FUTBOLUMUZUN KARANLIK HALİ
Ceyhun BALCI
Çocukluğumuzdaki milli futbol maçlarında aklımda kalan “onurlu beraberlikler” ve “ şerefli yeniligler”di. Çoğunlukla yenilirdik. Denk getirip berabere kalırsak sevincimizden yanımıza varılmazdı. Gençlik yıllarımızın karabasanı ise bir elin parmaklarını aşan sayıda gol yediğimiz ve karşılık veremediğimiz ağır yenilgilerdi. O yıllarda yaşanan travmanın izleri bugün de aklımızdan çıkmaz.
İki binli yıllarla birlikte Avrupa şampiyonalarında alınan başarılı sonuçlar ve 2002 Dünya Kupası üçüncülüğü özgüvenimizi yerine getirmeye yetmişti. Kulüp düzeyinde Galatasaray’ın eriştiği UEFA kupası da yabana atılmaz. Yenilsek de üzülmez olduk. Kolay lokma olmaktan çıkmıştık. Hiç olmazsa kişilikli bir futbol sergileme noktasına evrilmekteydik.
Futbolumuzdaki gerilemenin ayak izleri son yıllarda fark edilir oldu.
Her ne kadar göze batan transferlerle bu durum gözlerden kaçırılsa da gerçek buydu.
Dün akşamki Hollanda bozgunu bir akşamlık kötü şansa bağlanamaz. Bir sürecin kaçınılmaz sonucudur.
Burada bir örnek belki işe yarar.
Bundan 2 yıl önceydi. Radamel Falcao adlı Kolombiyalı golcü oyuncu ununu eleyip eleğini asmak üzereyken büyük ümitlerle Türkiye’ye getirildi. Falcao’yu alan Galatasaray’ın böylelikle gol atma sorununu çözdüğü yazıldı ve söylendi. Aynı Radamel Falcao bundan bir hafta kadar önce sessiz sedasız Türkiye’den ayrıldı. Bu kez de sevinçliydik. Hiç yararlanamadığımız ama çuval dolusu para harcadığımız dünya yıldızından kurtulmuştuk(!). Bu arada, Falcao’ya bir süre daha para ödemeyi sürdüreceğimiz her nedense çoğu haberde es geçildi. Sevincimiz kadroda bir yabancıya yer açıldığı içindi. Benzer bir savurganlığı bir kez daha yapabilmek için fırsat yakalamış olmamızaydı sevincimiz.
Bir başka örnek!
Bundan yaklaşık 1 ay önceydi. Yirmili yaşlarının başında olan Danimarkalı yeni transfer İstanbul havaalanına inmişti. Yanında eşi ya da sevgilisi dışında iki kişi daha vardı. Devletin Tv kanalı TRT yapacak iş kalmamış gibi bir sunucu ve bir de kameraman göndermiş bu tarihsel anı ölümsüzleştirmek için. Yarım saati aşkın süreyle Danimarkalı genç gösterildi Türk halkına.
Bu işi gerekmediği kadar ciddiye alıyoruz. Maçı kazanamayınca ve hatta bozguna uğrayınca da moraller sıfır oluyor.
Buna karşılık çok daha az yatırımla ve ortalıkta neredeyse hiç görünmeden jimnastik, yüzme, okçuluk ve hatta atletizmde önemli başarılar yakalayabiliyoruz.
Futbolun ülkemiz ortamındaki en yozlaşmış ve kirli alan olduğunu ise görsek de konuşmak istemiyoruz.
Futbolun yöneticisi de, izleyicisi de ve elbette öznesi olan oyuncusu da kültürel sığlıkla anılıyor. Teknik direktörü kebapçı basıp adam dövmeye çalışırken ünlü futbolcusu uçakta gazeteci dövmeye kalkışabiliyor. Yüksek öğrenim gören ya da kitap okuyan bir futbolcu parmakla gösteriliyor. Bu da doğal olarak gazetelere haber oluyor.
Futbol bu haliyle ülkenin kara deliğine dönüşmüş durumda. Yapılan harcamalar dipsiz kuyuya atılır gibi. Harcanan paranın karşılığını almak neredeyse olanaksız. Yurtdışından büyük paralar dökülerek getirilen her futbol oyuncusu ülke gençlerinin önünü kesen engel işlevi görüyor. Bir yandan yurt dışına döviz cinsinden para akıtılırken diğer yandan her gelen yabancı oyuncu Türk futbolunun geleceğini karartıyor.
“İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu” söylemiyle yabancı futbolcuyu kapısından sokmayarak örnek olan Altınordu’ya eşlik eden ikinci bir kulüp ara ki bulasın!
Özetle, dün akşam Hollanda karşısında yaşanan bozguna kimseler şaşırmamalı.
Ektiğimizi biçtiğimiz kuşkusuz.
Bu kafayla ilerlemekte inat edersek daha da kötülerinin yaşanacağından ve bozgunların süreklilik kazanacağından kimseler kuşku duymamalı.
Futbolumuz hem kulüp hem federasyon düzeyinde son derece kötü yönetiliyor.
Son bir örnek!
Hollanda’da bozguna uğrayan, Karadağ’ı ve Letonya’yı yenemeyen Cebelitarık’ı yenerek moral bulabilen Türkiye teknik direktörü Şenol Güneş’in bir yılda TFF’den kazandığı para 3.2 milyon Avro.
Beş aydır o turnuva senin bu şampiyona benim deyip toplam 32 maça çıkarak göğsümüzü kabartan kadın voleybol takımımızın koçu Guidetti’nin TVF’den aldığı bir yıllık ücret 100.000 Avro.
Vicdan ve insaf diyerek sonlandırıyorum sözlerimi…
Azim ve Karar, 08.09.2021