CUMHURİYETİN KADIN DEVRİMİ VE VOLEYBOL

CUMHURİYETİN KADIN DEVRİMİ VE VOLEYBOL
5 Eylül 2023 12:59
455
A+
A-

Ceyhun Balcı

Mustafa Kemal Paşa’nın İnönü savaşlarından sonra İsmet Paşa’ya iletisidir :

“Siz orada yalnız düşmanı yenmediniz. Türk milletinin kara yazgısını da değiştirdiniz!”

Cumhuriyetin kadın devriminin aydınlık ve görkemli yüzü kadın milli voleybolcularımız yaz boyunca dünya voleybolunun doruklarında yer alan ülkeleri birer birer dize getirdiler. Bu da yetmedi. Dünyanın doruğuna yerleştiler.

Yüz yıl öncenin Mustafa Kemal iletisini kadın voleybolcularımıza uyarlarsak :

“Onlar yalnızca dünya voleybolunun güçlü ülkelerini alt etmekle kalmadılar. Yüzüncü yılda Cumhuriyetimizi her geçen gün boğmaya çalışan yobazlığa da esaslı bir küt vurdular!”

Yobazlar Cumhuriyet devrimini boğmanın önde gelen koşulunun ve adımının kadınları baskı altına almaktan geçtiğini çok iyi biliyorlar. Kadın olgusu çevresinde kopartılan fırtınaların, onların giyimleri kuşamları üzerinden yürütülen tartışmaların biricik nedeni budur.

Birkaç günlüğüne gündeme oturan kadın voleybolu çok değil birkaç gün sonra gündemden düşecektir. Daha doğrusu gündemden bilinçli şekilde düşürülecektir.

Karanlık kafaların kadının gündemde bu şekilde yer almasından ileri derecede rahatsızlık duydukları tartışmasızdır.

Şimdiden falanca takımın filanca yerden edindiği futbolcu haberleri yer alır oldu pek çok ortamda. Devletin yayın kuruluşu TRT neredeyse havaalanlarında iletişim bürosu açma noktasına geldi. Adı gerekli olmayan ünlü topçunun uçağı alana “iniş yaptı”, beklenen topçu yolcu kapısından “çıkış yaptı” türünden Türkçeyi de yerlerde süründüren ifadeler hiç eksik değil. Demem o ki Ata’nın kızları hepimizi sevindirse de yobaz tayfasını üzmüştür. Onların aradığı türden sporcular değildir kızlarımız. Bağımsız birey istemezler. Kadınları var eden Ata’ya, Cumhuriyete övgüden hiç hoşlanmazlar. Bu nedenle olabildiğince kısa sürede ortamdan uzaklaştırılmaları gerekir. Bunu yapabilmenin yolu da lümpen kültürün arka bahçesi sayabileceğimiz futbolu bir kez daha ortama egemen kılmaktan geçecektir.

Yaklaşık bir aydır Avrupa’nın dibindeki futbol kulüplerini dize getiren transfer şampiyonlarımıza hemen her gün övgüler dizilir de Faroa adaları yenilgisinden kapak kaldırılmaz.

Voleybola dönecek olursak!

Türkiye Voleybol Federasyonu’nun bu başarıdaki payından söz edilmezse eksik bırakılmış ve hatta haksızlık yapılmış olur.

Federasyona bağlı voleybol lisesine her yıl 90 öğrenci alınıyormuş. Barınma, yeme, içme gibi temel gereksinimleri karşılanırken geleceğin voleybolcularının akılcı ve bilimsel yöntemlerle eğitildikleri, öğretildikleri ve zamanı gelince de milli takıma kazandırıldıklarına hemen hiçbir yerde kısaca da olsa değinildiğine rastlanmaz.

Örneğin, bu yaz boyunca başarı için ter döken A takımımız bir şekilde duyuldu, bilindi.

Ancak, U 19 ve U 21 kadın takımlarımızın da dünya şampiyonalarında ter döktükleri, sırasıyla 2. ve 5. oldukları ne söylendi ne de yazıldı!

Kadın voleybolcularımızın elde ettiği başarı A takımı düzeyinde spor tarihimizin en büyük başarısı olarak geçti tarihe.

Yaş grupları ve gençlerde başka sporlarda da dünya ve Avrupa ölçeğinde başarılarımız sayılamayacak kadar çoktur. Altyapı başarısının üstyapıya yansımaması önde gelen sorundur Türk sporunda. Voleybol bu kopukluğu gidererek de önemli bir başarının altına imza atmıştır.

İlk 11’de 8 yabancı oynatma hakkına sahip bir futbol takımının hemen başarı gereksinimi içinde olduğu da göz önüne alındığında altyapıdan gelen gence kadroda yer vermesi düşünülemeyeceğine göre futbol Türk gençleriyle başarıya erişmekten oldukça uzaktadır. Basketbolda da durum farklı sayılmaz. Önde gelen bu spor dallarının iktidara bağlı ve bağımlı oldukları gerçeği de unutulmamalı.

Voleybolda ise gençlerin süre almaları, önlerinin açık olması 2. Ligde oluşturulan federasyon takımlarında oynatılmalarıyla güvence altına alınmış.

Basketboldan olumsuz örnekle sürdürelim.

Geçen yıl Eurolig’de oynanan Anadolu Efes-Fenerbahça Beko maçında tek yerli oyuncuya yer verilmediğini, bu bağlamda yerli oyuncuların aldığı sürenin 0 (sıfır) saniye olduğunu ifade edelim.

Yine geçen yıl kadın voleybolunun en önemli ligi olan CEV şampiyonlar liginde ilk 4’ün üçünün Türk takımlarından oluştuğunu ekleyerek ne demek istediğimizi anlatmaya çalışalım.

Yerli ve milli sözünü dilinden düşürmeyenlere!

Buyurun yerli ve milliye! Kadın voleybolu altyapıyla üstyapıyı iyi bağlantılandıran, yerli-yabancı dengesini gençlerin önünü kapatmayacak şekilde düzenleyen yapısıyla da övgüyü hak etmiyor mu?

Yazıya eşlik eden görsel 1 Şubat 1931’de çekilmiş. Bugün de İzmir Kız Lisesi’nin girişini süslemeyi sürdürüyor.

Görseldeki kadınların yüzüne yansıyan coşku, özgüven ve mutluluk her şeyi özetlemiyor mu? Aynı zamanda Cumhuriyetin kadın devriminin yansıması sayılmaz mı bu görsel?

Ata’nın kızlarının önce VNL’de ve onu da izleyerek CEV Avrupa şampiyonluğu sonrasında yüzlerine yansıyan görüntülerle 90 yıl öncekindekiler ne çok benzerlikler taşıyor diye sormazlık edebilir miyiz?

Azim ve Karar, 05.09.2023

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.