DOLAR’IN PAHALANMASI EKONOMİMİZİ NASIL ETKİLİYOR?
Cihan Dura
Türkiye’de son ayların en önemli ekonomik olayı, kuşkusuz Dolar kurundaki ‘çılgın’ tırmanış oldu. Kur Ocak 2021’de yaklaşık 7,5 TL idi. Nisan’da hareketlendi, Eylül ayına kadar 8 TL’nin biraz üzerinde kaldı. Ne olduysa Ekim 2021’de oldu. Dolar kuru ok gibi yukarı doğru tırmanışa geçti. Bugün 16 TL … ve tırmanış hız kesmiyor.
Bu görülmedik olay iki yönüyle, sebepleri ve sonuçları bakımdan incelenebilir. Ben yazımda sonuçları, yani etkileri üzerinde duracağım*.
Hemen belirtmeliyim ki, Dolar’ın aşırı değerlenmesi Türkiye gibi ekonomisi önemli ölçüde dışa bağımlı olan ülkelerde çok olumsuz sonuçlar doğurur. Ekonomimiz hem ithalat hem ihracat açısından, hem de bunlar vasıtasıyla yurtiçi üretim ve tüketim açısından önemli derecede, özellikle de Batı ülkelerindeki gelişmelere bağımlı bulunmaktadır.
●Bilindiği gibi, sanayilerimizin ihtiyacı olan petrol, hammadde, aramalı gibi üretimde kullanılan birçok ürünü dışarıdan, ithalat yoluyla satın alıyor, bedellerini de dövizle, başlıca Dolar’la ödüyoruz. Dolar kuru -yani Dolar’ın TL olarak fiyatı- yükselince kaçınılmaz olarak, ithal edilen malların TL olarak fiyatı da yükseliyor. İthalatçılar yurt dışından yaptıkları alımlar karşılığında döviz olarak daha fazla ödeme yapmak zorunda kalıyor. Bu da Türkiye’de başta akaryakıt olmak üzere ithal mallarının kullanıldığı sanayilerde üretim maliyetinin, hemen ardından da satış fiyatlarının artması sonucunu doğuruyor. İthalat daraldığı ölçüde yatırımlar aksıyor, üretim olumsuz etkileniyor. Bazı firmalar kapanırken, istihdam düşüyor, işsizlik artıyor.
Ne var ki, kur artışının başlattığı etkiler bu noktada da bitmiş olmuyor: Söz konusu pahalanma;yurtiçinde üretilen mallarını girdi olarak kullanan diğer sanayilerde yeni fiyat artışlarına yol açıyor. Kısacası, Dolar kurunda meydana gelen her artış, Türkiye’de birçok sanayide dalga dalga, art arda, zincirleme maliyet ve fiyat artışlarına sebep oluyor. Enflasyon bütün sektörlere yayılıyor.Hayat pahalanıyor, kur artışı ve etkileri ölçüsünde geçim zorlaşıyor. Derken, sosyal sorunlar başlıyor: Yurttaşlar arasında ve aile içinde kavgalar, çatışmalar, fiilî saldırılar, hatta cinayetler görülmeye başlıyor.
Ülkenin düştüğü bu durumdan hiç mi yararlananlar yok? Var, yabancılar!… Türkiye piyasaları yabancılar nezdinde ucuzluyor, çünkü onların elinde Dolar veya başka bir yabancı para, örneğin Euro var: Mal ve hizmetler döviz olarak artık daha ucuzdur. Arsaların, fabrikaların, tesislerin değeri Dolar cinsinden düşmüştür. Plasman türü yabancı sermaye artar. Ülkenin toprakları, konutları, tesisleri yabancılar tarafından artık daha rahatlıkla satın alınmaktadır. Ülkenin düştüğü bu felaketten yararlı çıkan bir kesim de para babalarıdır, daha doğrusu içimizdeki ‘Dolar babaları’dır!
● Doların pahalanmasının, ithalat kanalından üretim ve gelir cephesindeki etkilerini gördük. Peki, Dolar yalnız üretimi mi etkileyecektir? Hayır, tüketim sektörünü de etkileyecektir: Tüketiciler, yani halk, tükettiği malları artık daha pahalıya satın alacaktır. Bu olgu, tüketim sepetinin küçülmesine yol açacak, geçim giderek zorlaşacaktır. Sonuçta, gelir düzeyi sabit kaldıkça halkın refah düzeyi düşecektir. Bundan en fazla düşük ve sabit gelirler kesimler etkilenecektir.
●Normal koşullarda döviz kurunun artması ihracatı olumlu yönde etkiler, çünkü TL olarak ihracat gelirleri artar. Ancak bunun önemli bir koşulu vardır: İhracata yönlendirilen yerli ürünlerde ithal malı oranı yüksek olmamalıdır. Ne var ki, ülkemizde durum böyle değildir. Dolayısıyla Dolar’ın pahalanması ihracatımızı da olumsuz yönde etkileyecektir. Demek ki, ihracatçıların gelir artışı sınırlı olacaktır. Çünkü, yurtiçi üretimin ithalata bağımlılık oranı yüksektir. Bu nedenle, döviz kurunun yükselmesi ihracat fiyatlarımızı da artıracak, ihracat ürünlerimizi yabancılar gözünde pahalılaştıracaktır. Ürünlerimizin dış ülkelerdeki rekabet gücü zayıflayacaktır.
Netice olarak ihracat artışı sekteye uğrayacak, döviz gelirleri azalacak, ithalat daha da güçleşecektir; iç üretim ve tüketimdeki sorunlar daha da ağırlaşacaktır. Çünkü ithalatımızı büyük oranda ihracatımızla finanse ediyoruz. O zaman ithalatın gerilemesini önlemek için dış borçlanma yoluna gidilecektir. Borçlanma ise, yabancılara yapılan faiz ödemelerini artıracaktır. Dış borç seviyesi TL olarak artacaktır. Son olarak şunu da eklemeliyim ki, makro ve mikro bütün ekonomik planlar alt üst olacak, planlar revize edilecek veya rafa kaldırılacaktır. Kriz uzun yıllara yayılacaktır.
●Türkiye ekonomisi, yalnız günümüzde yaşamıyor bu sorunları. Dolar kuru ne zaman artsa aynı tablo ile karşılaşıyoruz. Neden? Çünkü ileri derecede dışa bağımlı bir ekonomimiz var. Bu bağımlılık giderek arttı, günümüzde ise doruk noktasında… Ancak bugünkü etki çok şiddetli olmuş, bir deprem, bir tsunami etkisi yaratmıştır. İşin asıl dramatik yönü ise, Türk Lirası’nın değer kaybına, ‘faizi düşüreceğiz’ diye bile bile göz yumulması**, hükümetin izlediği politikanın bilimsel bir açıklamasının yapılamamasıdır.
____________________.
* Nedenler hakkında, örneğin şu makaleye bakabilirsiniz: Mahfi Eğilmez, “Türk Lirası’nın Değer Kaybının Nedenleri”, https://www.mahfiegilmez.com/2021/11/tl-nicin-deger-kaybediyor.html
**Hükümetin faiz düşürme politikası resmen ilan edildiği, dolayısıyla herkes tarafından bilindiği için Türk Lirası’ndan kaçış, buna karşılık Dolar’a talep artmaya, netice olarak Dolar kuru yükselmeye devam edecektir.
Azim ve Karar, 19.12.2021