LANET
Suay Karaman
1991 yılından beri ibadete açık olan Ayasofya, Lozan Barış Antlaşması’nın 97. yıl dönümü olan 24 Temmuz tarihinde tekrar ibadete açıldı. Devletin üst düzey yöneticilerinin katıldığı bu yeniden açılışta büyük gösteriş yapıldı ve yaklaşık 400 bin kişilik irtica destekçisi grubun, hilafet yanlısı gösterilerine sahne oldu.
FETÖ’nün baş imamı Adil Öksüz’ün doktora tezinde jüri üyesi olan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, 24 Temmuz 2020 tarihinde Ayasofya’da elinde kılıç ile konuşma yaptı. Ali Erbaş’ın konuşmasında “vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar” ifadesi ile adını anmasa bile doğrudan büyük kurtarıcımız Atatürk’e yönelik hakaret vardır. Bu konuşmada Atatürk’e lanet okunurken, Kadir Mısıroğlu gibi yeminli cumhuriyet düşmanlarına selam yollandı. Türk Milletinin gözü önünde, ülkemizin kurucusuna yapılan ve büyük öfke ile tepkiye neden olan bu ağır hakaret, genellikle sosyal medyada kınandı. 24 Kasım 1934 tarihinde Ayasofya’nın müze yapılmasını “tarihe ihanet” olarak niteleyenlerden sonra, eşsiz liderimiz Atatürk’e “lanet” nitelemesi yapan Diyanet İşleri Başkanı da gelecekte yaptığı hıyanetlerle anılacaktır.
“Keşke Yunan galip gelseydi, ne hilafet yıkılırdı ne şeriat”, “Atatürk’le zerre muhabbeti olan kim varsa benim cenazeme gelmesin” diyen Kadir Mısıroğlu’nun destekçisi olan, Fethullah Gülen sevicisi Ali Erbaş, Mustafa Sabri, İskilipli Atıf ve Mustafa Kemal’e idam fetvası veren Dürrizade Abdullah gibi hainlerin peşinden gitmektedir.
Ayasofya’nın tekrar ibadete açılmasında İstanbul’u emperyalist güçlerin işgalinden kurtararak, Türk Milletine armağan eden Atatürk’ten söz edilmemesi, geldiğimiz durumu özetlemektedir. 24 Temmuz 2020 tarihinde Lozan Kutlamaları için koronavirüs salgını nedeniyle Anıtkabir’e giriş yasaklandı, İzmir, Eskişehir, Muğla başta olmak üzere bazı kentlerde etkinliklere izin verilmedi ama 400 bin hilafet yanlısı ortaçağ artığı sefil bir sürünün Ayasofya’ya yürümesine ses çıkarılmadı. Tekbirlerle İstanbul sokaklarında yürüyüşe geçen takkeli, cüppeli, çarşaflı kalabalığın mesajını iyi okumak gerekir: Atatürk’le hesaplaşmak…
Ayasofya’daki namaza resmi üniformalarıyla gelen Türk ordusunun komuta kademesi için söylenecek söz yoktur. Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, Nur Cemaati’nin kurucusu Said Nursi denen akıl hastasının öğrencisi nurcu Hüsnü Bayramoğlu ile Ayasofya’da fotoğraf çektirdi. 29 Ekim 2016 Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar da Hüsnü Bayramoğlu ile sohbet edip, fotoğraf çektirmişti. Bu komutanların Mustafa Kemal’in askeri olduğu söylenemez. Atatürk’ün giydiği üniformayı giyip, Atatürk’e küfredenlerin önünde eğilen, tarikatlara kucak açan sahte Atatürkçü generaller Türk ordusuna yakışmamaktadır.
“Lanet” sözünün yarattığı öfke üzerine gereksiz açıklamalar yapan siyasi iktidar yanlıları ve diyanet işleri başkanı, esas amaçlarını gizlemektedir. Açıklamalarında hiç inandırıcılık yoktur, “Hilafeti kaldırdığı için biz Atatürk’ten nefret ediyoruz. Tekrar din devleti kurup, hilafeti geri getirmek için çalışıyoruz” diyemedikleri için, sahte sözlerle Atatürk’e sahip çıkmaktadırlar. Ancak Ortaçağ kafası ile Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetilemediği görülmektedir.
Bu konuşmada sadece Atatürk’e lanet okunmadı; Atatürk’ün şahsında, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı ve Türk ulusunun Anadolu’daki egemen varlığı da hedef alındı. Bütün bu ihanetlere karşı yılmadan, kararlılıkla mücadele edilmelidir. “Dindarları küstürmeyelim” aymazlığı sonunda, geldiğimiz nokta bellidir: hilafete doğru yol almaktayız. Ülkemizin kurucusuna lanet okuyanları, dil uzatanları, ihanet edenleri, eserlerini yok edenleri Türk Milleti de, tarih de affetmeyecektir. Bu böyle bilinmelidir.
Azim ve Karar, 3 Ağustos 2020.