‘SIĞINMACI’ İSTİLASI TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ NASIL ETKİLEYECEK?

‘SIĞINMACI’ İSTİLASI TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ NASIL ETKİLEYECEK?
25 Mayıs 2022 21:57
915
A+
A-

Cihan Dura

Göz odur ki dağın arkasını göre, akıl odur ki başa geleceği bile.” Bir amaca yürüyen yolcu yalnız ufku görüyorsa, yeterli değildir; ufkun ötesini de görmeli, ufkun ötesinde olanı da bilmelidir.” Birini atalarımız söylemiş, öbürünü Mustafa Kemal Paşa!… 

Atatürk devam ediyor: Olacakları önceden görmeli, buna göre çareler düşünmeli, önlemler almalı, yapılacakları planlamalıdır. Her şey için, örneğin bir felaket için de öyle… Felaketin önlenmesi ve karşı savunma araçları üzerinde, felaket başa gelmeden önce düşünmek lazımdır. Geldikten sonra üzülmenin hiçbir faydası yoktur.  

Evet, felaket için de öyle!…

Türkiye;kim oldukları, hangi büyük güçlerin harekete geçirdiği, ne için geldikleri tam bilinmeyen, milyonları bulaninsan yığınlarının işgali altında ve bunun arkası da kesilmiyor. Bu bir istiladır,bir felakettir, geleceğimiz için iseen büyük bir felakettir. Bu durumu anlamak zor değildir; ancak namuslu, yurtsever, Atatürk gibi geleceği görebilen kafalar, yöneticiler gerekir.

Ben epeydir yurdumuza yönelik göçmen akınları üzerinde duruyor, konuyla ilgili yazılar kaleme alıyorum; yazılarımda ulusal varlığımız açısından ne büyük bir tehlike ile karşı karşıya bulunduğumuza dikkat çekmeye çalışıyorum. Son bir yazımda* bu yığınların demografik yapımızı bozucu, millî birliğimizi tahrip edici etkilerine dikkat çektim.

Evet, bir şeyi yapmadan, bir uygulamayı başlatmadan önce, bugün olacakları kadar, gelecekte olacakları da hesaba katmak gerekir. Bu altın değerindeki öğüt her şeyde, kuşkusuz mülteci akınları için de geçerlidir. Türkiye’nin bugünü ve geleceğini ellerinde tutanlar, söz konusu yığılmanın gelecekte hangi sorunlara yol açacağını şimdiden tahmin etmeli, ona göre hareket etmelidir. Aksi durum, en hafif deyişiyle Millet ve Devletin varlığına büyük zararlar vermek olur.

Bununla beraber, ne mutlu ki yalnız değiliz. Bizlerin, devlet yöneticilerinin önüne ışık tutan erdemli ve yurtsever aydınlarımız da var. Değerli bilim adamlarımızdan Prof. Dr. Hilmi Özden, sahip olduğu aydın sorumluluğunun bilinciyle göçmen istilasının ve yabancılara vatandaşlık satmanın gelecekte yaratacağı olumsuz etkilere dikkat çekmiş. Onun bu amaçla sorduğu “Türkiye emperyalistlerce işgal edilirse, sığınmacılar ve vatandaşlık satın alanlar kimi destekler?” sorusunaverdiği yanıtları, değerli yazar Arslan Bulut’un, Yeniçağ’da yayınlanan “İşgal Yaşanırsa Sığınmacılar Kimi Destekler?” başlıklı yazısından** özetleyerek aşağıya alıyorum.

-Osmanlı Cihan Devleti yıkılırken Yemen çöllerinden Suriye topraklarına kadar her yerde Mehmetçik hem İngilizler ve diğer emperyalistlerle hem de Arapların isyanı ve ihaneti ile mücadele etmek zorunda kalmıştır.

-21. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti İsrail, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, Çin, ABD vb. emperyalistlerin işgaline uğrayacak olursa yüz binlerce Afganlının tavrının ne olacağı iyi hesaplanmalıdır. Avrupa ülkelerinden ve ABD’den para başta olmak üzere her türlü desteği alan Suriyeli grupların tavrı ise yine ABD’nin ve Avrupa ülkelerinin yanında Türkiye’ye karşı konumlanmak olacaktır.

-Sığınmacılara ve dünyanın her yerinden gelenlere Türk vatandaşlığı satıldıkça geleceğin Türkiye’sinde hayatî kurumlar nasıl olacaktır?

-20-30 yıl sonra, Şanlı Türk Ordusu ve Türk güvenlik güçlerinin yüzde olarak subayları, askerleri, polisleri; Uzak Doğulu, Çinli, Afgan (Peştun), Arap, Afrikalı ve diğer halklarla beraber bir mozaik mi oluşturacaktır?20-30 yıl sonra Türkiye’yi nasıl bir Adliye beklemektedir? Savcı Afgan yahut Çinli, hâkim Arap yahut Brezilyalı, avukat Afrikalı yahut Fransız mı olacaktır?

-Geleceğin Türkiye’sinde resmî dil ne olacaktır?Bu süreç böyle devam ederse Türk Milleti ne olacaktır?Anatolia (Anadolu) mozaiği olacaktır! Aklını kullanmamakta ısrar edenlerin gelecekte karşılaşacağı felaketler bugünden bellidir.

Arslan Bulut da ekliyor:Birinci Dünya Savaşı’nda işgal ordularına katılan veya çete kurarak cephe gerisinde katliam yapan Osmanlı vatandaşları oldu, değil mi?Suriyeliler, Türkiye’ye Büyük Orta Doğu projesi çerçevesinde sürüldü ama yetmedi; Afgan ordusunda ABD adına savaşanlar da getirildi. Bunlara yerli iş birlikçilerin de katılması halinde, işgali bir tarafa bırakın, bir savaş durumunda Türkiye içinde neler olabileceğini düşünmek gerekir. Sığınmacıların çoğu, Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’ye geldi. Yani hem Suriye’nin hem Türkiye’nin demografik yapısını, ikisi de Amerikan patentli olan IŞİD ve PYD/PKK örgütleri değiştirdi.Biri bahane oluşturdu, diğeri de Suriyelileri Türkiye’ye sürdü.

Öyleyse, bu fiili durumu, ‘ensar-muhacir’ söylemiyle kabul ettirmeye çalışmak sizce ne anlama geliyor? Türkler muhacir durumuna düşerse ne olacak?

Alıntılarım burada bitiyor. Ben de sonuç olarak şu hususları kaydetmek isterim:

Siyasetçilerin çoğu yalnızca günü düşünür. Geleceğe bakmaz, baksa da kendisi ve partisinin çıkarları açısından bakar. Milletin çıkarları ikinci, üçüncü planda gelir. Bu demektir ki, yalnızca siyasetçilere bırakılamayacak derecede ciddî olan sorunlar vardır. Bu sorunlar hakkındaki nihai karar asla siyasi iktidarlara bırakılmamalıdır. Hele Türkiye gibi yalnız halk değil okumuşlar arasında da bilgisizliğin hâlâ yaygın olduğu bir ülkede!

Peki nasıl olacak bu? Halkın yalnız seçimle değil, seçimlerden sonra da ülkenin yönetimine katılımıyla!… Eş-deyimle, katılımcı demokrasi rejimi ile…

Bir de Atatürk’ün işaret ettiği toplumsal çalışmalar yolu var.

Atatürk diyor ki: Halkımızın düzeyini toplumsal olarak yükseltmek, herhangi bir makam hırsından daha iyi değil midir? Bu insanî mücadelelerin yanında siyasî mücadeleler bayağı kalmaz mı? Siyasi mücadelelerin çoğu verimsizdir. Fakat toplumsal çalışmalar her zaman için verimlidir.

Demek ki, birey olarak, platformlar, ekipler, dernekler, vakıflar… çerçevesinde toplumsal çalışmalara büyük önem vermeliyiz. Bu çalışmaları ülke yönetimini belirleyici bir güce kavuşturmalıyız. Bu yoldan da siyasetçilerin kararlarını disiplin altına almanın, bir düzene bağlamanın yollarını bulup uygulamalıyız.

_____________________________.

*Millî Birliğimize Yönelik Sinsi Tehdit: Kontrolsüz Göçmen Akınları”, https://www.cihandura.com/tr/makale/MILLI_BIRLIGIMIZE_YONELIK_SINSI_TEHDIT_KONTROLSUZ_GOCMEN_AKINLARI

**https://www.yenicaggazetesi.com.tr/isgal-yasanirsa-siginmacilar-kimi-destekler-544611h.htm?fbclid=IwAR3bmwG2QM_vt245Vou4994X09AtNjZsH0IRuMJQ5aHz8AV5_S1FP4fVyK4

Azim ve Karar, 25.05.2022

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.