GELECEĞİ GÖRMEK…

GELECEĞİ GÖRMEK…
5 Mayıs 2023 23:56
168
A+
A-

Cihan Dura

Atatürk diyor ki, “bir amaca yürüyen yolcu yalnız ufku görüyorsa, yeterli değildir; ufkun ötesini de görmeli, ufkun ötesinde olanı da bilmelidir.”  Burada ufuk bugündür; ufkun ötesi ise, yarındır, gelecektir, gelecekteki günlerdir. Gelecekte olacaklardır.

Geçmişi görmek kadar geleceği de görmek… bu ne büyük bir yetenektir!

Atatürk devam ediyor: Ben sonunu görmediğim hiçbir işe başlamadım, ne yaptığımı bildim. Hiçbir işimi kaderciliğe bırakamadım. Aksine, olayların akışının ne olabileceğini önceden kestirip belirleyerek, karşı önlemleri düşündüm ve bir kararsızlığa düşmeden ânında uyguladım.   

Geleceği iyi gördüm. Geçmişi bugüne taşıdım, bugünden de geleceği keşfettim.  Konuşmalarımı, düşünce ve eylemlerimi uzak görüşe, uzun vâdeli hesaplara, stratejik seziş ve kararlara dayandırdım. Başkalarının hareketlerini önceden sezmeye çalıştım.  

Başarı için, olacakları önceden görmeli, buna göre çareler düşünmeli, önlemler almalı, yapılacakları planlamalıdır. Her şey için, örneğin bir felaket için de öyle: Felaketin önlenmesi ve karşı savunma araçları üzerinde, felaket başa gelmeden önce düşünmek lazımdır. Geldikten sonra üzülmenin hiçbir faydası yoktur.  

Bana sordular: “Başarınızdan hiç kuşku duydunuz mu” diye; “hayır, asla” dedim. “Ben bütün gelişmeyi, sonunda böyle bir sonuca varılacağını, başlangıçtan beri olduğu gibi gördüm, elimizde hiç cephanemiz bulunmadığı zamanlar bile sonucu biliyordum. Geciktik, kan dökülmesini ve yıkımı önlemek için… Fethi Bey’i Londra’ya son bir çare olarak gönderdik; çünkü biz kanla değil, mürekkeple imzalanan bir barış istiyorduk.

Yunan ordusunu, Ankara’nın burnunun dibine gelmişken bile, kısa sürede denize dökeceğimi biliyordum. İstanbul’daki işgalcilerin kendiliklerinden, hem de bayrağımızı selamlayarak çıkıp gideceklerini de… Benim bu dediklerim kehanet miydi? Hayır! Ben bilgiye dayanarak her şeyin hesabını yapıyordum. Gelecekte olacakları bu sayede görebiliyordum. İnsan, hesabını bilgiye, gerçeklere dayandırmalıdır. Yalnız ufkun ötesini görenin dediği gerçekleşir, yaptığı doğru çıkar.

Ben çok önceden, daha genç bir subayken bile, ülkemin geleceğini görmeye çalıştım, buna göre planlar hazırladım. Cephelerde, ateş altında çadır ve siper yaşamında bile gelecekte yapacaklarımı düşündüm, yazılı notlar hâline getirdim. Daha yüzbaşı iken İmparatorluğun yakın geleceğini tahmin etmeye çalışıyor, planlarımı bu tahminlere göre yapıyordum. Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ulusunun amaçlarını belirten,ilk müsveddelerini 1920’de yazdığım “Millî Misak”ın esaslarını bu tarihten on üç yıl önce, 1907’de belirlemiştim.

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılacağını, Türklerin, bu yıkılışın enkazı altında ezileceğini daha o tarihlerde seziyor ve arkadaşlarıma şöyle diyordum: “Devlet gövdesinin çökmesiyle hâsıl olacak enkazın altında ezilip perişan olmak mı, yoksa çoğunluğu Türk olan millî bir sınıra çekilerek burasını savunmak mı daha doğrudur? Ben kurtuluşu ikinci fikrin uygulanmasında görüyorum. Biliyorum, ileriyi görmek istemeyenler İmparatorluk’tan toprak fedâkârlığı yapılmasını hoş karşılamayacaklar, hattâ bizi ihanetle itham edenler çıkacaktır. Ben, bu öngörümü bizzat yaşadım. Hazırlıklı olduğum için, en uygun olan davranışı seçtim: Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye cephesinde “hiçbir kumandanın durduramadığı İngiliz selini, Halep aşağısında tuttum. Orada seçtiğim savunma hattı, Milli Misak’taki Türkiye sınırıdır.

Gerçekleştirmiş olduğum bütün reformlar için de aynı şeyi söyleyebilirim: Onları çok önceden düşündüm, hesapladım, planladım, işledim ve en elverişli gördüğüm zaman da uyguladım.   

__________________________.

Kaynak: Cihan Dura, Ataname, Doğu Kitabevi, İstanbul, 2019.

Azim ve Karar, 05.05.2023.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.