ATATÜRK FİLMİ (!)

ATATÜRK FİLMİ (!)
5 Ağustos 2023 15:43
312
A+
A-

Ceyhun Balcı

Yüzüncü yaşını doldurmak üzere olan Türkiye Cumhuriyeti ekonomik ve demografik bozgunla baş etmeye çalışırken bir başka sorunla daha karşılaştı. Doğrusunu isterseniz bu sorunu kendimiz yarattık.

Disney eğlence platformu kendi çektirdiği Atatürk filmini gördüğü baskı üzerine yayımlamaktan vazgeçince kızılca kıyamet koptu.

ABD’deki Ermeni lobisinin bu geri adımda etken olduğu anlaşılıyor.

ABD’nin iç dengeleri bu şekilde dışarıya yansıyor da denebilir.

Sürdürümcülüğümüzü sonlandıralım da günlerini gösterelim türünden davranışlar romantik olduğu kadar etkisizdir. Ayrıca, vicdan rahatlatmanın ötesine de geçmez bu türden tepkiler.

Başka her alan gibi film ve eğlence endüstrisi de Amerikan (kültür) emperyalizminin koçbaşıdır. Öncelik ABD’de ve Amerikan çıkarlarındadır. ABD’de film senaryolarının CIA ve Pentagon denetimine sunulduğu bilinirse ne demek istediğimiz anlaşılacaktır. Sanatın ve sanatçının özgürlüğüne gem vuran bu davranıştan uzak durabilen filmcilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Michael Moore, Sean Penn ve Oliver Stone ilk akla gelenler.

Disney’in bizleri kızdıran geri adımına tepki elbette insan doğasının gereğidir.

Bu tepkiye odaklanmazdan önce yapılacakları göz ardı etmemek gerekir.

Kendimizi sorgulayarak başlamakta yarar var.

Cumhuriyetin 100. Yılında Atatürk’ü ve dolayısı ile Cumhuriyeti anlatan film yapmak bir yabancıya mı düşmeliydi?

Bu onur ve gurur verici sanatsal etkinliği biz başaramaz mıydık?

Cumhuriyetle ve Atatürk’le sorunlu olduğu kuşkusuz iktidarımız özellikle son 10 yılda sayısız tarihsel yapıma çuvalla para harcadı.

TRT dizileri, sinema filmleri ve başkaca tarihe tutku izlenimi veren yapımlar.

Selçuklu’dan Osmanlı’ya uzanan sayısız yapıt izleyiciyle buluştu. Özde yanlış değildi yapılan.

Ama, içeriğe bakıldığında tarihçi nesnelliğinden yoksun, gerçeklerin önemli bölümünü karartan, anlı, şanlı tarih anlayışı üzerine kurulu yapımlar. Bunları izleyince Osmanlı’ya, Selçuklu’ya öykünmemek ne olası!

Durum böyle olunca geçmişi Cumhuriyet’e feda etme dürtüsü devinime geçmezse şaşırılır.

Tam burada Atatürk’ün şu özlü sözü anımsanmayı hak ediyor :

“Tarihi yazan, tarihi yapana sadık kalmazsa değişmeyen gerçek insanı şaşırtan bir nitelik kazanır.”

Cumhuriyetle ve Atatürk’le sorunu olanların tarihe şaşı bakışının ürünüdür ilgimize ve bilgimize sunulan sözde tarih anlatıları.

Yüzüncü yıl gelip çatmışken, ne TRT’nin, ne de başka kurumların bu yılın anlamına ve önemine değinen devingenlik içinde olmadığını içimiz parçalanarak izlemekteyiz. Bu görünüm Türk siyasetinde oluşturulan iklimle de son derece uyumludur.

Tarihin en sağ ve sığ TBMM bileşiminde ne ararsan vardır da bir tek Kemalizm yoktur.

Atatürk filmi üzerinden sürdürülen tartışmaları yersiz ve gereksiz buluyorum.

Emperyalizmin koçbaşı işleviyle donatılmış oluşumların güç gösterileri karşısında geri adım atmalarına şaşırmak, bu geri adımlara parlayıcı ama bir o kadar da hızla sönüp giden tepkiler göstermek anlamlı ve gerekli değildir.

Biz milletçe en yüce değerimiz olan Cumhuriyet’e ve onun kurucusuna ne denli bağlıyız sorusunu sormalıyız kendimize.

Oysa, üç çeyrek yüzyıl önce ayrıldığımız Cumhuriyet ve Atatürk çizgisinden öylesine uzaklara savrulmuş durumdayız ki, bunu tartışacak yerde emperyal koçbaşının sıradan savrulmasını kendimize dert ediyoruz.

Sapmaksızın ilerlenecek Kemalist çizgi binlerce filme bedel saygınlık ve ses getirebilirdi diye düşünmeyi aklımıza getirmiyoruz.

Gerçek işlevleri kültür emperyalizmi öncülüğü olan oluşumların Atatürk filmi çekmelerindense çekmemeleri çok daha iyidir.

Kendimizi sorgulayarak bitirelim!

Pek çok film festivalinde ödül alan ya da ödüle aday olan anlı şanlı yönetmenlerimizin ya da bir şekilde var olan filmcilerimizin de mi aklına gelmedi Atatürk filmi çekmek?

Yoksa mimleniriz de bir daha ödül alamayız korkusunun kurbanı mı oldular?

Azim ve Karar, 05.08.2023

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.