SALGIN YÖNETİLMİYOR (Daha Da Kötüsü Yönetilebilme Olasılığı Da Yok Edildi)

SALGIN YÖNETİLMİYOR (Daha Da Kötüsü Yönetilebilme Olasılığı Da Yok Edildi)
24 Nisan 2021 14:27
2.668
A+
A-

Tüm toplumsal olayları bu arada da salgınları yönetmek/yönetebilmek için, bilimim ürettiği bilgi birikimi ile salgına ilişkin sayılar ve bu sayıların bilimsel yöntemlerle yapılan yorumları kullanılır. Kuşkusuz çağdaş teknoloji sahipliği/kullanılması da salgınlara karşı başarılı olabilmesinin diğer bir koşuludur. Sezgiye ya da düşünce ve inançlara dayalı bir yönetimin başarılı olma şansı yok denecek kadar küçüktür. Bu şansın ise tutma olasılığı fallardaki kadar kumarlardaki kadardır.  İnançsal bir söylemle böyle bir yönetimin işi Allaha kalmıştır.

Bu bilgiler Covid 19 salgını için de geçerlidir. Bu son salgınının diğerlerinden tek farkı salgında rol oynayan Sars Cov 2 Virüsü ’nün yeni olması ve hakkında yeterince bilgi birikiminin olmamasıdır. Buna karşılık günümüzde ulaşılmış olan bilgi birikimi ve teknolojik düzeyi bu eksikliği dengeleyecek düzeydedir. Bundan ötürü virüsün genetik yapısı çok kısa bir sürede tanımlanarak bilimsel çevrelerle paylaşılabilmiştir. Aynı şekilde test için gerekli olan materyal üretilmiş ve mutasyonların takibi anında yapılabilmektedir. Biyoteknolojinin ulaştığı düzey, daha öncekilerle kıyaslanamayacak hız ve sürede aşı üretilebilmiştir.

Hastalıkların sayıları, biyoistatistik ve epidemiyoloji bilgi ve teknolojileri ile yorumlanır/değerlendirilir. Bu disiplinlerde yetkinleşmiş olan bilim insanları, hastalığın geçmişteki veya güncel nicel ve nitel büyüklüklerini/ özelliklerini özgün hesaplama yöntemleri kullanarak o hastalığı tanımlar, tanımlamadan da öte teşhis koyarlar. Bundan daha da önemlisi epidemiyolojinin bir alt dalı olan matematiksel epidemiyoloji söz konusu hastalığın/hastalıkların gelecekte sergileyecekleri davranış ve büyüklükleri konusunda da öngörülerde bulunurlar. Böylece geleceği kestirmek suretiyle önlemler alınarak (proaktif davranılarak) hastalığın toplumda ölüm ve engellilik anlamında büyük hasarlar vermemesi önlenir.

Salgınlarda/hastalıklarda gelecek kestirimleri; yol (path) analizi, seyir(trend) analizi ve matematik/istatistik modelleme yöntemleri ile yapılır. Bu çalışmaların yapılabilmesi için ise dört koşul vardır; 1-hastalığın olgunun-kayıtlarının tutulması/verilerinin toplanması, 2-bu verilerin doğal ve doğru olması, 3-bu verileri değerlendirecek yetide yetişmiş insan bulunması ve 4- bu koşulların bir araya gelmesini sağlayarak elde edilen bilgileri kullanan bir yönetimin/iktidarın bulunması.

Özet bir anlatımla, geleceği kestirme çalışmalarından kasıt, çeşitli modelleme yöntemleri kullanılarak salgın aynen bugünkü koşullarda devam ederse, aylar-yıllar sonraki durumu/büyüklüğü/ ölçüleri ne olur sorularının yanıtları aramaktır. Böylece bulunan sonuçlara göre; gelecek günlerde salgını göğüsleyebilmek için hazırlıklar yapılır (yatak personel, yatak solunum destek araçları, maske vb). Bundan da öte hastalığı önlemek için (ilaç, aşı, karantina, tam kapanma) çalışmalar yürütülür.

Eğer veriler yönlendirilir ise (doğal seyir ve sayılar yerine sahte veriler yaratılıp gerçekle gizlenirse) bu verilerle seyir analizi ya da modelleme çalışmaları yapılamaz. Yapılırsa da bir işe yaramaz. Elde edilen sonuçlar sahte verilere dayalı ve gerçeklikle ilgisi olmayan sonuçlardır. Dolayısı ile de olayı yönetmekte hiçbir işe yaramaz. Daha da kötüsü kamuoyunu kandırdığı gibi yönetimi de yanıltır.

Gizlenen 1190050 olgu (hasta ve vaka) sözcüklerinin arkasına saklanarak 9 Aralıktan-10 Aralığa geçişte Turkuaz Tablo’ya “sayı olarak” eklenebilir. Ancak bunun salgının doğal dağılım ve seyri ile bir ilgisi olmaz. İşin kötüsü bu durumun bir geri dönüşü ya da yeni baştan alınması da yoktur. Çünkü bu olgular salgının doğal seyrine bağlı bir biçimde, günlük ve gereği gibi yeniden de kayıtlayamaz. Artık gizlenen binlerce ölümün mezarları açılsa bile bir işe yaramaz. Olay batı dillerindeki unmanagable (yönetilemez) hale gelmiş demektir. Artık iş isten geçmiş sahne sezgi ve fallara kalmıştır.

Salgın yönetiminde içinde bulunduğumuz durumun özeti bu. Ortalıkta gerçeklerin analizine/bilime dayanmayan, yalnızca sezgilerle söylenen yorumlar dolaşıyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Bu kafaların eğitim düzeyi ya da hiyerarşideki mevki ne olursa olsun, yaptıkları yorumların gerçeklik ya da bilimsellik anlamındaki değer ve geçerliliklerinin birbirinden hiçbir farkı yok.  Bunların hepsi, en kibar ifadesi ile bilimsel jargonla süslenmiş fallardan başka bir şey değil.

Azim ve Karar, 24.04.2021

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.