UÇAĞA KAFA ATMAK

UÇAĞA KAFA ATMAK
18 Temmuz 2022 00:19
1.323
A+
A-

Suay Karaman

15 Temmuz 2016 denince öncelikle aklımıza, Boğaziçi Köprüsü’nde kemerle boğularak, başı taşla ezilerek, kafası kesilerek katledilen erler ve askeri okul öğrencileri geliyor. 15 Temmuz, linçin normalleştirildiği ve bu vahşeti yapanların cezalandırılmadığı bir şeriat provası olarak belleklerde yer almaktadır.

Bugün 28 Şubat davasından hapiste tutulan komutanların, 28 Şubat 1997 kararlarını yayınlarken asıl hedefleri Fethullah Gülen hareketiydi. 25 Ağustos 2004 tarihinde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nda “Türkiye’de Nurculuk Faaliyetleri ve Fethullah Gülen” konusu gündeme gelmiş ve bu gruba karşı bir eylem planının hazırlanması kararı alınmıştı. Ama bu kararlar yerine getirilmeyince, Fethullah Gülen cemaati ülkemizin her yanını sardı. Özellikle AKP iktidarı ile Fethullah Gülen cemaati büyüdükçe büyüdü ve devletin her kademesine sızdı. 17 – 25 Aralık 2013 tarihli yolsuzluk ve rüşvet olaylarının ardından Fethullah Gülen ile ipler koparıldı. 15 Temmuz olayından sonra ise Fethullah Gülen cemaatine, Fethullahçı Terör Örgütü – FETÖ adı verildi.

Aslında Fethullah Gülen hareketi, ABD destekli irtica demekti, siyasal İslam demekti, hatta CİA demekti. 15 Temmuz 2016 gecesinin karanlıkta kalan yanlarının mutlaka aydınlatılması gerekir. 15 Temmuz olayını aydınlatmak için Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu ve 4 Ekim 2016 günü çalışmalarına başladı. Bu komisyon çok kısa sürede 4 Ocak 2017 tarihinde çalışmalarını bitirdi. Bu sürede 22 toplantı yaptı, 141 kişiyi dinledi. Ancak darbe girişiminin kilit isimleri muhalefetin ısrarlarına karşın komisyona çağırılıp dinlenmedi. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, MİT Başkanı Hakan Fidan, Başbakan Binali Yıldırım ve Tayyip Erdoğan komisyonda ifade vermediler. AKP’li üyeler, Orgeneral Akın Öztürk, Tümgeneral Mehmet Dişli, Tuğgeneral Mehmet Partigöç gibi önemli isimlerin komisyona gelip ifade vermesini engellediler. 15 Temmuz olayıyla ilgili birçok soru o gün bugün havada kaldı.

15 Temmuz olayı 250’den fazla yurttaşın ölümüne yol açtı, yüzlerce kişi yaralandı. Suçluların yanı sıra suçsuz insanlar da hapsedildi, işten çıkarıldı, yuvalar yıkıldı, en önemli kurumlar alt üst oldu. Bu konudaki meclis araştırma raporu, gazetecilerin de bulunduğu ortamda Meclis Başkanlığı’na sunuldu. Sonra bu rapor kayboldu. TBMM’de, muhalefet tarafından verilen araştırma önergeleri siyasi iktidar tarafından reddedildi ve halen bu olay tamamıyla aydınlatılamadı. “FETÖ’nün siyasi ayağı” tartışmaları sürmektedir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki FETÖ’nün siyasi ayağının soruşturulması konulu dosya halen açıktır ama bir türlü sonuçlandırılamıyor. “Gel de bitsin bu hasret… Ne istediğiniz de vermedik?…  Bizi kandırmışlar, Rabbim de, milletim de bizi affetsin…” diye seslenilen terör örgütünü besleyenler, destekleyenler ve birlikte olanlar zamanı gelince hesap vereceklerdir.

Fethullah Gülen’le fotoğrafı olanların, destek verenlerin, etkinliklerine övgü düzenlerin birçoğu halen kamu kurumlarında üst düzeyde görev yapmaktadır. Aralarında valiler, kaymakamlar, yargıçlar, rektörler, genel müdürler ve yardımcıları bulunmaktadır. Bunun yanında milletvekili ve bakanları da unutmamak gerekir. Bu durumda FETÖ’nün devletten temizlendiğini söylemek doğru değildir. Rantı paylaşamayınca, çıkarlar çatıştı ve ortaya sahte bir destan çıkartıldı. TBMM’nin Atatürk Bulvarı girişinde halen “15 Temmuz Destanı” yazılarının olması, TBMM’nin manevi şahsiyetine saldırı olduğu kadar, toplumu sindirmek ve korkutmak anlamına da gelmektedir.

15 Temmuz günü yapılan etkinliklerin fotoğraflarına bakınca; Fethullah’a övgü düzenler, ‘devlet büyüğü’ diyenler, Türkçe olimpiyatına katılanlar, destekleyicisi olanlar hep meydanlarda göründü. Hesap vermesi gerekenlerin sözde demokrasi kahramanı kesildiği ülkemizde, bütün bu pisliklerin temizlenmesi gerekir. 15 Temmuz olayının üzerinden altı yıl geçti ama gerek iktidar, gerekse muhalefet laik cumhuriyetin önemini yeterince kavrayamamış, tarikat ve cemaatlerin demokrasilerde yerinin olmadığını anlayamamış ve böylece gerekli dersleri çıkaramamıştır.

14 Temmuz 2022 tarihinde bir televizyon programında AKP eski milletvekili ve Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Mazhar Bağlı, 15 Temmuz gecesiyle ilgili olarak “insanlar 11. kattaki apartmanın üzerine çıkararak alçaktan uçan uçağa kafa atarak şehit oldular” dedi. Böylece iyice anlaşıldı ki, 15 Temmuz uçağa kafa atanların ve tankın egzozuna fanila tıkayanların bayramıdır…

Azim ve Karar, 18 Temmuz 2022.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.