BÖLÜCÜLÜK ZİHİNLERİMİZE NASIL DAYATILDI?

BÖLÜCÜLÜK ZİHİNLERİMİZE NASIL DAYATILDI?
21 Temmuz 2021 22:38
1.003
A+
A-

Cumhurbaşkanı Diyarbakır’da çözüm sürecine ilişkin olarak “süreci HDP’nin art niyeti, gizli gündemleri sonlandırdı” demiş. Bu açıklama, bana on yıl kadar önce kaleme aldığım bir yazımı hatırlattı. İsteyen, “Dünden Bugüne Türkiye’nin Sorunları” kitabımda[i]bulabilir. Başlığı şöyledir: Eğer Kırk Kere “Etnik” Dersen, “Mozaik” Dersen…

Sorun kuşkusuz yeni değil… Ancak planlı olarak güncellenebiliyor, yeniden gündeme taşınabiliyor, zihinlere yerleştirilebiliyor. Yazımda bu‘yerleştime’nin nasıl sağlandığından söz edeceğim.

* * *

Birine kırk kere deli dersen, deli olur” diye bir söz vardır. Bir fikri insanların kafasına yerleştirmek, ona inandırmak mı istiyorsunuz, sürekli tekrarlayın; doğru olması da gerekmiyor. Nazi Almanya’sının propaganda bakanı ne demişti: “Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanır. Hıristiyanlığın bu kadar etkili olmasının sebebi 2000 yıldır aynı şeyi söylüyor olmasıdır.”

Bir ülkede “göz önünde” olanlar, halka kolayca ulaşıp onu etkileyenler, ünlü kişiler, siyasetçiler, medya, TV kanalları, gazeteler durmadan aynı konuyu gündeme getirirse, çok geçmeden o konu halkın, en azından bir kısım halkın da gündemi haline gelir. Bir başbakanın “bu ülkede şu kadar etnik unsur var” lafını ağzına sakız etmesi, birilerinin de koro halinde “Türkiye bir mozaiktir” diyerek o kişiye eşlik etmesi buna bir örnektir.

Eğer siz sürekli “Türkiye’de Kürt sorunu vardır” derseniz, durmadan bu ayrılığı ileri sürenlerden bahsederseniz, ekranlara hep o kişileri çıkarırsanız, o iddia çok geçmeden öncelikli bir sorun haline gelir. Giderek halkın bilincine işler. “İnsanların zihnini ele geçirin, yüreği ve elleri peşinden gelir” demişler.

Hatırlayalım: 2002 sonrası… Hemen bütün TV kanallarında, yıllarca, hemen her gün bölücü tarafın adamlarını ekranlara taşıdılar. Türkiye’nin başka çok önemli sorunları varken, devamlı bu adamların iddiaları birinci haber yapıldı; tartışma programlarının çoğu aynı konuya ayrıldı, sonuçta “sorun” salt bu vurgu ve tekrardan dolayı Türkiye’nin en önemli sorunu haline getirildi. Kim yaptı bunu? Politikacılar, yöneticiler, sözde aydınlar, köşe yazarları, gazeteler, TV kanalları… Attila İlhan’ın “Türk değildir” dediği basın, medya yaptı!

Bölücü kesimin partileri başlangıçta marjinaldi, esameleri okunmuyordu. Ancak sözünü ettiğim ‘tekrarlar’dan çok istifade ettiler: TV kanallarında hep aynı vurgular… Her akşam, her haberde, tartışma programlarında konu hep aynı: Bölücü parti!… Hep o partinin lideri, o partinin adamları… Kuruluşları ve yöneticileri işbirlikçi medyanın muazzam desteğiyle kitlelere mal edildi. Başlangıçta Kürt asıllı yurttaşlarımızın kahir çoğunluğu bu adamlara ilgisizdi. Oyları yüzde 3’ü zor buluyordu. Toplantılarını ancak salonlarda yapabiliyorlardı. Ne var ki, sonunda başardılar, halkın gözünde güçlü parti imajı doğmaya, yerleşmeye, parti markalaşmaya başladı. Partileri Türkiye’nin 3. büyük partisi konumuna yükseldi.

***

Yukarda anlattıklarımdan hangi sonuca varabiliriz?

Bölücülüğün güçlenmesinde, bu kesimi özellikle ekranlara çıkaran, gazete manşetlerine ve köşelerine taşıyan kozmopolit medyanın çok büyük payı oldu. Kuşkusuz -yalnız ülkemizde değil- dünyanın birçok yerinde uygulanan bu teknik; bence ‘sürü psikolojisi’ etkisinden yararlanmaktadır.

Geniş çaplı tekrarlar zihinleri nasıl etkiliyor? Bir tür topluluk baskısı oluşturarak halk katmanlarında bir düşünme hatasına, sürü psikolojisine yol açarak… Bu baskı sağduyuyu çarpıtıyor. Tekrar edilen şey, zihinlere kolayca yerleşmeye başlıyor. Yanıltıcı, basit bir muhakeme öne çıkıyor: Diğerleri gibi davranırsam, doğru davranmış olurum.Bir fikri ne kadar çok insan doğru buluyorsa, o fikir o kadar doğrudur” peşin hükmü belirleyici oluyor. Sonra, “sürüden ayrılanı kurt kapar” kaygısı da etkili oluyor. Oysa, bir şeyin doğru olduğunu birçok insanın ısrarla iddia etmesi, o şeyi doğru yapmaz.

Öyleyse değerli okur, medyada, TV kanallarında, siyasette, sanatta, kültürel alanda yapılıp söylenen tekrarlara dikkat et! Bunlardan bazıları ülke aleyhine olmak üzere, büyük olasılıkla zihinlerimizi ele geçirme operasyonudur. Atatürk’ün bizi ısrarla uyardığı iç ve dış bedhahlar el ele bir plan uygulamaya koymuş olabilir. Türkiye’de Güneydoğu sorununun ülkenin bölünmesi noktasına kadar getirilmesi sürecinde bu siyaset ve propaganda türü çok geniş ölçüde uygulanmış, bunda da ne yazık ki başarılı olmuşlardır.

Çoğu gazeteler, TV kanalları, abartı değildir, belki de yüzde 90 oranında belirli ve çok az sayıdaki iç veya dış çıkar çevrelerinin elindedir. Bu kesimler Batılı kapitalistlerin çıkar çevreleri ile tam bir işbirliği ve kader ortaklığı içindedir.

Onlara karşı kendini koru ey okur! Hele çocuklarını, cansiperane bir gayretle koru!


[i]Cihan Dura, Dünden Bugüne Türkiye’nin Sorunları, Atayurt Yayınevi, Ank., 2020.

Azim ve Karar, 21.07.2021

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.