MİLLÎ EGEMENLİK, KURUMSALLAŞMA VE TEK ADAMLIK
Cihan DURA
Kendini kurtarabilmek için her bireyin, kendi yazgısıyla yine kendisinin ilgilenmesi gerekir. Olaylar ve tecrübeler gösterdi ki, milletin kendiliğinden duyarlı olması, kendiliğinden düşünür olması lazımdır. Yurttaş dediğin düşünebilmeli, haklarını idrak etmeli! Her birey kendi geleceği ile bizzat ilgilenmeli.Yoksa halk kitleleri herkes tarafından, istenilen yöne, iyi veya kötü yönlere sevk edilebilir. Her ne şekil ve nitelikte olursa olsun, Osmanlı döneminde olduğu gibi yazgısını başkasına bırakmamak gerekir; bırakılırsa işte o alçaltıcı sonuç meydana gelir, ülke işgale uğrar. Milletimizin her bireyi, düşünür ve duyarlı bir şekilde yetiştirilmiş olsaydı, elbette o duruma düşülmeyecekti.[Ataname, 2019]
Demek ki, halkın, her bireyin millî egemenliğe sahip çıkması gerekir. Peki, nasıl sahip çıkacak? Yanıt: Bireyler iyi yetiştirilmiş olacak. Bu nitelik ülkede birçok faydalı gelişmelere yol açacak. Bunlardan biri de kurumsallaşmanın sağlanmasıdır! Şu açık bir gerçektir ki, Millî İrade’nin fiilen yerine gelmesi büyük ölçüde kurumsallaşmaya bağlıdır. Sağlam bir kurumsallaşma tek adamlık belasının da önünde aşılmaz bir set olacaktır.
Kurumsallaşma Nedir?
Kurumsallaşma; bir kurumun, bir kuruluşun, devletin, faaliyetlerini mensuplarının şahsi zayıflık, çıkar ve diğer amaçlarına bağlı olmadan sürdüreceği bir yapıya kavuşmuş olması demektir. Kurumsallaşmış bir birimde herkesin benimseyip uyduğu temel ilkeler, kurallar vardır. Yetki ve sorumluluklar belirli, iş ve görev tanımları açıktır. Kararlar danışma, görüşme ve uzman raporlarına göre, belirli şahıslara bağlı olmaksızın alınır.
Kurumsallaşmamış bir birim; ister devlet olsun ister daha alt bir birim olsun, iyi yönetilemeyeceği gibi iç ve dış çıkarcılar tarafından kolayca elde edilir. Yapacakları şey basittir: O kurumun başındaki kişiyi veya kişileri elde etmek… Bir veya birkaç kişiyi elde etmek kolaydır, buna karşılık kurumları elde etmek zordur. Kurumsallaşmamış birimde başkan veya diğer üst kadro değişince, zihniyet, hedef ve uygulama da toptan değişikliğe uğrar. Düşman bu değişiklikten yararlanır, hatta bu değişikliği önceden ayarlamaya çalışır. Oysa o kurumdaki birikim, geçmişteki yüzlerce beynin ortak eseridir. Bir devleti,bir kurumu ancak kuşaklar devlet yapar, kurum yapar.
Ataname’de Kurumsallaşma
Atatürk ATANAME’de, devlette kurumsallaşma gereğine işaret eden açıklamalar yapar:
Bir milleti yönetmede prensip, milletin ortak ve genel fikir ve eğilimlerine tabi olmaktır. Esin ve kuvvet kaynağı; herhangi bir kişi değil, milletin kendisidir. Bir devlet adamı kerameti kendisinde görmeye başladığı an, devlet adamlığı niteliğini yitirmiş demektir. Pratikte çoğu zaman kişisel hesapların belirleyici olması, milletlerin büyük bir talihsizliğidir. Bir millet tek bir kişinin gayreti ve çalışmasıyla bir adım bile atamaz. Bir kişi, beş kişi bir millete ve bir devlete ait olan sorunları ne düşünebilir ne de başarabilir.
Birçok bilgin, düşünür, girişimci; zaman zaman, çağ çağ bu vatanı bayındır kılmaya, gerçek kurtuluşa kavuşturmaya çalışmıştır. Görüyoruz ki, sonuç bir başarı görünümü arz etmiyor. Bunun sebebi nedir? Bunun sebebi, şimdiye kadar kişisel siyaseti, kişisel programı uygulamak; fakat bir devlet siyaseti ve devlet programı izlememektir. Hâlbuki olumlu, belli, makul, emin, sabit bir programın bağımsız bir şekilde, daima ve herkes tarafından ileriye götürülmesi gerekir. Bir programa dayanmayan reform girişimleri kişisel ve keyfî olmaktan kurtulamaz. Bu tür girişimler sahipleri olan kişilerin değişmesi ile, hatta kişisel nüfuzunun azalması ile söner gider[Ataname, 2019].
Bugünkü Türkiye
Türkiye bugün iç ve dış bedhahların planlarına kolayca alet olabilen bir devlet haline gelmiştir. Bunun önde gelen bir sebebi devlette sağlam bir kurumsallaşmanın gerçekleşmemiş, devletin kişilerin oyuncağı olmaktan kurtarılamamış olmasıdır.
Ne devlette ne devletin herhangi bir biriminde sağlam bir kurumsallaşma kalmamıştır. Bugün bütün devlet, bütün kurumlar alt üst olmuş durumdadır, darmadağındır. Ülke halkın iradesinin değil, iç ve dış belirli merkezlerin, şahısların hizmetindedir, onların iradelerinin aracı haline gelmiştir.
Özetle “Cumhuriyetimizin saldırıya en uygun yeri” yumuşak karnı budur, kurumlaşamamaktır, kurumsallaşma yokluğudur! Çirkin Batı, Emperyalizm, aramızdaki düşmanlar bizi bu zayıf noktamızdan vurmaktadır.
_____________________.
Kaynak: Cihan Dura, Dünden Bugüne Türkiye’nin Sorunları, Atayurt Yayınevi, Ank., 2020.(Türkiye’nin Yumuşak Karnı: Kurumsallaşma)
(https://www.sozcukitabevi.com/Kitap/cihan-dura-dunden-bugune-turkiyenin-sorunlari
Azim ve Karar, 10.08.2021