YUNANİSTAN VE İSRAİL PETROLÜMÜZÜ ÇALIYOR, BEDELİNİ TÜRK MİLLETİ ÖDÜYOR!

YUNANİSTAN VE İSRAİL PETROLÜMÜZÜ ÇALIYOR, BEDELİNİ TÜRK MİLLETİ ÖDÜYOR!
25 Aralık 2021 00:36
591
A+
A-

Ümit Yalım

Akaryakıt fiyatları sürekli olarak artıyor. Akaryakıt istasyonlarında uzun araç kuyrukları oluşmaya başladı. Motorin fiyatları, İstanbul’da 11,51 TL, Elazığ’da 11,68 TL, Hakkâri’de 11,85 TL oldu. Çiftçi’nin traktörde kullandığı motorin’in fiyatı 11 TL’yi geçti. Akaryakıt fiyatlarının artması ile başta tarım olmak üzere bütün sektörler zor günler geçiriyor. Pazar ve marketlerdeki ürünlerin fiyatlarına da sürekli olarak zam geliyor.

     Vatandaşlarımıza yüksek fiyatla akaryakıt satılırken Yunanistan ve İsrail, hiç bir engelle karşılaşmadan petrolümüzü çalıyor. Hem de gözümüzün içine baka baka. Yunan Enerji Şirketi Energean, 2009’da Taşoz Adası Türk Karasuları’nda petrol arama ve sondaj çalışmalarına başladı. Yunan Energean Petrol Şirketinin ortakları arasında Kerogen Capital isimli İsrail Şirketi de var.

YUNANİSTAN VE İSRAİL, BUGÜNE KADAR 10 MİLYON VARİL PETROLÜMÜZÜ ÇALDI !…

Sondaj çalışmalarından olumlu sonuç alan Yunanistan, 2015’de, Taşoz Adası’nın 4,32 Mil (8 Km.) kuzey batısında yani 6 millik Türk Karasuları içinde petrol buldu. Aynı yıl Taşoz Adası Türk Karasuları içinde 7 kuyu açarak petrolümüzü çalmaya başlayan Yunanistan 1976 Bern Mutabakatı’nı ihlal etti.

Mevcut kuyulara ilave olarak 4 kuyu daha açan Yunanistan, toplam 11 petrol kuyusundan günde 4 bin varil petrol çıkartıyor. Bölgede, Türkiye’ye ait 111 milyon varil petrol rezervi var. Türk Karasuları’ndaki petrol kuyularını 6,5 yıldır işleten Yunanistan ve İsrail bugüne kadar 10 milyon varil petrolümüzü çaldı ve hiçbir engelle karşılaşmadan petrolümüzü çalmaya devam ediyor.

Türkiye ile Yunanistan arasında 11 Kasım 1976’da imzalanan Bern Mutabakatı’na göre Yunanistan, kendi karasularının ötesinde petrol ve doğalgaz arayamaz ve çıkaramaz.

KUZEY EGE ADALARININ HUKUKİ STATÜSÜ

     İkinci Balkan Savaşı’ndan sonra Londra’da düzenlenen Süfera Konferansı’nda Altı Büyük Devlet (Almanya, Avusturya-Macaristan, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya), Ege adaları konusundaki ortak kararlarını, 13 Şubat 1914’te Yunanistan’a ve 14 Şubat 1914’te de Osmanlı Devleti’ne birer nota ile bildirdiler. Karara göre, Gökçeada, Bozcaada ve Meis Adası Türkiye’ye iade edildi. Yunan işgalindeki diğer Ege adaları ise silahlandırmamak ve askeri amaçlarla kullanmamak şartıyla Yunanistan’a verildi. Yunanistan’a, adaların egemenliği değil, sadece kullanma hakkı yani zilyetlik (possession) hakkı verildi.

     1923 Lozan Antlaşması’nın 12. Maddesi ile 13 Şubat 1914 tarihli Altı Büyük Devlet Kararı bir kez daha teyit edildi. Yunanistan’a, Kuzey Ege Adalarının egemenliği değil, sadece kullanma hakkı yani zilyetlik (possession) hakkı verildi.

Kuzey Ege’de bulunan Taşoz, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya, İpsara ve Bozbaba adalarının mülkiyeti ve egemenliği ile birlikte deniz yetki alanları ve hava sahası Türkiye’de kaldı. Antlaşmanın 13. Maddesi ile Yunanistan’ın adaları askeri maksatlarla kullanmayacağı kararlaştırıldı.

1987 TAŞOZ KRİZİ’NDE NE OLDU ?

Yunanistan, 1987 yılında, Bern Mutabakatı’nı ihlal ederek kendi karasularının ötesinde Taşoz Adası Türk Karasuları’nda petrol arama ve sondaj çalışmaları başlattı. Milli Güvenlik Kurulu (MGK), 25 Mart 1987’de, Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in başkanlığında toplanarak Yunanistan’ın emrivakilerine karşı önlem alınmasına karar verdi. (MGK Genel Sekreterliği, 1987 Taşoz Krizi sırasında yayınlanan Basın Bildirisi’ni sitesinden kaldırarak bildiriye erişimi engelledi)

     MGK Toplantısı sonrasında aynı gün Bakanlar Kurulu toplanarak Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO)’na Kuzey Ege Adaları Türk Kıta Sahanlığı’nda petrol arama ruhsatı verdi. Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait savaş gemileri, Yunanistan’ın petrol arama ve sondaj çalışmaları engellemek maksadıyla Taşoz Adası’na gönderildi.

     TPAO’ya, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, İpsara ve Bozbaba adalarının Türk Kıta Sahanlığı’nda petrol arama yetkisi veren Bakanlar Kurulu Kararı ve petrol arama ruhsat sahaları krokisi 26 Mart 1987 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı.

Yunanistan’ın Taşoz Adası Türk Karasuları’nda petrol arama ve sondaj çalışmalarına devam etmesi halinde birlikler havadan yapılacak idari intikal ile Kuzey Ege adalarına giderek adaları geri alacak ve Yunanistan’ın adaları kullanma yetkisine son verilecekti.

Özal Hükümeti ile TSK’nın kararlı tutumu karşısında Yunanistan, adalardaki kullanma hakkını kaybetmemek için petrol arama ve sondaj çalışmalarını durdurdu. Yunanistan, Bern Mutabakatı’na uymak zorunda kaldı.

AKAR VE GÜLER PETROLÜMÜZÜN ÇALINMASINI NEDEN ENGELLEMEDİ ?

     Yunanistan, 2015 yaz aylarından itibaren Taşoz Adası Türk Karasuları’nda petrol kuyuları açarak petrolümüzü çalmaya başladığında Hulusi Akar Genelkurmay Başkanı, Yaşar Güler de İkinci Başkan olarak görev yapıyordu. Akar ve Güler, Türk Savaş Gemilerini Taşoz’a göndermedi, petrolümüzün çalınmasına ve Bern Mutabakatı’nın ihlal edilmesine seyirci kaldı. Hükümet Direktifi verilmese bile İç Hizmet Kanunu’nun 35. Maddesi’ne göre Akar ve Güler’in Türk Karasularında yani egemenlik alanımızda yapılan petrol hırsızlığına müdahale etmesi gerekirdi.

     1987 Taşoz Krizi’nde Necdet Üruğ Genelkurmay Başkanı, Necip Torumtay da İkinci Başkan olarak görev yapıyordu. Üruğ ve Torumtay Türk Savaş Gemilerini Taşoz’a göndererek Yunanistan’ı engelledi. 1987’de Üruğ ve Torumtay Türkiye Cumhuriyeti’nin denizlerdeki hak ve menfaatlerine sahip çıkarken 2015’de Akar ve Güler denizlerdeki hak ve menfaatlerimize sahip çıkmadı.

DAVUTOĞLU, PETROLÜMÜZÜN ÇALINMASINI ÖNLEMEK İÇİN TSK’YA NEDEN HÜKÜMET DİREKTİFİ VERMEDİ?

     Yunanistan, 2015’de Türk Karasuları’ndaki petrolümüzü çalmaya başladığında Ahmet Davutoğlu Başbakan olarak görev yapıyordu. Davutoğlu, Bern Mutabakatı’nı ihlal eden ve petrolümüzü çalan Yunanistan’ı engellemek için TSK’ya Hükümet Direktifi vermedi.

     1987 Taşoz Krizi’nde Turgut Özal Başbakan olarak görev yapıyordu. Özal, kriz sırasında yurt dışında olmasına rağmen yerine vekalet eden Kaya Erdem’e talimat vererek TSK’ya Hükümet Direktifi verdi. 1987’de Özal Türkiye Cumhuriyeti’nin denizlerdeki hak ve menfaatlerine sahip çıkarken 2015’de Davutoğlu denizlerdeki hak ve menfaatlerimize sahip çıkmadı.

     Davutoğlu, TSK’ya neden Hükümet Direktifi vermedi? Kendisini engelleyen mi vardı? Varsa Hükümet Direktifi verilmesini kim engelledi? Davutoğlu, bu sorulara cevap vererek Türk Kamuoyunu aydınlatmak zorundadır.

TÜRKİYE NE YAPMALI?

*Türkiye, 1914 Altı Büyük Devlet Kararı ve 1923 Lozan Antlaşması’ndan kaynaklanan haklarını kullanarak Taşoz Adası Türk Karasularındaki toplam 11 adet petrol kuyusuna el koymalı,

*Bölgedeki petrol kuyularının TPAO tarafından işletilmesini sağlamalı,

*Günlük 4 bin varil petrolü vatandaşlarımızın kullanımına sunmalı ve akaryakıt fiyatlarının düşürülmesini sağlamalıdır.

Azim ve Karar, 24.12.2021

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.