AMAN KOZ VERMEYELİM

AMAN KOZ VERMEYELİM
6 Nisan 2021 22:51
596
A+
A-

Türk siyaseti bir süredir “iki partili” oldu. Falancacılar ve filancacılar olarak ikiye bölünen siyasetin çıkmazda olduğu kesin. Salı günleri grup toplantılarına sıkıştırılan Hacivat-Karagöz örneği didişmenin ülkeye yararsız olduğu çok açık.

Amirallerin bildirisi bu umarsızlığı bir kez daha yüzümüze vurdu.

İktidarın tutumu şaşırtmadı. Kabalığı bu kez de üst perdeden sergilemekten geri durmadılar. Eseriz, yağarız, gürleriz anlayışı konunun anlam ve önemini perdeleme amaçlıydı.

Sarıklı amiral ve Montrö’yle ilgili olarak emekli amirallerin sözü olmayacak da kimin olacaktı?

Her yerden darbe ipucu yakalama konusundaki hüneriyle tanınan çıtkırıldım iktidar bu fırsatı da kaçırmadı.

Muhalefete gelince!

Cumhuriyet düşmanı ne kadar unsur varsa dost sayan, dinci gericilere rozet takmaktan kaçınmayan ana muhalefetin tutarsızlığına ve aymazlığına bu kez yardımcı muhalefet de katıldı.

Amiralleri zevzeklikle suçlayan Akşener hanımefendinin sözleri ülke siyasetine egemen olan anlayışın yansıması gibiydi.

Her ne kadar amiraller bilgi sahibi oldukları konuda bildirge hazırlamış olsalar da, onları bu bildirgeyi kaleme almaya zorlayan temel gerekçe siyasetin içine düştüğü umarsızlık durumudur. İstanbul Sözleşmesi’yle yetinmeyen Kanal İstanbul sevdalısı iktidar Montrö’yle ilgili niyet açıkladığında ağzını açmayan muhalefetin uzunca süredir “aman koz vermeyelim” hastalığına tutulduğu artık saklanamayacak kadar ortadadır.

Ortamdaki dinci gericileri papağan olarak kullanan siyasi iktidar közdeki kestaneleri bu maşalarıyla eline almakta ve zamanının geldiğini düşündüğü an gereğini yapmaktadır.

Cumhuriyet’in temel ilkelerine, Atatürk’e ve bu ülkeyi var eden başka değerlere yönelen sayısız saldırı karşısındaki muhalif suskunluk başka nasıl açıklanabilir?

Her şey bir yana, muhalefeti Salı günlerinin orta oyunu havasından çıkartmak isteyenler için konu aransa saymakla bitmez. Örneğin, geçtiğimiz aylarda Muğla ve Aydın illerimize ziyaret gerçekleştiren Yunan Cumhurbaşkanı’nın ada, adacık ve kayalıklarımızın üzerine oturma bayramı yaptığını sağır sultan duymuşken bizim sevgili muhalefetimizin sesi soluğu neden kesilmişti? Ülke toprak ve egemenlik kaybına uğrarken susan muhalefetin amiralleri zevzeklikle suçlaması insafla, vicdanla ve namusla bağdaşır mı?

Bu koşullar altında bir araya gelerek Montrö ve Sarıklı Amiral üzerine bildiri yayımlayan amirallerimizi saygıyla selâmlamanın bir yurttaşlık görevi olduğunun altını bir kez daha çizmekte yarar var.

İktidarının durumu açıklama gerektirmeyecek kadar ortada olan Türkiye’nin muhalefetinin içine düştüğü acınası durumun ertelenemez sorunumuz olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Hilafet gelsin!

İstanbul Sözleşmesi kalksın!

Andımız (yargı görünümlü iktidar marifetiyle) ortadan kaldırılsın!

Uzatılabilecek listedeki pek çok önemli girişime ve uygulamaya “aman koz vermeyelim” diyerek sessiz kalan ve ses vermeyi Salı günleriyle sınırlayan beceriksiz muhalefetin maskesini düşürerek de önemli bir iş başardı amiraller.

Cumhurbaşkanı’nın “Montrö’den dönmeyi düşünmüyoruz!” sözlerini de amirallerin başarı hanesine yazmakta yarar var.

“Aman koz vermeyelim” diye diye ne var ne yoksa sınır tanımaz iktidara veren muhalefetimizin kendine gelmeye gereksinimi olduğu çok açıktır.

Amiraller bildirisi uzmanı oldukları konudaki saptamalarının yanı sıra Türk siyasetindeki umarsızlığı ortaya koyması bakımından da önemli iş başarmıştır.“Aman koz vermeyelim”maskesi ardında ülkeyi verme siyaseti duvara toslamıştır. Türkiye’ye en küçük yararı olmadığı, olmayacağı ortaya çıkmıştır.

Azim ve Karar, 06.04.2021

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.