MİLLİ ŞEHİTLER(*)

MİLLİ ŞEHİTLER(*)
24 Nisan 2024 00:00
61
A+
A-

Ceyhun Balcı

24 Nisan ülkemizin sözde “Ermeni Soykırımı” söylemiyle köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığı günün adı oldu.

Hiç kuşkusuz, ülkemizdeki “Beşinci Kol”un önde gelen rolü var bu saldırganlıkta.

Geçtiğimiz yıllarda bu “Beşinci Kol”un “özürcülüğe” soyunduğuna tanık olduk. Özür dilenirse ne olur sorusu akıllara getirilmedi.

Özür dilerseniz suçluyum demiş olursunuz!

Suçu üstlendiğinizde “TAZMİNAT” istekleri başgösterir.

Öne sürülen insan yitimlerinin gerektirdiği ödence için parasal olanaklarınız yetmez. Ekonomik olarak diz çökmüş bir ülke için bu durum çok daha belirgin bir sorun demektir.

Paranız yoksa “TOPRAK” alalım sesleri yükselir.

Karaya sıkışmış, Türkiye’ye düşmanlıktan en küçük çıkarı olmayan komşu Ermenistan’ın topraklarımızdaki Ağrı Dağı’na tutkusu işte bu yüzdendir. Emperyalin kanatları altına ilişen bu ülkeciğin tek umarıdır emperyalizm. Bizdeki emperyal sevicilerine ne demeli?

Her şey bir yana!

“Ermeni Soykırımı” savları AİHM’nin Perinçek-İsviçre davasını karara bağlamasıyla sonlanmış olmalıydı bu özlem. Her fırsatta hak, hukuk, adalet diyen batı emperyalizminin bu konuyu her 24 Nisan’da gündeme getirmesi karşısında alınacak tutum açık ve yalındır.

“Ermeni Soykırımı emperyalist bir kurgudur!”

Osmanlı’nın son döneminde namuslu kamu yöneticilerini emperyalizmi hoş tutmak uğruna darağacına göndermiştir o dönemin sözde yöneticileri. Tek dertleri tahtlarını, sarylarını, yoz yaşamlarını korumak ve kollamaktı.

Bu yazıda o namuslu ve vatansever kamu yöneticilerinden üçünün çığlıklarını okuyacaksınız.

Yüce anılarına saygıyla…

Uydurulmuş değil yazıya başlık olan konu! 14 Ekim 1922’de düşman denize henüz dökülmüşken TBMM kararıyla verilmiş Milli Şehit unvanı! Cumhuriyet kurulmamışken bile değerbilirliğini böylelikle koymuş ortaya 104. Yaşını kutlamakta olduğumuz TBMM.

24 Nisan’ın 100. yıldönümünde soykırım tartışmaları hız kazanmış durumda. Kantarın topuzunu kaçıran kimilerine bakılırsa soyunu kuruttuğumuz Ermeni sayısı 2.5 milyon! Orhan Pamuk’a bile rahmet okutur değil mi?

Bu olayı köklerinden kopartıp farklı boyutlarda irdelemek önünde, sonunda hatalı bir sonuca varılması anlamına gelecektir.

Bir yanda sıcak denizlere inme derdindeki Rusya İmparatorluğu diğer yanda da ticaret yollarına egemen olmaya çalışan Britanya İmparatorluğu’nun Ermeni daha doğrusu Doğu Sorunu konusundaki rolleri unutulursa ağlaşma, bağrışma ve suçla(ş)ma kıskacına düşülmesi kaçınılmaz olur.

Hasta Adam Osmanlı’nın yıkılması kararı alınıp da, topraklarının paylaşılması sürecinde Balkan Bozgunu’ndan esinlenip toprak edinme derdine düşen Ermeniler imparatorluğun doğudaki zayıf halkasıydı. Emperyalizm zayıf halkayı saptamada da, yaratmada da olağanüstü hünerlidir. Her zaman, her yerde, her türlü etkinlik emperyalin kendi eliyle yürütülmez! İşbirlikçiye, güncel deyişle taşerona da gereksinim vardır! Ermeniler bu gereksinimi karşılamak için bire bir görüntü çizmiştir.

İki devlet savaşırken taraflardan birisinin içindeki bir topluluk kendi ülkesine yönelik ihanet içinde olursa ne olur? Osmanlı Ermenilerinin başına gelen tam da budur. Ruslarla birleşip Osmanlı’yı vurma eğilimi Osmanlı topraklarındaki Ermenilerin yerlerinin değiştirilerek başka bir yere yerleştirilmelerini zorunlu kılar. Her ne kadar Osmanlı gerekli önlemleri alıp, bu işi bir düzen içinde yapmaya niyetlense de zamana özgü koşullar karşılıklı kırıma engel olamaz.

Bu gibi olayların hesabının sorulması bahanesiyle işgal İstanbul’unda işgalcilerin güdümünde sözde mahkemeler kurulmuş ve günah keçisi olarak belirlenenler yargılama kisvesi ardında darağcına gönderilmiştir. Çok daha ilginç olan darağacına gönderilenlerin daha önce yargılanıp aklanmış olmalarıdır. Hukukun bir kişi aynı gerekçeyle iki kez yargılanamaz temel ilkesine aykırıdır yapılan ikinci yargılama. Buradan da bellidir ki; birileri bu sonucu önceden belirlemiş ve sonuca uygun kılıf oluşturulmuştur.

Tam da bu noktada, düzmece mahkemeler, duyuma dayanan yalan tanıklıklar ve aceleyle alınan idam kararları bugünlerde yaşadığımız benzer mahkeme facialarını anımsatmış olmalıdır. Gizli/yalancı tanıklar, mahkeme sırasında uyuklayan savcılar/yargıçlar, gerçeklere dayanmayan acımasız kararlar ve bütün bunların sonunda onurlu konumlarından edilen askerler7vatanseverler. Ders alınmayınca, 100 yıl önce yapılanlar unutulunca bugün yaşananlara şaşırmak olası mı?

Üç günah keçisi Ermeni Tehciri sürecinin kurbanları olacaktır. Üçünün ortak özelliği vatansever, başı dik, onurlu ve namuslu insanlar olmalarıdır.

Aralarında en tanınmış olanı Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey! Bir şafak vakti ansızın idam edilen Kemal Bey’in yaşadıkları trajediden de ötedir! İdamdan hemen sonra oğlunu ziyaret için oradan geçmekte olan babasının oğlunu darağacında sallanırken görmesini kafanızda canlandırabilir misiniz? Kemal Bey, buna karşın vatan sağolsun diyebilecek, evlatlarını millete emanet ederek veda etme soyluluğunu gösterecek denli onurlu bir insandır!

Azim ve Karar, 24.04.2024