YOLSUZLUKLAR DEVLETİMİZİ ÇÖKÜŞE GÖTÜRÜYOR
Türkiye’nin temel sorunları, gerçek sorunları vardır: Kalkınma, işsizlik, eğitim gibi… Kaynak kullanımı, yoksulluk, tarım, sanayi, borçlanma, dış bağımlılık, konut sorunu, trafik kazaları, kadın cinayetleri, din simsarlığı, toprak ağalığı gibi… Bunların çözümü cesaret ve büyük özveriler gerektirdiğinden, bilgi ve uzmanlık, yurtseverlik gerektirdiğinden çirkin politikacılar, entel “aydın”lar bu sorunlardan uzak dururlar. Sorunlarımızdan biri de –son günlerde ayyuka çıkarak iyice gündeme oturan- yolsuzluklardır.Anlaşılıyor ki, Türkiye artık tam bir yolsuzluklar cehennemine dönüşmüş bulunuyor; üstelik ahlaka büyük önem verdiğini söyleyen, İslam’ı bayrak yapan bir iktidar döneminde.
‘***’
Her şeyin bir kökü, geçmişi vardır, değerli okur. Bundan yaklaşık 8 yıl kadar önce gazetelerden derlediğim şu haberlere bakın:
Yılda 1,5 milyar dolarlık akaryakıt kaçakçılığı… Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ile birçok bürokrat yargıda. – Tekstilde 1 katrilyonluk hayali ihracat…- SSK’da ilaç yolsuzluğu: Roche SSK’ya, piyasaya sattığının 2-3 katı fazla fiyatla ilaç sattı. SSK’nın iki üst düzey yöneticisi tutuklandı. – Maliye bakanının oğlu 4 bin ton mısır ithal etti; gümrük vergisi ithalden hemen sonra yüzde %70′e yükseltildi. – 30 trilyonluk buğday vurgunu… – Çevre ve Orman Bakanlığı bürokratları ihale kazanan firma tarafından ağırlandı. -TOKİ’de milletvekili ayrıcalıkları.
Hakkâri’de iş olanakları AKP’liler tarafından kontrol ediliyor. – Gümrükte büyük vurgun… – Seçmen listelerine mevtaları kim yazdırdı? – Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nce yapılan sınavlarda, sınav sorularını sızdırarak para karşılığı satan kopya şebekesi… – Sahte diploma ve denklik belgeleriyle “mimarlık” yapan 30 kişi yakalandı. Ardından, 37 kişinin de sahte belgelerle “inşaat mühendisliği” yaptığı belirlendi. – Anadolu liselerine ek yerleştirmedeki usulsüzlük… – Rüşvet dağıtıp ihaleleri kapmış! – Başbakanın eski özel kalem müdürü, görev yaptığı 5 yıl içinde İstanbul ve Ankara’da 5 değerli gayrimenkul sahibi oldu. – Sarıyer’de rüşvet operasyonu… -SGK’dan para alabilmek için sahte ameliyat belgeleri düzenlediler. – İlaç firmaları doktorlara rüşvet dağıttı. – Türkiye rüşvette Avrupa birincisi!…
Nedir bu korkunç olaylar değerli okur? Bunlar Türkiye’de her gün olup duran, giderek artan, günümüzde de bütün iğrençliğiyle devam eden binlerce yolsuzluk olayından sadece birkaçı… Evet, bunlar Türkiye Cumhuriyeti’ni için için kemirip çöküşe götüren, ülkemizin başta gelen sorunlarından yolsuzluk batağının acı örnekleridir. Bunlar aynı zamanda devlet ve toplumun hızla kokuşup çürümekte olduğunun da göstergesidir.
Peki, yolsuzluk nedir, nasıl tanımlanır? Yolsuzluk kısaca “bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanmak”tır. Bu olgu, en geniş çaplı olarak siyasî ortamda, kamuda kendini gösterir; bu takdirde “politik yozlaşma” adıyla da anılır. Politik yozlaşma politik karar alıcıların özel çıkar sağlamak amacıyla, toplumda mevcut kuralları ihlal edici eylemlerde bulunmalarıdır. Başlıca şekilleri şunlardır: Rüşvet, zimmet, partizanlık ve patronaj, adam kayırmacılık, oy ticareti, lobicilik, rant kollama, kamu sırrını sızdırma, gönül yapma, politik dalavere.
Politik yozlaşma kamuya büyük zararlar verir: Toplumu, devleti kemirir. Sosyal ahlakı bozar. Kaynak israfına yol açar, gelir dağılımını olumsuz etkiler. Halkı devletinden soğutur, sosyal çatışmaları tetikler. Dayanışmayı, ulusal birliği zayıflatır. Devleti çöküşe bile götürebilir.
‘***’
Kimlerdir bu yüz karası olaylara bulaşanlar? Ne yazık ki bizim insanlarımız, bizim yöneticilerimiz, siyasetçilerimiz, bürokratlarımız, memurlarımız, bizim öğretmenlerimiz, okumuşlarımız, aydınlarımız, bizim gençlerimiz, bizim halkımız!… Son olanlara bakarsak: milletvekilleri, bakanlar, yargıçlar, belediye başkanları, iş adamları, medya mensupları…
Bu rezillikleri neden yapıyorlar? Çünkü büyük bir eksiklik var onlarda: Millî ahlak!… Eğer bu yurttaşlarımıza çocuk yaşlarından itibaren sağlam bir sosyal ahlak eğitimi verilseydi, bu aşağılıklara tevessül ederler miydi? En azından, sayıca bu kadar çok olur, ahlaksızlıkta bu kadar ileri giderler miydi? Peki, sosyal ahlak ya da Atatürk’ün deyişiyle Ulusal Ahlak nedir? Ulusal Ahlak “Milletin sosyal düzeni, huzuru, mutluluğu, güvenliği ve ilerlemesi için, yurttaşlardan her alanda ilgi, çalışma, nefsin feragatini isteyen” ahlaktır. Atatürk bu yüce ahlak anlayışını bizlere miras olarak bırakmıştı; çalışma ahlakını da: Bir hak ancak çalışmakla kazanılır!
Eğer genciyle, yetişkini ile, sonra gelen kuşaklar; Atatürk’ün millî ahlak öğüt ve kuralları çerçevesinde terbiye edilmiş, eğitilmiş olsaydı; o öğütleri, soludukları hava misali hayatlarının her anında yaşayıp uygulasalardı, rüşvet, irtikâp, zimmet, partizanlık ve patronaj, adam kayırmacılık, torpil, rant kollama, kamu sırrını sızdırma, soru satma, kopyacılık, sahtecilik gibi yüz karası eylemlere bu derecede kalkışırlar mıydı? Böyle ve yaygın cehalet de olunca Atatürk’ün şu öğüdüne de uyulmadı: Muhterem milletime tavsiyem odur ki, sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki ve vicdanındaki asıl cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an vazgeçmesin!
‘***’
Uyulmayınca ne oldu peki? Kaçınılmaz sonuç: kleptokrasi oldu!
Bir ülkede yolsuzlukların derecesi o ülkenin yönetim kadrosu, bunların ahlakı ve davranışlarıyla yakından ilişkilidir. Eğer bir ülkede yöneticiler yolsuzluğa batmış durumda ise, orada hâkim olan rejime kleptokrasi denir. Bir bilim adamımız, Prof. Dr. S. Kemal Erol, devletimize kök salmış olan ‘kleptokrasikanseri’ni şöyle açıklıyor:
Kleptokrasi, “bir ülkede iktidarı ele geçiren bir siyasal grubun, o ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyması şeklinde kendisini gösteren bir hırsızlar rejimi”dir. Kleptokrat ise “hırsızlar rejimini yürüten, ülkede güç sahibi olan politikacı”dır.
Endonezya’da Suharto, İtalya’da Mussolini, eski Yugoslavya’da Slobodan Miloseviç, Filipinler’de Ferdinand Markos, Mısır’da Hüsnü Mübarek…kleptokrat örneklerinden sadece birkaçıdır. Dış güçlerin ve emperyalistlerin kuklası olan kleptokrat, her yerde –dilerim, Türkiye’de de- tarihin çöplüğündeki yerini almakta gecikmez.
Azim ve Karar, 15.06.2021
Kaynak:Cihan Dura, Dünden Bugüne Türkiye’nin Sorunları, Atayurt Yayınevi, Ank., 2020. (Yolsuzluk)