KURULMAKTA OLAN (YENİ) DÜNYADA AFRİKA
Ceyhun Balcı
Kim ne derse desin! Geçmişteki dünyayı kutsamakta kararlı olanların varlığı yadsınmasa da yeni bir dünya kuruluyor.
Yakın geçmişin emperyal şımarıklığı yerini gerçeklere bırakıyor. Bugünün kuşağı yeryüzündeki sayısız değişikliğe tanıklık etme ayrıcalığına sahip olmakla övünebilir.
İnsan türünün doğum yeri olarak kabul gören, tüm dünyaya insan türünü yayan kara Afrika kurulmakta olan yeni dünyanın önemli etkinlik alanıdır günümüzde.
Uzakların keşfiyle başlayan yaklaşık 500 yıllık dönem boyunca yayılmacı devletler dünya düzeninin kurallarını da belirlediler.
Öyle ki, haritalar bile onların çıkarlarına uyacak şekilde çizildi.
Benim kuşağımın ilk, orta, lise atlaslarına konulan haritalar da bu anlayışın ürünüydü.
Yazıya eşlik eden görseller ne demek istediğimi anlatmama yardımcı olacaktır.
Afrika, insan kaynağı her türlü insaf, vicdan ve namustan yoksun şekilde köle olarak kullanılan oylumlu anakara olarak ünlü Flaman haritacı Gerardus Mercator’un haritalarında orantısızca küçültülerek yansıtıldı çizimlere. Gerçeklere değil de masabaşı üretimlere uygundu bu durum.
Kâğıt üstünde sona erse de kölelik bir şekilde sürdürüldü. Afrika, bu yeni köleciliğin de orta yerindeydi. Bu kez yer altı ve yerüstü kaynakları yağmalandı. Oysa, haritalardaki “küçük” Afrika Vahşi Batılı için ucu bucağı belirsiz büyüklükteydi.
Yaklaşık yarım yüzyıl önce sözüm ona bağımsızlığını kazanan irili ufaklı Afrika ülkelerinde yayılmacılar egemen olmayı sürdürdüler. Tıpkı kutsal kitabı verip topraklarını aldıkları gibi bu kez kültürlerini ve paralarını vererek bağımsızlıklarını aldılar kara yazgılı Afrika ülkelerinin.
Örneğin, Batı Afrika’da hatırı sayılır çoklukta ülkede Fransa o ülkelerin parasını basmayı sürdürdü. Kendi kullanmadığı frank oralarda dolaşımda olmayı sürdürdü.
Elbette bununla yetinilmedi.
O ülkelerde kimlerin iktidara geleceği, kimlerin iktidara gelmek şöyle dursun yanından geçemeyeceği yine yayılmacılarca belirlendi. Yeri geldi özgürlük adına darbe bile yapıldı. Buna karşılık antiemperyalist devrimler darbeyle yaftalandı.
Yeni bir dünyanın kurulmakta olduğu günümüzde boyunduruk altındaki sözde bağımsız Afrika ülkelerinin hizadan çıkmaya başladığı görüldü. Son olarak Burkina Faso, Mali ve Nijer’de yaşananlar hizadan çıkışa örneklerdir.
İnsan köklerini barındıran çilekeş Afrika başkaldıran duruşuyla görkemini anımsattı tüm dünyaya.
Kurulmakta olan yeni dünyanın önde gelen oyuncuları Afrika’da sahne almaya başladı.
Dünya devi Çin Afrika’da da başat oyuncu oldu. Kimileri Çin’i de emperyalistlikle suçlasa da kara Afrika Çin’i sevdi. Bu ilişkideki dengeliliği ve karşılıklılığı benimsedi.
Rusya da Afrika’da sahne almaya başladı. Sovyet geçmişi üzerinde yükselen Rusya’nın Afrika’yla ortaklığı daha çok güvenlik paydasında gelişti.
Geçtiğimiz haftalarda St Petrersburg’da Rusya’nın evsahipliğinde 50’yi aşkın Afrika ülkesinin üst düzeyde katılım gösterdiği Rusya-Afrika doruğu toplandı. Çilekeş anakaranın yeni bir yol tutmaya kararlı olduğunun göstergesi sayılabilecek bu etkinlikten kimselerin haberli olmamasını da olağan saymak gerekir. Yerli ve milli hükümetimizin NATO ve AB tutkusu depreşmişken kimselerin buraya bakacak hali yoktu deyip geçelim.
Bir zamanların sağlam Afrika toprağı yayılmacıların ayaklarının altından kaymaya başladı.
Sığ anlayışlı ve dar bakış açılı Türk basını ve akademik çevreleri görmezden gelse de güncel durum budur.
Vahşi Batılı Afrika’nın uranyumunu, kalayını, kobaltını, petrolünü, doğal gazını yağmalayamama tehlikesiyle yüzleşiyor.
Dış kaynaklı bir sitede okuduğum makale de bu durumu doğrular nitelikte bilgiler içermekteydi.
Afrika’nın yeni kurulmakta olan dünyaya uygun düşecek şekilde konumlanması, yayılmacıya sırtını dönmesi birilerini fena halde kaygılandırmışa benziyor.
Bunlara göre yeni dönemde Afrika ortada durmalıymış. Yansızlığa özen göstermeliymiş.
Ekonomisini, siyasetini, ordusunu ve elbette kültürünü yönetemeyecekleri bir Afrika’nın ortaya çıkışı yayılmacının karabasanına denk düşen bir gelişmedir.
Aslında demek istiyorlar ki, Afrika Batı kapısı önünde bağlı olmayı sürdürsün. Yeni kölecilik ve sömürgecilik kesintiye uğramasın!
Kurulmakta olan yeni dünyada Afrika’nın uyanışına tanıklık ederken Cumhuriyet’in 100. Yılında köklerinden kopmuş, nerede duracağını bilemeyen ilgisiz, bilgisiz ve kararsız olmanın yanı sıra Cumhuriyet düşmanlığıyla yanıp tutuşan bir yönetime sahip olmak Türkiye’nin en büyük şanssızlığıdır.
Bu şanssızlığın yeni dünya trenini kaçırmamıza neden olmaması dileğiyle…
Azim ve Karar, 23.08.2023