SÜTLER NEDEN KÜÇÜK MENDERES’E DÖKÜLÜYOR?

SÜTLER NEDEN KÜÇÜK MENDERES’E DÖKÜLÜYOR?
12 Mayıs 2021 11:49
510
A+
A-

11 Mayıs 2021 günlü Cumhuriyet Gazetesi’nde Mehmet İnmez’in salgın ve stokların dolu olması nedeniyle İzmir  bölgesinde3 günlük süt alımı yapmayacağını bildiren firmaların üreticiyi zora soktuğu haberleri vardı.

Haberde bu konuda bir açıklama yapan İzmir Köy-Koop Birliği Başkanı Neptün Soyer’in, Tarım ve Orman Bakanlığı’na çağrıda bulunarak şunları söylemiş: “Tarım Bakanlığı bu dönemlerde piyasadan sütü alarak süttozu yapıyor. Piyasayı regüle ediyor. Ama bu sene farklı oldu. Fazlalığın üstünde pandemi geldi. Sanayici, üretici ve tüketici hepsi zorda. Sanayicinin aldığı ürünü rafa koyana kadar maliyeti yüksek. Tarım Bakanlığı’nın çare bulması gerekiyor. Dolayısıyla mutlaka sanayiciye, üreticiye destek olması gerekiyor.”

Ve Çömlekçi Tarımsal Kalkınma Kooperatif Başkanı Soner Kılıçarslan da “Bize ‘hayvana yem vermeyin, sütü depolayın’ diyorlar. Yemi keserseniz bir daha verim alamazsınız. Devlet sanayicinin kulağını çekmeli. Üretici yasak olmasına rağmen damızlık hayvanları kesiyor. Yaşadığımız sorun yetmiyor gibi, bir de üç günlük süt alım olmaması fırsatçıların işine yaradı. 2.8 lira olan sütü 1.8 liraya almak için teklif ediyorlar. Bakanlık çözüm bulmalı” demiş olduğu da belirtiliyordu.

Soyer ve Kılıçaslan’ın bu geçici çözümlerine katılmamak mümkün değil.

Bununla birlikte “Tarımsal Kitlerin Özelleştirilmesi Kimin İşine Yaradı?” yazımı yeniden anımsatmakta yarar görüyorum.

Yazımda;

  • “Türkiye’de özelleştirmenin, devletin küçültülmesi uygulamalarının bir aracı olarak devreye sokulduğunu,
  • Devletin piyasa malları üretimi, piyasayı düzenlemede kural koyucu işlevi ve sosyal devletle ilgili kamu hizmetleri gibi başlıca üç müdahale alanından çekilmesi istendiğini,
  • Böylelikle, tekelci sermaye için yeni kar alanlarının açıldığını,
  • Devletin, sosyal niteliğinden uzaklaştırılarak, devlet-yurttaş ilişkisi yerine tüketici ilişkisi oluşturulduğunu ve yurttaşın devletle bağının en alt düzeye indirildiğini “ değinmiştim.

Bu kapsamda Süt Endüstrisi Kurumu(SEK)’un özeleştirilmesiyle de;

  • Üreticiden çok ucuza alınan sütün, tüketicilere de yüksek fiyatta satılmaya başlandığını,
  • Üretici süt fiyatlarının sanayicilerin denetimine girdiğini ve 
  • Yem ve diğer girdiler arttığı halde üretici süt fiyatları artmadığını, aksine düştüğünü”,

benzer şekilde Yem Sanayi A.Ş. (YEMSAN)’nin de özelleştirilmesiyle de;

  • “Türkiye Hayvancılığının onarılmaz yaralar aldığını,
  • Ürün fiyatlarında istikrar olmayışı ve hızlı düşüşler olması nedeniyle hayvan yetiştiricileri hızla fakirleşti. Hayvanlarını elden çıkardığı ve kasaba gönderdiğini,
  • Hayvan sayılarında önemli azalmalar olduğunu ve içinde yaşamakta olduğumuz süreçte, Türkiye kırmızı ette kendine yeterli olmaktan çıktığını,canlı hayvan ve  et ithalinin sürekli duruma geldiğini” de  yazmıştım.

Görünen köy kılavuz istemiyordu.

Kalıcı çözüm önerisi nedir?

Kısaca, kalıcı çözüm önerisi,“çiftçilerin güçlü bir şekilde kooperatifler eliyle sanayici oluncaya değin Süt Endüstrisi Kurumu(SEK) ve Yem Sanayi A.Ş. (YEMSAN) gibi tarımsal kitlerin yeniden kurulması”dır.

Bu bağlamda kooperatifçilik için de neler yapılmalıdır?

  • “Kooperatifçilik yasaları, tek bir yasaya indirgenmeli,
  • Tarımsal amaçlı kooperatiflere gelir için Çiftçi Kayıt Belgesi verme hakkı                              verilmeli,
  • Kooperatiflerin pazarladığı ürünlerde KDV yüzde 1’e düşürülmeli ve en az 10 yıl süreyle Üst birlikleri olan birim kooperatiflere kurumlar vergisi muafiyeti sağlanmalı,
  • Tarımsal Kooperatif örgütlenme ile ilgili tek bir bakanlık sorumlu olmalı,
  • Tek bir ürüne dayalı tarımsal kooperatifleşme anlayışı terkedilmeli,
  • Tarımsal amaçlı kooperatifler ilçe ya da büyük belde temelinde örgütlenmeli,
  • Kooperatiflere finans sağlayacak bir Kooperatifçilik Bankası kurulmalı” derim.

Azim ve Karar, 11 Mayıs 2021

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.