MEGALİ İDEA ÜLKÜSÜNÜN ORYANTALİZMDEN KAYNAKLANAN KÖKENLERİ

MEGALİ İDEA ÜLKÜSÜNÜN ORYANTALİZMDEN KAYNAKLANAN KÖKENLERİ
4 Kasım 2024 19:30
69
A+
A-

Mustafa Kaymakçı

Yunanlarda var olan Megali İdea ülküsünün  içsel kökenleri olduğu kadar,kimi zamanlar içsel etmenlerden daha yüksek düzeyde  oryantalizmden kaynaklanan kökenleriya da etmenleri  söz konusudur.

Bu nedenle dilerseniz önce oryantalizmin birbiriyle bağlantılı çeşitli anlamlarını yenileyelim:

Birincisi: Oryantalizmin, “Doğu Araştırmaları” gibi okullara sahip akademik bir ilgi alanı hatta bir disiplin”,

İkincisi;”Oryant” ile Batı ile Doğu arasındaki varlık ve doğa felsefesi (ontoloji ve epistomoloji) açısından ayrımı dile getiren bir düşünce tarzı” ve  

üçüncüsü ve belki de en önemlisi oryantalizmin, “Doğu üzerinde egemenlik kurmak, onu kendisinin çıkarı doğrultusunda yeniden yapılandırmak ve otorite sahibi olmak, daha ilerisi Doğu’nun insanları ve topraklarının Batı tarafından ele geçirilmesi amacıyla, bir başka deyişle emperyalizm için  geliştirilen Batılı bir söylem” olmasıdır.

Megali İdea  “Büyük Fikir, (Yunanca: Μεγάλη Ιδέα)”nedir?

Megali İdea;”Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u alarak, Bizans İmparatorluğu’na son verdiği günden beri yürürlükte olan bir Yunan ülküsü” olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda; “Yunan milletinin tam istiklâlinin sağlanması”,  “Batı Trakya, Selanik, Adalar(Ege) Adaları,Batı Anadolu ve Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı”,  “Pontus Rum Devleti’nin kurulması” ve  son aşama  “İstanbul’un işgal edilerek Doğu Roma İmparatorluğu’nun yeniden kurulmasıkonularını içerir.

Megali İdea ülküsünün gerçekleştirilmesi uygulamaları ise:  “Yunan İhtilali”, “Ege adalarının İlhakı ve Silahlandırılması”,  Küçük Asya Hareketi ve İyonya Devleti kurma girişimi”,  “Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı girişimi”  ve “Batı Trakya ile Rodos ve İstanköy Türklerine karşı uygulamalar  olarak sıralanabilir.

Yunan İhtilalinin  Oryantalizmden Kaynaklanan Kökenleri

Yunan İhtilali,ilk aşamada  Yunanistan üzerinden Akdeniz’e inmek ve kendine bağlı bir devlet olması amacıyla   Çarlık Rusya tarafından desteklenmişti . Filiki Eterya’nın Rusya’da kurulması rastlantısal değildi.

Batı burjuvazisine göre ise de, Rusyanın himayesi altında altında doğabilecek bağımsız bir Yunan Devleti, politik ve ekonomik çıkarlarına uygun düşmezdi.

Yunan devletinin kurulması kaçınılmaz olacaksa doğuşunu Britanya’ya, daha genel anlamda  Batı’ya  borçlu olmalıydı.

Kurulacak bir Yunan devleti Akdeniz’in en etkili deniz gücü olacaktı. Bu durum Britanya Devleti açısından da, ticaret gemilerinin güvenliğini için ileriye dönük sağlam bir yatırımdı.

Britanya Devleti, Yunanlar üzerindeki Rus etkinliğini dengelemek istemişti.

Bu anlamda Yunanistan Devleti’nin kurulmasında Britanya ile Rusya arasında yaşanan rekabet temel rol oynamıştı.

Ege Adalarının İlhakı ve Silahlandırılmasının Oryantalizmden Kaynaklanan Kökenleri

Bu konuda;” Yunanistan’ın, Türkiye’ye karşı koç başı gibi kullanılmak istenmesi”,” Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve diğer Avrupa Ülkelerinin silah satışının sürdürülmesi” ve” Egede var olan enerji kaynaklarının Yunan burjuvazisi aracılığıyla sahiplenilmesi “ gibi başlıca üç neden olduğu söylenebilir.

Son olarak 2 Eylül-14 Eylül 2024 tarihleri arasında yapılan bir tatbikatta ;  “ABD, Fransa, Yunanistan ,Güney Kıbrıs, İtalya, Avusturya, Makedonya, Polonya, Bulgaristan, Romanya ve Mısır katılımıyla  Doğu Ege Adalarının ele geçirilmesi senaryosunun işlenmesi” bunun göstergelerinden biridir.

Küçük Asya Hareketinin Oryantalizmden Kaynaklanan Kökenleri

Küçük Asya Hareketinin oryantalizmden kaynaklanan kökenleri arasında; “  Britanya Başbakanı Lloyd George’un bir Yunan hayranı ve Türk düşmanı olması”, “Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de doğacak güç boşluğunu doldurması ile  Britanya’ya  topraklarında hava ve deniz üslerinin sağlaması”,  “Hindistan’a giden Kral Yolu üzerinde  Britanya adına Yunanistan’a polislik görevini verilmesi”, “Osmanlı Türk Devleti topraklarının bölünmesi üzerinde güç sahibi olma isteği ve enerji kaynaklarının kullanılmasının denetlenmesi” ve “Türkleri, Trakya ve Anadolu’dan sürme isteği”gibi nedenler sayılabilir.

Kıbrıs’ın Yunanistan’a İlhakı Girişiminin Oryantalizmden Kaynaklanan Kökenleri

Kıbrıslı Rumlarının Yunanistan ile birleşme taleplerini yoğunlaştırılması, Batılılar tarafından doğrudan ve dolaylı olarak  desteklenmişti, bu süreç devam etmekte.

Bunun nedenleri arasında;”Yunan burjuvazisi aracılığıyla Kıbrıs’ın doğalgazı ve petrolünün paylaşılması”, “Rusya’nın Akdeniz’e girişinin denetlenmesi” ve daha önemlisi “Kıbrıs’nın bütünü ile Türkiye’nin güneyden kuşatılması” gibi  konular sayılabilir.

ABD bu amaçlara koşut olarak  Güney Kıbrıs ile  2018’de “Savunma İşbirliği Niyet Beyanı “ ve 2021’de “Güvenlik Diyaloğu İşbirliği Mekanizması “nı imzalamıştır. Silah ambargosunu ABD Eylül 2022’de kaldırmış ve 17 Haziran 2024’te “Stratejik Diyalog Anlaşması”nı yapmıştır. Son olarak da 9 Eylül 2024’de “Savunma İşbirliği Yol Haritası”nı gerçekleştirmiş durumda.

Batı Trakya ile Rodos ve İstanköy Türklerine Karşı Uygulamaların Oryantalizmden Kaynaklanan Kökenleri

Bilindiği üzere Yunanistan, Batı Trakya’da Türklere karşı; işyeri açmada kısıtlar getiriyor, Türk çiftçilerini tarımsal desteklemeden en alt düzeyde yararlandırıyor, Türk kimliği ile örgütlenmelerine izin vermiyor, AHİM kararlarını tanımıyor, seçilmiş müftülerini tanımıyor

Rodos ve İstanköy Türklerine  uygulanan kültürel soykırım uygulamaları daha vahim.Anadilleri olan Türkçe öğrenme hakları  ellerinde alınmış durumda.Türk okulları kapatılmış bulunuyor. Türklerin vakıf malları yağmalanıyor. Türkle, Türk olduklarını  söylemekten korkuyor,din adamlarını seçme özgürlükleri yok.

Ve Yunanistan Devleti, Batı Trakya ile Rodos ve İstanköy Türklerini, Türk olarak kabul etmiyor.

Ortaya çıkan bu durum, Batı tarafından    en azından görmezlikten   geliniyor.

Çünkü emperyalizm; demokrasi, hukukun üstünlüğü, toplulukların anadillerini öğrenme hakları  gibi evrensel kavramları, küresel sermayenin çıkarlarını ilgilendiren bölgelerdeki azınlıklar için geçerli  görüyor. Bu bölgelerde evrensel kavramlar gerekçe gösterilerek askeri müdahaleler de bile  bulunuyorlar.

Bütün bunlara karşı;çıkarlarının bulunmadığı bölgelerdeki azınlıklar ise yok sayılıyor, unutuluyor, unutturuluyor.

Ve demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları evrensel (!) kavramlar, Batı Trakya ile Rodos ve İstanköy Türkleri için tamamen yok sayılıyor.

Günümüzde, Yunanistan’da varlığını korumaya çalışan bir avuç Türk, istikrarsızlık unsuru olarak görülüyor, susturuluyor ve hakları gasp ediliyor. Unutulan, unutturulan azınlıklar arasından yer alıyor.

Türkler Avrupa Birliği’ne üye olan  Yunanistan’ın kağıt üzerinde eşit birer  yurttaşı olsalar da Batı’nın gözünde kara kafalı birer Türk olmaktan öte geçemiyorlar. Onlar, Avrupa Birliği’nin gündeminde değiller.

Yazımı,son yıllarda çevrilmiş  emperyalizm güdümlü Türk karşıtı  iki Yunan filmine değinerek noktalamak isterim.

Bunlardan birisi; ABD-Yunanistan’ın Kara Propagandası  olan “Sevgili İzmir’im”.

Filimde;”Türk Ordusu,9 Eylül 1922 ‘de İzmir’de Rum ve Ermenilere karşı soykırım yapıyor gösteriliyor. Kaçarken Batı Anadolu’yu ateşe veren Yunanistan   ve  işgalci Yunan ordusuna muavinlik yapmış olan Rum ve Ermeni çetelerinin İzmir yangınını çıkardığı   gözden kaçırılıyor.”

Bir diğeri;”Famagusta-Gazimağusa”.Filim, bir Netflix filmi.

Filimde; “Türk askerinin Kıbrıs Barış Hareketi sırasında sivil Rum halkına ateş açtığı iftirası atılıyor.  Rum silahlı çetelerinin Türklere yönelik katliamlarına ise hiç yer verilmiyor.  ”

Not: Bu satırların yazarı olarak Türk-Yunan Dostluğunu, bırakınız Türkiye-Yunanistan arasındaki  sorunların çözümünü, Yunanistan’da yaşamakta olan akraba ve soydaşlarım olduğu için istiyorum. Ancak ilişkilere gerçekçi gözle bakmakta yarar var diye düşünüyorum. Yunanistan’da hala Türk düşmanlığı devam ediyor. Bunun içsel nedenleri dışında, emperyalizmin, ekonomi-politik nedenlerden dolayı Türk-Yunan karşıtlığını  yarattığını aklımızdan çıkarmayalım.

Azim ve Karar, 04.11.2024