İKTİDARA GİDEN YOL VAŞİNGTON’DAN MI GEÇER?

İKTİDARA GİDEN YOL VAŞİNGTON’DAN MI GEÇER?
4 Ekim 2022 13:12
560
A+
A-

Ceyhun Balcı

Bu filmi son 60 yılda kim bilir kaç kez izledik. Senaryo aynı. Oyuncular farklı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisi gündemde önemli yer tutuyor.

Son 60-70 yılda Türkiye’de iktidara gelen hemen tüm sağ partiler ve önderleri Vaşington onayı aldılar.

Onur ve gurur kırıcı bir tablodur.

Bu kötü alışkanlık öylesine yerleşti ki solda olduğunu ileri sürenler de kendilerini bu alışkanlıktan kurtaramadılar.

Ekonomisi tümüyle dışa bağımlı, bu bağlamda bağımsızlığı tartışmalı Türkiye’nin başına gelen ve hemen her iktidar değişikliği olasılığında yinelenen Vaşington gezileri şaşırtıcı değildir.

“Egemenlik milletindir” sözden öteye geç(e)meyen bir söylemdir ne yazık ki!

Vaşington’u iktidarın onay kıblesi sayan hemen hiçbir önderin bu durumu kabullenmiyor oluşu da cabası.

Bu onur ve gurur kırıcı geziler için hemen her seferinde başka kılıflar uyduruluyor.

Bu kez de farlı sayılmaz.

Vaşington’da olası iktidar değişikliği de göz önüne alınarak Türklerle ülkeye dönüş kulisi yapılacakmış.

Gerekçelerden birisi var ki çok ilginç

ABD’de sosyal adalet örnekleri üzerine inceleme yapılacakmış.

Güler misin ağlar mısın?

Bu arayış Konfüçyüs’ün bir özlü sözünü anımsattı!

“Karanlık bir odada kara kedi aramak. Hele bir de odada kedi yoksa!”

Sosyal adaletin dünyada aranmaması gereken bir yer varsa o da ABD’dir. Kırıntısından bile söz edilemez.

Tam da burada ülkeyi kuran kişiyi düşündüm.

Yurtdışına kaç kez çıkmıştı diye belleğimi yokladım.

Özeti şöyle :

  • 1910 : Fransa’daki Picardie manevralarını izleme amaçlı. Elbette devlet göreviyle.
  • 1913 : Sofya Askeri Ataşeliği.
  • 1917 : Son padişah Vahdettin’e veliahtlığı sırasındaki Almanya gezisine eşlik etmek.
  • 1918 : Karlsbad ve Viyana. Sağlık sorunlarının tedavisi amaçlı.

1918 sonrasında yurt dışına adım atmamış bir kurucu önder.

Korkusundan, çekincesinden ya da kaygısından değil.

İlkesinden ötürü.

Sırtını milletten başkasına dayamayan, varı yoğu millet olan Mustafa Kemal’in yurtdışından değil onay almak oralarda yitirecek zamanı yoktu. Batıcılaşmakla Batılılaşmak arasındaki çizginin fazlasıyla farkındaydı.

Yurtdışına kor olarak giden gençlerin ateş topuna dönüştükten sonra ülkeye dönmemeyi aklından bile geçirmediği yıllardı.

Türkiye’de ayağa düşen siyasetin kaldıraç kolu olmakta sakınca görmeyen yandaş basını da unutmayalım. Kılıçdaroğlu’nun Vaşington gezisi üzerinden utanmazca yayınlar yapmaya başladılar bile. Kendilerine, bedenlerini siper ettikleri günümüz muktedirinin yıllar önceki Vaşington, Brüksel gezileri anımsatılmalı.

O da yetmez.

Yabancı devlet insanlarıyla tanıksız, kayıtsız, tutanaksız görüşmeleri de.

Atatürk sonrasında giderek gelişen ve günümüzde değişmez olan “iktidar için dış onay anlayışıdır” sorunumuz.

Bu kurguya katılan her kim olursa olsun acımasızca eleştirilir.

Bu yola sapmayan bir siyaset odağı ve iktidar adayı bulamamak öncelikli sorunumuzdur. Bu temel sorun çözülmeden Türkiye düze çıkamaz.

Azim ve Karar, 04.10.2022

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.