27 MAYIS “SOSYALİZM”E AKAN VOLKANDIR

27 MAYIS “SOSYALİZM”E AKAN VOLKANDIR
31 Mayıs 2021 12:37
580
A+
A-

Orhan Özkaya

     27 Mayıs’ta halk yazgısına “Kızılay” caddelerinde sahip çıktı 

   İşin acı yanı bugünkü CHP yönetimi dahi yakın tarihin en büyük “devrimci halk ihtilali” ne sahip çıkmamış, iktidarın baskısı altında “YHK” seçimlerinde uyumlu tavırlarıyla ve “teşekkür”     algısına yenik düşmüş tam bir acizlik sergilemiştir. Sistemin ayakta kalmasına taş taşımıştır…CHP Grup sözcüsünün 27 Mayıs’a saldırıları halkın hafızasına kanındı. İnönü’ye yapılan haksızlıklara yetersiz kalmaları insan olanın yüreğini incitmeye yetiyor. Oysa 27 Mayıs “Anayasası” dünyada eşi benzeri olmayan değerde bir yasa. Düşünce özgürlüğünün en parlak aşamalarını taşıyordu. İnsanlık tarihi artık kapitalist sistemi taşıyamaz hale geldi, özel bankalar batış sinyalleri veriyor; toplumlar bu soygun düzeninde güven yitimi içinde. Elindeki avucundaki üç kuruşu kimseye kaptırmak istemiyor, her taraftan kuşatılarak, bitcoin, çiftlik bank gibi mafya uygulamaları yoksulları buluyor, onları kitlesel umutlarla, hayallerle dolandırarak sistemin parçası olmaya zorluyor. Aslında halk, paranın sadece tüketim ekonomisinin aracı konumuna sokulduğunu, üretim düzeninin parayı aşabildiğini ve sosyal dengenin bir unsuru haline getirdiğini görebilse ancak salt para döngüsüne karşı daha soğuk kalacak.

Türk toplumu sosyalizmi özlüyor

Bu nedenle siyaseti meslek haline getiren sistemin kurulu, çürümüş partiler, siyasi figürler ısıtılıp ısıtılıp halkın önüne konuyor. Artık bu yemek son derece bayatlamış ve toplum yoksulluğun verdiği acıyla “artık yemiyor.” O nedenle bir mafya unsurunun dizileri sabahın 7,30’da 7 milyon izleniyor ve toplam 30-40 milyon kişinin merakını çekiyor.Böyle bir durum yüze yakın partinin anası, bebesi olmak üzere toplamının yıllardır sonuç vermeyen çırpınışlarına, kanal dizilerine rağmen sonuçsuz kalmasına rağmen ilgiyi ortaya koyuyor. Bu durum siyasi sistemin hiçbirişe yaramadığını, sınıfsal toplu çıkışın, ayağa kalkışın gerekli olduğunu ve işçinin fabrikada, köylünün tarlada siyasetçi beklemesiyle, parti kapılarında konan masalarda temizlikçilerin, sopalara takılı toz bezleriyle, çöpçü,  müzisyen, sokak satıcıları vekâğıt toplayıcılarının sırayla sorunlarını anlatmaları, topluma seslenişi,  Peker videoları kadar iş yapmıyor…  Bu kurumuş, içi boş ve duygusuz konuşmalar halkın midesini, aklını doyurmuyor. Halk, elinden alınanları geri istiyor, kaybettiklerinin bedelsiz talep ediyor, artık ne verecek parası ve ne de tahammülü kaldı. Köprüleri, fabrikaları, tarlalarını; tarımını, hayvancılığını, tank-palet fabrikasını, KİT’lerini bedelsiz ve tazminatıyla geri istiyor.

        Özelleştirmelere karşı olmayanlar halkı oyalıyor

Ancak muhalefetin ikinci ortağı,  İyi Parti “Hukuk Düzeni” esas olmalı, bedelleri ödenerek geri alınmalı diye tutturuyor. Zira kendisi de küresel sistemin temsilcisi… Ana muhalefet, tüm toplantılarda somut, kökten sorunlara değinmeden, yüzeysel edebiyat güzel konuşma partileri sürdürmeye devam ediyor. Çiftçinin sorunlarını sınıfsal açıdan ele almadan, mazot, girdi fiyatları konusuna indirgiyor. Sağlığa, eğitime kamucu yaklaşımdan yaklaşmayıp, özelleştirmelerin son bulacağına dair gündem ele almıyor. Elektrik dağıtımını dahi şirketleşmeden bıkacağını grup toplantısında dile getirebiliyor. Ne hastaneler, ne özel okullar devletleşebilecek… Köprüleri, yolları yapan beşli besleme çeteye ders vermeye kalktılar, onlara “işleri almayın, para ödemeyeceğiz”deyince,tepkiyle karşılaşmaları, muhalefet ortakları arasında uyum sağlanamayınca seslerinin kesilmesine neden oldu. Ülkede her sokakta çok katlı hastaneler, özel okullar türemeye devam ediyor. Her hastane tıklım tıklım dolu, yetmiyor. İşte 27 Mayıs ideolojisi bu kamucu anlayışın, Kemalist Devrimin ülkemize armağan ettiği en değerli hazinesi olarak yükselmeye devam edecektir. Siyasi hesaplar içinde bataklığa düşenler er ya da geç kaybedeceklerdir. Karşıdevrim goygoyculuğu çözüm olmayacaktır. Onlarda sönmüş yıldızlar gibi kayıp gidecekler.

        Sosyalizmi eleştiri ve küçümseme 

Yenileri yükselmek ve açılmak için gün sayıyor. Okullar ise Covid19 koşullarında dahi eğitimin metalaşmasını adeta kutlamasını yapıyor. Özel hastanelerde doktorlara paket hasta ve kota konuyor, uymayınca doktorlar kapı dışarı ediliyor. Artık halk hasta değil, derisi yüzülen iskelete dönüşmek üzere…  İşte bu nedenle sosyalizmi eleştiriye tabi tutmak, “insanlar aç ve sefil” demek çok büyük haksızlık. Küba da sağlık adasının insanlığa sunduğu hizmetler unutulmaz gelişmeler ortaya koyuyor. Dünyada yılda 15bin çocuk ölürken Küba’da bu durum sıfırdır, devrimden sonra doktorların 2/3’si ülkeyi terk etmesine rağmen Castro, yılmadan daha sonra onları ülkenin sağlık temsilcileri olarak yurt dışına göndermeye başlamıştır. Sağlık ve eğitimde elde edilen kazanımlar her türlü iftirayı gündeme taşıyor.   

        ABD dünya efendiliğini bırakmıyor

Dünya efendisi konumundan bir türlü vaz geçmeyen kapitalizmin ana tanrıçası ABD, İsrail’in Filistin tırmanışına karşı cılız tepkilerini vicdansızca sürdürürken, büyük İsrail hesaplarına bir adım daha kanla ve vahşetle yaklaşıyor. Arap dünyası ve Batı, BM bu işi ipe un sermeyi sürüklüyor… Bütün bunlara rağmen kaybettiği yerlerden, ancak arkasına bakmadan kaçıyor; Afganistan, Ukrayna, Irak ve Suriye gibi… Sistemin anakondası, halka ne sağlık ve ne eğitim desteği veriyor, hiçbir kişinin parasız sağlık ve eğitim hakkı bulunmuyor. Obama, halkın %25’ini sigortalayınca Trump, derhal geri aldı. Bu kadar çürük temeller üzerine yükselen ana tanrıça, tüm iflas içine düşmüş sistemiyle daha uzun süre idare edemez. Kendi boynuzları üstüne dikilecek günlerin yakın olduğuna mutlaka tanık olacaktır. 27 Mayıs içinde küçük bir öğrenci olarak yer almanın onurunu yaşayan bir kişi olarak o günkü olayları, “ halkın katılımıyla gerçekleşmiş, adeta bir “halk ihtilali” şeklinde doğmuş ve desteklenmiştir “ demek yanlış olmaz.

Azim ve Karar, 31.05.2021

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.