“YAPICI VE SAMİMİ BİR GÖRÜŞME OLDU”
“Yalvarmak ve yakarmakla millet işleri, devlet işleri görülemez.”
M.K. ATATÜRK
1910’lu yılların Osmanlı Devleti… 1838’de Serbest ticaret antlaşması ile Emperyalist Batı’nın liberalizm tuzağına düşmüş, 1854’te dış borç batağına saplanmış. 1881’de Düyunu Umumiye boyunduruğu altına girmiş. Hızla çöküşe doğru yol almakta. Sevr’e yalnızca altı yıl kalmış. Tarih şaşmaz hükmünü kesin olarak yerine getirmek üzere…
Peki, bu büyük trajedinin sahne arkasında neler oldu? Çok şey oldu. Ben sadece bir boyutunu ele alacağım: Teslimiyetçilik!… Başvuracağım kaynak şudur: Osmanlı Bahriye Nazırı ve 4. Ordu Kumandanı Cemal Paşa’nın (1872-1922) anıları… Bu kitaptan [1] derlediğim gözlem mahiyetindeki bazı pasajları aşağıda sunuyorum.
İkinci Balkan muharebesi başlamıştı. Edirne’yi geri almak için bizim de Bulgarlar üzerine yürümemiz gerekiyordu. Bu hususta Harbiye Nazırı İzzet Paşa’nın görüşü belirleyici olacaktı. Paşa şu hususu önemli sayıyordu: Ordunun iaşesi için gerekli olan para mevcut muydu? Bu konuda kendisine güvence verilirse, orduya ileri harekât emrini vereceğini söylüyordu.
Cemal Paşa bu koşulun nasıl yerine getirildiğini şöyle açıklıyor: Talat Paşa Reji Umum Müdürü Mösyö Weyl ile görüştü. Ben de oradaydım. Mösyö Weyl “Reji imtiyaz süresinin 15 yıl daha uzatılması koşuluyla” hükümete bir buçuk milyon lira borç vereceğini vaat ediyordu. Maliye Nazırı Rıfat Bey’le Dahiliye Nazırı Talat Bey, Vekiller heyeti kararı ile bu teklifi kabul ettiler.
Borç Karşılığında İstenen Ödünler
Cemal Paşa devam ediyor:
Mahmut Şevket Paşa’nın sadrazamlığı sırasında, Cavit Bey; mali kapitülasyonların kaldırılmasını istemek ve borç para almak için Paris’e gönderilmişti. Fransızlar borç vermeyi kabul etmişlerdi ama, karşılığında canımızı alacak koşullar ileri sürmüşlerdi. İşte Fransa’nın ileri sürdüğü koşulların ve ödünlerin listesi:
-Hicaz demiryolu İdaresi, Suriye ve Filistin’de hiçbir demiryolu işletmeyecektir. Hicaz demiryolunun belirli bir bölümünün yapımından derhal vazgeçilecektir.
-Başlangıç ve bitiş noktaları Fransa tarafından belirlenecek geniş bir hattın imtiyazı Fransa’ya verilecektir. Bundan sonra yapılacak demiryollarının imtiyazları da Fransa’ya verilecektir.
-Yafa, Hayfa, Trablusşam gibi Suriye limanları yalnızca Fransız sermayedarları tarafından inşa edilecektir.
-Samsun-Sivas demiryolu imtiyazı Fransızlara verilecektir.
-Osmanlı ülkesindeki Fransız okulları ile manastırlarına, hastane ve yetimhane gibi kuruluşlara ait bina, emlak ve akaretler her türlü vergiden muaf tutulacaktır.
-Fransa’dan alınan borç para ile, yalnızca Fransa’dan askerî malzemeler satın alınacaktır.
Bunlar ve daha hatırlayamadığım birçok başka koşul karşılığında iki taksitte geri ödenmek üzere Osmanlı hükümetine yaklaşık 900 milyon franklık bir borç verilmesine müsaade ediyorlardı. Mali kapitülasyonların kaldırılmasına ise kesinlikle yanaşmıyorlardı.
Fransızların bu istekleri acaba kabul edildi mi? İşte Cemal Paşa’nın yanıtı:
Borçlanma görüşmeleri sırasında Fransızların istedikleri maddî menfaatlerin çoğunu sağlamayı kabul ettik. Bundan güttüğümüz bir amaç Fransız kamuoyunu lehimize kazanmaktı. Buna karşılık, farklı tipte savaş gemilerine sahip olmak en büyük teknik sakınca olduğu halde, sırf Fransızları memnun etmek için, Havre gemi tezgâhlarına 6 destroyer ve Creuzot fabrikasına 2 denizaltı sipariş ettik.
Gerek hükümet gerek hükümeti oluşturan kişiler şahsen Fransızlarla yakınlık sağlamaya çalışmaktan geri durmuyorlardı. İşte bu amaçla yaptıklarına örnekler:
-Öteden beri jandarmamızın ıslahı Baumann adlı bir Fransız generaline bırakılmıştı. Bu generalin yetki alanı genişletildiği gibi, o zamana kadar düzenleme dışında kalan Cebel-i Lübnan jandarmasının ıslahı da bu generale teklif edilmişti.
-Osmanlı memleketlerinin yollarının yapılması bir Fransız şirketine verilmişti. Bu sebeple de birçok Fransız mühendis Nafıa Nezareti hizmetine alınmıştı. Hatta bunların sayısının artırılması da düşünülmüştü.
-Maliye memurları genel müfettişliğini Mösyö Joly adlı bir Fransız’a verdik.
-Her ne pahasına olursa olsun, İngiliz ve Fransız dostluğunu kazanmaya çalışıyorduk. Eğer imkân bulunsaydı, ordumuzun düzenlenmesi işini de bir Fransız ıslahat heyetine vermekten çekinmeyecektik.
-Deniz Havacılık Okulu kurulmasını Fransız uzmanlara havale etmeyi kararlaştırdık. Fransız şirketlerinden birine 12 deniz uçağı ısmarladık.
İngilizleri Memnun Etmek İçin Yapılanlar
Osmanlı Bahriye Nazırı ve 4. Ordu Kumandanı Cemal Paşa devam ediyor:
Fransızlarla olduğu kadar, İngilizlerle de hoş geçinmek, ülkede yeni ıslahat yapmak emelinde olduğumuz konusunda kendilerini ikna etmek ve bu şekilde bizi Rusya’nın tecavüzünden korumalarını sağlamak en esaslı kararlarımızdandı.
Cemal Paşa İngilizleri hoşnut etmek için verdikleri ödünleri şöyle sıralıyor:
-Aden civarındaki ‘Yedi Nahiye’ sorununu İngilizlerin memnuniyetine yol açacak şekilde halletmeyi kabul ettik.
-Bağdat demiryolunun Basra’ya doğru uzatılması, Dicle ve Fırat nehirlerinde gemi çalıştırma sorunlarında İngilizlerin taleplerini kabul ettik.
-Elcezire’de petrol araştırılması, Aydın demiryolunun süresinin uzatılması ile bazı şubeler ilavesini, Trabzon ve Samsun limanlarının inşası imtiyazlarını İngiliz şirketlerine verdik.
-Dahiliye Nezaretinin yeniden düzenlenmesi, memurların yetiştirilmesi için bu nezarete bir İngiliz genel müfettiş ile birkaç İngiliz dahiliye müfettişi atadık. Gümrüklerimizin ıslahını da Sir Crawford’a havale ettik. Ülkemize birçok İngiliz gümrük müfettişi getirtmeyi kararlaştırdık.
-Tersanelerimizin ıslahını İngiliz şirketlerine havale ettik.
-Ermenilerin oturduğu vilayetlerimizin idaresini İngiliz memurlarına vermek istedik. Ancak Ruslar şiddetle karşı çıktığı için, İngilizler bu teklifimizi kabule yanaşmadılar.
Karşılıklı ilişkilerin güçlenmesine yönelik bütün bu girişimlerden maksadımız şuydu: Birincisi, İngilizlerin Türkler hakkındaki kötü zanlarını ortadan kaldırmak ve Türkiye’nin kuvvetlenmesini sağlamak; ikincisi, İngiltere’nin son zamanlarda Rusya ile imzaladığı antlaşmadan dolayı değişen asırlık İngiliz siyasetine dönülmesine imkân olup olmadığını sınamak.
Sonuç
Emperyalizm’in bir siyaset ve diplomasi araçlarından biri paradır. Bu araç; burs verme, sözde yardım, borçlandırma gibi şekiller alır. Bunlardan borçlanmayı yoksul ülkelerden politik ve ekonomik ödünler koparmak amacıyla kullanırlar. Cemal Paşa’nın anılarında bunun kesin kanıtlarını gördük.
Düşünün, Batılı kapitalistlerden, faiz karşılığında kredi alıyorsunuz, adamlar faiz yetmiyormuş gibi sizden fazladan ülkenizle ilgili ekonomik haklar ve imtiyazlar koparıyorlar! Osmanlı hükümeti sırf borç alabilmek, Fransa’yı memnun etmek için en olmayacak ödünü, ordunun savaş gücünü azaltacak bir ödünü, hatta ordunun düzenlenmesi işini bile Fransızlara vermeyi düşünmekte tereddüt etmiyor.
Osmanlı Devleti’nin Bahriye Nazırı ve 4. Ordu Kumandanı Cemal Paşa itiraf ediyor ki, Fransız ve İngilizlerle hoş geçinmek, ülkede yeni reformlar yapılacağı hususunda onları ikna etmek ve bu şekilde Osmanlı’yı Rusya’nın saldırısından korumalarını sağlamak en esaslı kararları imiş. Benim bundan anladığım; Osmanlı Devleti’nin kurtuluşunu, bütün geleceğini yabancı devletlerin insafına terk etmiş olmalarıdır. Osmanlı paşaları bu muzır ve tehlikeli politikalarını ülkenin aydınlarından ve halktan da habersiz yürütüyorlar.
Acaba bugün de mi öyledir? Günümüzün hükümet politikaları da mı öyledir? Ne yazık ki öyle görünüyor. Zaman zaman bir AB veya ABD hükümet üyesi veya temsilcisi Türkiye’ye gelir. Bizim hükümet yetkilileri ile bir odaya kapanır görüşürler. Veya bizimkiler gider, anlaşmalar yapar, imzalar atarlar. Görüşmeler bittikten sonra gazetecilere açıklama yaparlar, çok kısadır ve hiç değişmez. Herhalde Cemal Paşa ve muhatapları da öyle dediler. Bugünden yarına yine duyabilirsiniz:
Yapıcı ve samimi bir görüşme oldu.
Bu lafı duydunuz mu, korkacaksınız. Kim bilir gizli gizli neler yapılmıştır, neler görüşülmüş, ne sözler, ne ödünler verilmiştir. Örneğin, 16 Aralık 2013 Geri Kabul Antlaşması da kuşkusuz bu sözle tamamlandı. Sınır hazırdı, mayınlar zaten önceden temizlenmişti.
__________________________________.
[1] Hatıralar:İttihat ve Terakki, 1. Dünya Savaşı Anıları (Yayına hazırlayan: Alpay Kabacalı), Türkiye İş bankası Kültür Yayınları, İst., 2001)
Kaynak: Cihan Dura, “İki Tarzı Siyaset”, Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk, Sayı 107 ve 108, Yıl 2007.
Azim ve Karar, 07.07.2023