, birlikte iş yapmaya koyulsunlar ve başarılı olsunlar.

Türkiye’de bu ortaklığı sağlayacak nitelikte bir kitap yoktur. Gençlere Nutuk’u okumayı tavsiye ediyorlar. Tamam, okusunlar, ancak Atatürkçü düşünceyi bu dev yapıttan öğrenemezler; yalnızca, Atatürk’ün Millî Mücadele’de ve hemen sonrasındaki faaliyet ve çalışmalarını öğrenebilirler. Gazi Paşamız, Nutuk’unda kendi öğretisinin unsurlarına, başlıca fikirlerine ve direktiflerine, bunların izahına çok az yer vermiştir.

Evet, Kadrocular (1932) Atatürk’ün hemen her alandaki görüşlerini sistemleştirmek istediklerinde, Atatürk “yapmayın, devrimi dondururuz” diyerek bu girişimi engellemiştir ama, aslında Kemalist ideoloji kalıplaşmaya karşı iki araç sayesinde donanımlıdır: Biri Devrimcilik İlkesi’dir. İkincisi, Bilimcilikİlkesi’dir.

Başlıkta bir soru sordum, yanıtını veriyorum:

Ünlü bir söz der ki: “İnsanların kafalarını ele geçirin, yürekleri ve elleri peşinden gelecektir.”

Türkiye’de Atatürkçülük, ne yazık ki- aradan koskoca bir yüzyıl geçti! -bütün genişliği ve derinliğiyle kafalara yerleştirilememiştir. Türkiye’nin başlıca sorunlarını öğrenip onlara çözümler bulabileceği bir düşünce sistemi olarak, insanların önlerine konulamamıştır. Yapılanlar bölük börçük, değerli ancak dar kapsamlı, dağınık metinlerdir, çoğu birbirinin tekrarıdır.  

Bundan 10 yıl kadar önce diyordum ki, “Biri bana ‘Atatürkçülüğü bütün yönleriyle kolayca öğrenebileceğim bir kitap tavsiye eder misin’ diye sorsa, vereceğim bir yanıt yoktur.Bu sebepledir ki, kafalarda ortak fikirler, ortak kavram ve önermeler olmadığı içindir ki, yürekler ortak çarpmıyor, dolayısıyla eller de ortak iş yapmıyor. Atatürkçüler bir araya bu sebeple gelemiyor.”

Ne mutlu bana ki, artık böyle demiyorum. Neden? Çünkü artık ATANAME var!

ATANAME tüm yurtseverlere ortak fikir ve duygu, ortak eylem için ortak bir dil, ortak bir düşünme sistemi ve hareket planı sunan kılavuz bir kitaptır. Fikir dünyamıza kazandırmak için yaklaşık 10 yılımı verdiğim bu yapıtta, Atatürk’ün düşünce ve görüşlerinin tamamına yakını topluca bulunabiliyor. Atatürk’ün herhangi bir konudaki fikir ve görüşlerine, kitabın planı, ‘Dergeler Alfabetik Dizini’ veya kitabın ‘genel dizini’ vasıtasıyla kolayca, kısa sürede ulaşılabiliyor.

Umudum odur ki, ATANAME Atatürkçü Öğreti’nin(Atatürkçülük veya Kemalizm’in) ortak bir başvuru ve el kitabı olur. Atatürkçüler bu kitaba sahip çıkar, ondan hareketle düşünür, konuşmalar, fikir alışverişleri yapar, yazılar kaleme alırlar. Dershaneler, kurslar, seminerler açar; oralarda temel kaynak kitabı olarak kullanırlar. Dilerim, ATANAME ülkeme ve milletime faydalı olur. Bu dileklerimin tek biri bile gerçekleşirse, kendimi hayatta en büyük ödülünü almış biri sayacağım.

Yazımı Atatürkçü Öğreti’nin komprime bir modelini sunarak bitiriyorum.

* * *

ATATÜRKÇÜ ÖĞRETİ

Atatürkçü Öğreti; çatı, varoluş, uygulama, uyum ve yöntem adlı beş ilke grubundan oluşur. Başvuru kitabı Ataname’dir.

Çatı, milliyetçilik ilkesidir. Türk milletinin birey ve toplum olarak varlığı, bütünlüğü ve mutluluğu bu ilke ile sağlanır. Görev; Türk milletinin kendine özgü kimliğini korumak, çağdaş uluslarla uyum içinde gelişmesini ve ilerlemesini sağlamaktır. Bu, Öğreti’nin ana hedefidir.

Varoluş ilkeleriMillî Egemenlik ile Tam Bağımsızlık ilkeleridir. Bu ilkeler ne kadar sağlam ve etkin durumda ise, Milliyetçilik ilkesi ve gerekleri o kadar güvence altındadır. Millî Egemenlik; Milletin, varoluş iradesini gerçekleştirme gücüdür. Tam Bağımsızlık İlkesi milletin, varoluş kararlarını kendi lehine, yalnız kendisinin almasıdır. Millet; varlığını, bütünlük ve mutluluğunu, ancak bu ilkelerin gereklerini kesintisiz olarak yerine getirerek sürdürebilir.

Uygulama ilkeleri; Halkçılık, Cumhuriyetçilik ve Devletçilik ilkeleridir. Varoluş ilkeleri bu ilkeler sayesinde uygulamaya konur ve somutlaştırılır.Halkçılık ilkesi; yurttaşlar arasında adaleti, demokrasiyi, çalışmayı, ulusal birliği, halkla dayanışma ve kaynaşmayı amaçlar.  Milliyetçilik ilkesini pekiştirir. Cumhuriyetçilik İlkesi Millî Egemenliğin fiilen uygulamaya konulmasının yöntem ve şeklini belirler, Millî Egemenliği somutlaştırır. Devletçilik ilkesi ekonomik işlerin tümüyle bireylere bırakılmayıp gerekli görülenlerin devletçe yapılmasını sağlar. ‘Büyük Ülkü’ Türkiye’yi kalkındırmaktır. Temel araç ılımlı devletçiliktir.Eğitim-öğretim devletin ilk görevidir.

Uyum ilkeleriLaiklik ve Devrimcilik ilkeleridir. Millet ve devlet; zamana uymak, çağdaş olmak, sürekli ilerlemek zorundadır; aksi halde varlığını sürdüremez. Uyum ilkeleri, uygulama ilkeleri kurallarını değişen zamana göre yeniler. Laiklik ilkesi birey ve millet yaşamında aklın, bilimsel yöntemin, çağdaş bilimlerin belirleyici olmasını destekler. Geçmişin yanlış ve zararlı görüş ve geleneklerine bağlı kalmanın önüne geçer. Bireyin, yeteneklerini geliştirmesini mümkün kılar.Devrimcilik İlkesi milletin yaşanan çağa, iyi olan değişimlere uyum sağlamasını amaçlar. Toplumca kalıplaşmayı, donup kalmayı önler. Bireyin çağa uymasını ve zamanın değerlerine ulaşmasını mümkün kılar.

Yöntem ilkeleri sistemin temelidir. Diğer tüm ilkelerin en iyi sonuçları vermesi, iki yöntem ilkesinin Bilimcilikve ahlak ilkelerinin sürekli göz önünde tutulmasını ve ödünsüz uygulanmasını gerektirir. Düşünme sürecinde, duygularda ve yapılan her işte yöntem ilkelerine göre hareket edilir. Bilimcilik İlkesiAtaöğreti ilkelerinin, akla ve bilimsel gerçeklerle uyumlu olarak uygulanmasını sağlar. Sosyal Ahlak İlkesi yurttaşın en az kendisi kadar, ülkesini ve milletini düşünmesi, kendini milletinin varlık ve mutluluğuna adaması demektir. Sosyal ahlak olmazsa Atatürkçülüğün hiçbir ilkesi doğru uygulanmaz, hiçbir ilke amaçlarına ulaşamaz.

Ataname, Atatürkçü Öğreti’nin on ilkesini yeterli ayrıntıyla, en kapsamlı ve en doğru şekilde, Atatürk’ün ağzından öğreten başvuru kitabıdır.

Kaynak: Cihan Dura, Ataname, Hayat Özlem Kayalı Yayınları, Ank., 2023, 771 s.

Atatürkçülük Dersleri, Atayurt Yayınevi, Ank., 2022;

Dünden Bugüne Türkiye’nin Sorunları, Atayurt Yayınevi, Ank., 2020, 666 s. (‘Türk Devrimi’ bölümü).

Azim ve Karar, 11.01.2024