LÜBNAN

LÜBNAN
9 Ağustos 2020 19:55
438
A+
A-

Ceyhun BALCI

Lübnan, Batıcıların ve Avrupa merkezcilerin gözardı ettiği önemli eskiçağ uygarlığı Fenikelilerin Suriye’yle birlikte anayurdudur.

Neredeyse komşumuz olan bir ülkedir. Altı milyonu biraz geçkin nüfus Türkiye’nin 75’te biri kadar yüzölçümde yaşamaktadır. Kaynaklara bakılırsa Lübnan Arap-İsrail çatışmasına dek görece dengeli ve gönençli bir ülkedir. Arap-İsrail çelişkisiyle birlikte ülkede hızla artan Müslüman sayısı Lübnan’daki dengeleri de bozmuştur.

Son 50 yıl boyunca Lübnan kan, gözyaşı ve çatışmayla özdeş bir anlam taşımıştır. 1975’te başlayıp doksanlı yılların başına dek süren İÇ SAVAŞ ülkenin kaynaklarını bu çatışmaya harcamasına yol açarken ekonomik durumu da kötüleştirmiştir. Her ne kadar günümüzde kişi başına düşen 14 bin dolarlık pay ülkemizden de iyi bir tablo yansıtsa da dağılımdaki eşitsizlik ve uçurum temel sorundur.

Kırmızı ülke için akıtılan kanı, beyaz dağlardaki kar ve barışı, sedir ise sonsuzluğu simgeler
İzleyen yıllarda bir zamanların görkemli ve parlak Lübnan’ının yerini solmuş, bitmiş, sıradanlaşmış Lübnan’a bıraktığı görülmüştür. Bu saptamanın Batı kaynaklı olduğunun altı özellikle çizilmelidir. Lübnan’ın Batı yörüngesinden çıktığı da unutulmamalıdır. Batı’nın yörüngesinden çıkanlar için uyguladığı tarife olarak da algılanmalıdır bu durum.

Atom bombasının mantarsı bulutunu andıran son amonyum nitrat patlaması Lübnan’ın acı(k)lı yakın tarihini bir kez daha çağrıştırmıştır.

Lübnan mozaik tanımına uyan bir dinsel-mezhepsel bileşime sahiptir. Bizde de mozaik tanımına ilgili ve hevesli çok sayıda aydın etiketli insan olduğunu anımsatmalıyız. Kendisi şimdilerde pek kullanılmasa da mozaik bundan 50-60 yıl öncenin tercih edilen zemin yapısıydı. Anımsayanlar bilecektir. Mozaikte öğelerin farklılığı hemen göze çarpar. Mozaik zemine bakanlar bu farklılığı sonsuza dek görürler. Karışımda ise içeriğe ilişkin öğelerin farklılığını fark etmek olanaksızdır.

Lübnan’ın etnik-dinsel-mezhepsel bileşimini anımsamakta yarar var :

% 95 Arap
% 4 Ermeni
Lübnan’da işleri zora sokan bileşimin dinsel-mezhepsel eksende kendisini gösterdiği görülür :

% 60 Müslüman (Şii ve Sünni)
% 30 Hıristiyan (Katolik-Maruni)
% 6 Dürzi (Bölgesel dinler Sabiilik-Ezidilik etkisi altında Şiilik mezhebinin İsmaili koluyla etkileşim içinde doğmuş özgün bir inanç)
Lübnan’ın 1516’dan başlayarak 1918’e dek süren 400 yıllık bir Osmanlı egemenliği yaşadığını da ekleyelim.

1918’den 1941’e kadar ise Fransız mandası dönemi yaşanmış.

Her ne kadar 1941’de bağımsızlık söz konusu olsa da, Fransız etkisi zayıflayarak da olsa günümüze dek sürmüş.

Osmanlı’nın son döneminde kendisini gösteren huzursuzluk sürecinde Lübnan mutasarrıflık olarak yönetsel birim olmuş. O dönemde etnik-dinsel toplulukların temsiliyeti önemsenmiş.

Günümüz Lübnan’ında bu gelenek sürdürülmüş. Bugünkü Lübnan’da Cumhurbaşkanı Hıristiyan, Başbakan Sünni Müslüman ve Meclis Başkanı da Şii Müslüman olmak zorundadır.

İlk bakışta akılcı ve mantıklı görünen bu yönetsel düzenlemenin mozaik anlayışını ayakta tuttuğu ve buna karşılık karışımın ve bunun üzerinden ulus devlet oluşumunu engellediği kolaylıkla anlaşılabilir.

Mozaik anlayışının var olmayı sürdürmesi Lübnan’da istikrarın önündeki önemli engeldir. Yönetsel ortamda oluşturulan üçleme dış güçlerin Lübnan üzerinde etkili olmasını ve içte de parçalı algının sürmesini sağlamaktadır.

Görünürde bir Lübnan milleti var olsa da, gerçekte bir türlü var olamamaktadır!

Tam da burada Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün büyüklüğü bir kez daha ortaya çıkmaktadır.

Lübnan’da varlığını sürdüren mozaik yapısı ülkemizde “mozaik” kavramı üzerinden çözüm önerenlerin gerçek niyetini göstermesi bakımından da anlamlıdır.

Azim ve Karar, 09.08.202

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.