DÜNYA BİR “EKONOMİK DİKTATORYA”YA DOĞRU MU GİDİYOR?
Cihan Dura
Bir süre önce medyada şu haberi okudum: “Dünyada tansiyon yüksek. Birçok bölgede devlet otoritesi zayıflamış durumda. Peki, neoliberal politikaların en güçlü olduğu bu dönemde küresel şirketlerin gücüyle, artık ulus devletler yok edilmek mi isteniyor?”Yanıtım şu oldu: “Evet, küresel şirketler ulus-devletleri yok etmek istiyor.”Ardından, on yıl kadar önce kaleme aldığım bir yazımı hatırladım. Sonuçlarından biri şu idi: Küresel ekonomi günün birinde birkaç ulus ötesi şirketin eline geçecek. İnsanlık korkunç bir “ekonomik diktatorya”ya doğru yürüyor.
O yazımı özetleyerek, ufak eklemelerle aşağıda sunuyorum.
Ulusötesi şirketlerin (UÖŞ) hızla gelişmesi, bu şirketlerin zamanla ulusal ekonomilerin yerini alıp almayacağı sorusunu gündeme getirdi. UÖŞ’ler ulusal ekonomilerin ve devletin gücünü azaltıyor. Küresel ekonomik sistemde esas birim ulus devletler iken, günümüzde UÖŞ’ler olmaya başladı. Demek ki dünyada yepyeni bir güç sistemi oluşmuş bulunuyor: Küresel şirketler ağı… Bu ağda yer alan Wal-Mart, Exxon-Mobil ve Shell gibi şirketlerin gelirleri birçok ülkenin milli gelirinden daha fazla…
Bir iddiaya göre dünyayı “7 kız kardeş” yönetiyor, yani 7 küresel şirket: Exxon, Cheuron, Gulf, Texaco, BP, Mobil ve Shell!... Bunlar öyle şirketlerdir ki, “dünyayı adeta sömürüyor, soyup soğana çeviriyorlar, devlet yönetimlerine sızıyorlar.” Dünyanın birçok yerinde, örneğin Ortadoğu’da yaşanan gerilimlerin, savaşların arkasında bu şirketler var.
Dünyada küresel ölçekte birbirine bağlı olan 1318 şirketten oluşan bir “ağ” bulunuyor. Bunlara “Sistemin Merkez Firmaları” deniyor. 2007 verilerine göre söz konusu küresel ağ, dünya ekonomisinin toplam cirosunun yüzde 60’ını gerçekleştirmekte. Bu ağın çekirdeğini ise, “Süper Varlık” olarak adlandırılan 147 şirket oluşturuyor. Bunların dünya ekonomisindeki payı yüzde 40… Bu şirketlerin ilk 49’u bankalar ve finans kuruluşları… En başta İngiliz Barclays Bank…, onu Capital Group Companies takip ediyor. Listede JP Morgan, Goldman Sachs, UBS, Credit Suisse gibi bankalar dikkat çekiyor. Trilyonlarca dolara hükmeden bu şirketler, dünya ekonomisi üzerinde muazzam bir yaptırım gücüne sahipler.
Carnegie Vakfı’ndan araştırmacı David Rothkopf, 2008’de yayınlanan “Süper Sınıf” adlı kitabında dünya ekonomisinin yüzde 95’inin, 14 küresel aile şirketi tarafından yönetildiğini yazıyor. 14 ailenin toplam varlığı 50 trilyon doların üzerinde. Bu dev şirketler devletler üzerinde kendi lehlerine yaptırımlar uyguluyor.
Küresel şirketler sürekli bir değişim içinde bulunuyor: Birleşiyorlar, biri diğerini satın alıp yutuyor, şube sayılarını artırıyorlar. Demek ki, küresel şirketlerin önemli bir özelliği birbirini yutması veya bir araya gelerek birleşmeleri… Bu ise gücün giderek yoğunlaşmasına ve merkezîleşmesine, firmaların sayıca azalmasına yol açıyor.
Peki, dünyaya hükmetme noktasına doğru ilerleyen bu şirketler karşısında, bizim 100 büyük şirketin konumu nedir? Karşılaştırma hiç de övünülecek bir sonuç vermiyor. Şöyle ki, en değerli 100 Türk şirketi yarım ‘Elma’nın büyüklüğüne ulaşamıyor. GerçektenBrand Finance’ın araştırmasına göre, Türkiye’nin en değerli 100 şirketinin toplam marka değeri, 70.6 milyar dolarlık marka değerine sahip olan Apple‘ın yarısına bile erişemiyor: Türkiye’nin 100 şirketinin toplam marka değeri 2011 yılında ancak 32.9 milyar dolar düzeyine ulaşabiliyordu.
* * *
-Şu apaçık bir gerçektir ki, dünyada olup bitenleri doğru olarak anlayabilmek için, gözlem ve analizlerimizde referans olarak yalnızca ülkeleri değil, süper küresel şirketleri de hesaba katmamız gerekir. Bu şirketlerin mahiyetlerini iyi öğrenmeli, faaliyetlerini, politikalarını, hükümetlerle olan ilişkilerini yakından takip etmeliyiz.
-Ulusötesi şirketler arasında satın almalar ve birleşmeler oluyor. Bu işlemler bence, günümüzün en önemli olgularından biridir. Çünkü dünya ekonomisi bu yoldan serbest rekabetten hızla uzaklaşarak monopol ya da oligopol piyasalarına dönüşüyor. Tahminim odur ki, yakın bir zamanda dünyada hemen bütün üretim sektörleri dev monopollerin eline geçecek, diğerlerinde ise oligopoller hüküm sürecek.
-Eğer şirketler arasındaki bu “yutma ve bütünleşme” eğiliminin önümüzdeki yıllarda da hızlanarak süreceğini varsayarsak, küresel ekonominin, günün birinde az sayıda birkaç ulus ötesi şirketin eline geçeceğini, dolayısıyla insanlığın korkunç bir “ekonomik diktatorya”ya doğru yürümekte olduğunu söylemek temelsiz bir öngörü olmayacaktır. Bence küreselleşmenin gerçek anlamı da budur, yani dünyanın dev şirketlerinin belirleyici ve yönlendirici aktör olduğu global bir düzene doğru ilerliyoruz.
-Dünya ekonomisinin gidişi asla serbestliğe, özgürlüğe, insan haklarına, yaygın refaha doğru bir gidiş değil. Ne yazık ki siyasette, yönetimde olduğu gibi ekonomide de despotların hâkim olduğu, rekabetin yok edildiği, sevimsiz, korkutucu bir dünya görünüyor ufkun ötelerinde.
Kaynak: Cihan Dura, “Küresel Şirketler: Küresel Güç Kayması”,
https://www.cihandura.com/tr/makale/kueresel-rketler-kueresel-guec-kaymasi ve “Dünyanın Yeni Hâkimleri: Küresel Şirketler”, https://www.cihandura.com/tr/makale/duenyanin-yen-hakmler-kueresel-rketler
Azim ve Karar, 30.11.2022.