CEHALET VE CESARET

CEHALET VE CESARET
31 Temmuz 2022 23:32
475
A+
A-

Ceyhun Balcı

Cehalet ve cesaret!

İkiz kardeşler gibi.

Biri diğerini besleyen, büyüten ve güçlendiren.

Hekim olarak hastalarımla her konuda görüşmek, görüş alışverişinde bulunmak ve elbette alanımla ilgili öğütlerde bulunmak alışkanlığım olmanın ötesinde görevimdir.

Covid 19 salgınında 6. dalgayı yaşadığımız bugünlerde maske zorunluluğu yalnızca sağlık kuruluşlarında sürüyor.

Elbette sözde.

Bu zorunluluğun uygulanmasını sağlamak, uymayanları uyarmak doğal görevim.

Geçenlerde başvuran bir hastamla karşılıklı konuşmamız :

  • Hanımefendi maske zorunluluğu sürüyor. Odama gelebilmeniz için maske takmanız gerekiyor uyarıma şöyle karşılık alıyorum.
  • “Bence sakıncası yok.” (Hastalıktan korkmuyorum demek istediğini dolaylı yoldan ifade ediyor)
  • Bence sakıncası var diyerek ekliyorum. Kuralı anımsatmak zorunda kalıyorum.

Geri adım atmaya niyeti olmayan hastam üst perdeden karşılık vermeyi sürdürüyor.

  • “Aşı da yaptırmadım. Maske de kullanmadım. Hasta da olmadım.”

İç sesim harekete geçiyor.

“Cahille tartışma!”

Bakısını yapıp, tedavisini düzenleyerek uğurluyorum.

Düşünmeyi sürdürüyorum.

Cehalet her ne kadar (çoğunlukla) eğitimsizlikle, öğretimsizlikle özdeş tutulsa da Sakallı Celâl’in ünlü sözü geliyor aklıma :

“Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olabilir.”

Hastam kamudan emekli, eğitimli ve öğretimli olduğu kuşkusuz olan birisi. Belki de cehaleti bu yüzden çok daha tehlikeli ve yıkıcı.

Diğer yandan aklıma PISA (Uluslararası Öğrenci Deneme Programı) sıralamasında ülkemizin 50. liği geliyor. Okuduğunu anlamayan, anladığını yazamayan sıradan bir dilekçe yazımı için bile becerileri geliştirilmemiş toplumumuz düşüyor aklıma. Dünyanın en seçkin 500 üniversitesi arasına zar zor bir ya da iki üniversitemizi sokarsak sevindiğimizi düşünüyorum. Şu günlerde o da olamıyor ya!

Eğitimin ve öğretimin amacı nedir diye sormaktan alamıyorum kendimi.

Bu ikilinin temelinde hayat bilgisi yatar.

Kişiyi yaşama hazırlamak, adı üstünde bireye hayatta kalmayı öğretmek.

İki yılı aşkın süredir boğuştuğumuz salgın ortamında ne okullarımızda ne de başka ortamlarda insanlarımızın bilgilendirilmediğini yine hastalarımla söyleşilerimden biliyorum.

Maske takılacak, uzak durulacak, eller sık sık yıkanacak, aşılanılacak! İyi de hangi gerekçeyle?

Söylemleri eylemlerle bütünleştirirken akılcı gerekçeyi eksik bıraktığınızda bireylerin kuşkuya düşmesi, acaba demesi kaçınılmaz.

Türkiye’de hemen her konuda ve özellikle de salgınla ilgili olarak yaşanan tam da budur.

Eğitimli, öğretimli cehalette bu önemli etkeni göz ardı etmek olanaksız.

Sosyal medyada izlediği, etkilendiği yalan yanlış sözde bilgileri yayan, yaymakla da kalmayıp cehalet biliminin değirmenine su taşıyanlar bir de bu gözle değerlendirilmeli demekten alamıyorum kendimi.

Öğretimi yaşamın yazgısını belirleyecek birkaç saatlik sınavı amaçlayan bir sıradanlığa indirgemek sorunun kök nedeni olarak çıkıyor karşıma.

Tüm bunlara yönetenlerin gamsızlığı ve duyarsızlığı eklendiğinde birkaç ayda 30’a katlanan Covid 19 olguları tablosu çıkmış oluyor karşımıza.

Eğitim ve öğretim cehaleti gidermenin olmazsa olmaz gerekliliği. Ama, içi boş bırakıldığında “öğretimli cehalet” olarak tanımlanan duruma teslim olmak kaçınılmazlaşıyor.

Cesareti olumsuzladığımı düşünenler için eklemiş olmak isterim.

Cesaret, cehaletin değil bilgeliğin parçası olmalı.

Azim ve Karar, 31.07.2022

ETİKETLER: , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.