SEVR’İ AN(LA)MAK!

SEVR’İ AN(LA)MAK!
9 Ağustos 2023 14:43
168
A+
A-

Ceyhun Balcı

10 Ağustos 1920’de emperyalizm Şark Sorunu’nu (kendince) çözüme kavuşturmada önemli adım attı. Buna göre Türkler Anadolu’dan geldikleri yere kovulacaktı. Böylece uygarlıklar beşiği Anadolu coğrafyası gerçek uygarların eline geçecekti.

Yıldönümünde Sevr’e değinmekte yarar var. Her ne kadar 100. yaşını geride bırakan Lozan’a ilişkin zaman aşımı yalanları tarihe karışsa da içimizdeki Sevrciler varlıklarını sürdürüyorlar. Türkiye’nin son 20 yılına damga vuran Cumhuriyet ve dolayısı ile de Lozan karşıtı ülke yönetimi Sevrciliğin günümüzdeki doğal başat gücü konumundadır. Sevrci değiliz demeleri yanıltmasın!

Sevr’in üzerimizde bıraktığı izlenim her nedense bir haritadan öte değildir. Kuşkusuz son derece önemlidir bu harita! Bin yıllık yurtlarında Türklerin Anadolu’nun orta yerine sıkıştırılmaları tasarımı tarihsel önemde bir kırılma noktasıdır.

Yine her nedense Türk tarihinin önemli dönüm noktası sayılması gereken Sevr’le ilgili bir haritadan başka kapsamlı bir belge en azından ortalıkta bulunmamaktadır.

Sevr’e ilişkin akademik çalışmalar eksik değildir. Bu ve benzeri çalışmaların hatırı sayılır oylumda olduğu kuşkusuzdur.

Lozan gibi ülkemizin tapu senedi olmaya eşdeğer bir belgenin ulu orta yaylım ateşine tutulduğu ortamda Sevr de bilinmeyi hak etmektedir.

Bu eksikliği 2021’de 104 yaşında yitirdiğimiz Cahit Kayra tamamlamıştır. Yetmişli yıllarda başka bir devlet görevi nedeniyle bulunduğu Paris’te Sevr antlaşmasının özgün belgelerini Paris’teki belgelikten edinerek incelemiş ve Sevr’i aydınlatma doğrultusunda önemli adım atmıştır.

Kayra’nın Sevr ilgisi Fransızların da ilgisini çekmiş olmalı ki, antlaşmanın tıpkıbasımıyla ilgili istekleri sonraki süreçte karşılamaktan kaçınmışlardır.

Azim ve Karar, 10.08.2023

sevr-metni.jpg

161 sayfa, 433 maddeden oluşan Sevr Antlaşması’nın İngilizce sürümü

Ancak, Sevr yalnızca bir toprak ve harita sorunu olmanın çok ötesinde bir anlama sahiptir. İşin bu yanı kavranmadığı ve özümsenmediği içindir ki; hemen her yıl Lozan Antlaşması yıldönümleri beylik sözlerle geçiştirilmiştir. Bu sıradanlığın son yıllarda yerini Lozan üzerinde kümelenmesi sağlanan koyu kuşku bulutlarına bıraktığını biraz şaşırarak ve daha çok da üzülerek izliyoruz.

Lozan’ın değeri ancak Sevr iyi anlaşıldığında bilinebilecektir.

Kayra, Paris’ten eli boş dönmediği gibi edindiği belgeleri okumuş ve ortalama yurttaşın anlayabileceği bir kitaba dönüştürmüş.

Kitap_202212291705434626671.jpg

Her ne kadar Lozan 100 yaşını doldurmuş olsa ve 100 yıllık antlaşmaydı yalanlarının sonu gelmiş olsa da, Türkiye’de yabana atılmayacak sayıda bilisiz ve aymaz gerçekleri hiçe sayarak Lozan’ı ve onun üzerinden Türkiye Cumhuriyeti’ni karalamayı sürdürmektedirler. Bu hıyanetin sonlanmasını beklemek bugünkü koşullarda aşırı iyimserlik olur.

Görüşleri etkilenebilir kitleye seslenmek bakımından Sevr’den yararlanmak kolay olduğu kadar etkileyici de olabilecektir. Bunu yapabilmenin yolunun da Sevr’i bilmekten, kavramaktan geçeceği kuşkusuzdur.

0x0-sevr-antlasmasini-kim-imzalamistir-sevr-antlasmasi-tarihi-nedir-1596454974774.jpg

Sevr haritasına göre yerle bir edilen Osmanlı’dan geriye kalanlara uygun bulunan toprakların yüzölçümü 400.000 km2’dir.

Çok fazla üzerinde durulmayan önemli Sevr maddelerinden bir başkası da ekonomik ve mali yaptırımlarla ilgili olanlardır. Anadolu’nun ortasına itilmiş ve adına devlet denen imparatorluk artığının sınırlı bütçesi bile sıkı bir şekilde denetlenecek ve denetçi emperyal devletler her türlü harcama ve bütçe tasarrufunu yakından izleyebilme hakkına sahip olacaklardır. Bu düzenlemenin anlaşılabilir şekildeki çevirisi bu topraklarda yaşayacak olan 6 milyon kişinin hiçbir gereksiniminin zerrece değer taşımadığıdır. Tüm kurgunun emperyalin çıkarlarının karşılanması üzerine olduğudur.

Anadolu’nun ortasına sıkıştırılmış sözde devletin ordusunun olmayacağını bilmem söylemeye gerek var mı? Sınırlı bir polis ve jandarma gücünün varlığı yeterli görülmüştür Sevr’de.

Gelelim Sevr Antlaşması Mustafa Kemal önderliğinde kurulan Cumhuriyet’le yırtılmasaydı ortaya çıkması olası tabloya:

  • Anadolu’nun ortasında konuşlanmış, yazgısı emperyalin elinde, kendisi yakınçağda olsa da başka her bakımdan Ortaçağ’da kalmış bir insan topluluğu söz konusudur. Benzetmede hata olmazsa söz konusu devletçik Anadolu’da yüzyıllarca önce hüküm sürmüş beyliğe eşdeğer bir kabileden öte anlam taşımayacaktı.
  • Sevr’i kabul edenler başta emperyal olmak üzere tahtı ve geleceği uğruna onların uydusu olmakta sakınca görmeyen; saltanat ve hilafet karşılığında vatanın varlığını hiçe saymakta ikileme düşmeyen hanedan ve onun çevresinde kümelenmiş çıkarcı öbeği. Karşı çıkanlar ise Mustafa Kemal çevresinde kenetlenmiş yoksul, yoksun ve mazlûm Türk halkı! Başka şekilde söylemek gerekirse, karşı çıkanlar Anadolu köylüleri ve Osmanlı modernleşmesi ürünü asker-sivil aydınlardı.
  • Lozan, Türklerin başına dert olan ve 1683’ten bu yana ivmelenmiş dışlanma ve aşağılanma sürecini sonlandırdı. Dahası, Lozan Türk milletini ve onların devleti Türkiye’yi çağdaş uygarlık yoluna soktu.

https://cumhuriyetciyorum.files.wordpress.com/2019/08/vahdettin-arzuhali.pngVahdettin’in saltanat ve hilafet uğruna ibretlik teslimiyetiUtanç belgesi mektup İngilizlere yazılmış. Sevr’i sindirmekle yetinmemiş, alçalmada sınır tanımadığını da yansıtmış efendisine.https://cumhuriyetciyorum.files.wordpress.com/2019/08/vahdettin-yalvarmasc4b1.pngVahdettin’in İngilizlere gönderdiği ve millicileri jurnallediği mektup.

Günümüzde Lozan’ı aşağılayanlar, küçümseyerek her fırsatta hedefe koyanlar irdelendiğinde 100 yıl öncenin Sevrcilerinin günümüzdeki uzantıları oldukları kolaylıkla anlaşılabilir.

Kimi zaman ateşli Osmanlıcı çoğu zaman dinci gerici ve zaman zaman da çağdaş görünümlü Batıcı çevrelerin Sevr’i diriltme ve Lozan’ı değersizleştirme girişimlerinde insan belleğinin unutma engelliliği, tarihsel gerçeklerin göz ardı edilmesi ve bilgisizlik önde gelen yardımcılar olarak boy göstermektedirler.

Sevr Antlaşması her ne kadar 103 yıl öncede kalmış gibi düşünülse de bu bir yanılsamadır. Emperyalin o zaman yaşama geçiremediği bu antlaşmayı bulduğu ilk fırsatta diriltme çabası içinde olmayı sürdüreceği akıldan çıkartılmamalıdır. 

Yerle bir olan misakı maarif ve misakı iktisadiye eklenen demografik bozgun Sevrcileri heveslendiren önemli sorunlardan öne çıkanlardır.

“Sevr’i bilmeyen Lozan’ın değerini bilemez, onu koruyamaz!” düşüncesiyle Sevr Dosyası’nı yazan Cahit Kayra artık aramızda olmasa da bu önemli konuya eşsiz bir katkıda bulunmuştur.

Anısına saygıyla… 

Kayra’nın anısına saygı geride kalanların çabalarıyla ölümsüzleşecek ve anlam kazanacaktır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.