UTANMADAN CUMHURİYET’İ KUTLADIK ATATÜRK’Ü ANDIK…

UTANMADAN CUMHURİYET’İ KUTLADIK ATATÜRK’Ü ANDIK…
26 Kasım 2024 01:01
36
A+
A-

 Reha Ören

Beynimizin kodlarıyla oynadılar.

Akıl sağlığımızı bozdular.

Ekonomik, sosyal, kültürel, fiziksel sağlık zaten ‘yerinde say marş’ komutuna uygun seyrediyordu.

Şimdilerde o da ‘Rahat’ duruma geçti.

Psikiyatri ilminin tanımlayabildiği ne kadar kompleks varsa tekmilini bize yüklediler.

En evvel Paranoyak olduk. Yediğimiz taamdan, içtiğimiz meşrubattan tutun da suya kadar ne varsa muhteviyatından şüphelenir olduk.

Sonrasında Kassandra Kompleksi’ne kapıldık.

Handiyse yarım asırdan beri anlatıyorsunuz. Kimi umursamazdan geliyor,

Kimi adam yerine koymuyor, öteleniyorsunuz, tecrit ediliyorsunuz.

Sonra birileri çıkıp “Yahu haklıymışsın” deyince kan tepenize fırlıyor…

Asabiyetiniz ve ruhaniyetiniz temelden sarsılıyor.

“Hay ben böylesi haklılığın da….”

Deyip geçiştirmeye çalıyorsunuz.

* * *

Nesimi’nin dediğince bu aralar gah çıkıyorum gökyüzüne- ‘Dediği Makrokozmos’tur-, kâhı iniyorum yer yüzüne. -O dahi ’mikrokozmostur’- anlayana…

Anlayabilene!

Kehkeşan’da Ekim 2024 ayının son günlerinde tam da 29 Ekim de 26°-45° doğu meridyenleri, 36°- 42° kuzey paralelleri arasında kalan coğrafyaya bakıyordum.

Zeminin neredeyse tamamı kırmızı beyaza bürünmüştü. Dalga dalgaydı her yan. Işıltılar gökyüzünde bana kadar ulaşıyordu.

Merak ettim.

Makro kozmostan mikro kozmosa geçtim.

Nesimi misali yeryüzüne indim.

Gökyüzünde gördüğüm kırmızı beyaz parıltılar dikkatimi çekmiş ve merak etmiştim.

Ayaklarım yerkürenin zeminine deyince dalgalanan ışıklara yaklaştım.

Kulaklarıma aşina olduğum sesler geliyordu.

“İzmir’in dağlarında” diye haykırıyordu birileri, “Çanakkale içinde” diye hançerelerini yırtıyorlardı diğerleri…

Meşalelerle hoplayıp zıplıyordu ötedekiler.

Cumhuriyet bayramı kutlu olsun” diye haykırıyordu kürsülerdekiler.

Biraz daha yaklaştım haykıran, tepinen güruha.

Şaşırdım, afalladım.

Aklım almadı.

Nasıl bir coğrafyaydı burası?

“Diyanet akademisi kurulsun” diye oy veren vekiller, eşitlikten, demokrasiden bahsederek ülkeyi eyaletler sistemine götürenler. Müesses nizam ve küresel güçlerin dayatmaları ile Türkiye Cumhuriyeti’nden,   federasyonlara bölüp, konfederasyon olması yolunda Anadolu Birleşik Devletler statüsüne geçiulmesi için gayret sarf edenler Cumhuriyeti kutlamak için en önde tepinmeyle seferberdiler.

Birer birer yüzlerine baktım. Utanmadan eser yoktu.

Ar damarları çatlamış gibiydiler.

* * *

Yeryüzünde, böylesi kalabalığın içinde olmaktan canım sıkıldı.

Tekrar çıktım gökyüzüne.

Az biraz bekledim.

Birkaç gün sonra yadıma düştü. Tekrar gözlerimi çevirdim. Aynı coğrafyaya.

Ne hikmetse aklıma takılmıştı 26°-45° doğu meridyenleri, 36°- 42° kuzey paralelleri arasında kalan bölge.

Bu kez ağıtlar yükseliyordu, yeryüzünden gökyüzüne.

Tarihin yapraklarını çevirdim. 10 Kasım’ı gösteriverdi birdenbire..

Merak bu ya, gökyüzünden yine indim yeryüzüne.

Bunlar kendilerine paralı ‘ağıtçı‘ mı tutmuşlardı ne?

Haykırıyorlardı:

Atam sen kalk da ben yatam” diye..

“Sarı saçlım mavi gözlüm” diye mikrofon elinde sesleniyordu birileri karşılarındaki kitlelere.

Sıfatlarını bırakıp suratlarına baktım.

Elektrik sayacı gibi dönüyordu gözleri.

Kendilerini alkışlayanlara göreydi yönleri.

Mürailik sinmişti gözbebeklerine.

En çok da asabımı bozanlar, Atatürk’ün kurduğu partide ikbal ve ukba bekleyenlerdi sinsice

Oysa onlar değil miydi daha 1945-46’larda Altı oktan Milliyetçiliği ve Halkçılığı sümen altı ederek, CHP’nin siyasetinden silen?

* * *

Bu güruhun içindekiler dağıldılar öbek öbek.

Gecenin karanlığı bastırınca ilerleyen saatlerde kimi evine gitti, kimi meyhanelerde-barlarda aldı soluğu kesesine göre.

Mutluydular, hoşnuttular kendilerince kendilerine göre.

Vazifelerini yerine getirmişlerdi. Birilerinden aldıkları talimatlara uyarak sadakat ile!

Cumhuriyet’i kutlamış ve Ata’yı yad etmişlerdi adet gereğince!

Arlanmadan, sıkılmadan,  Cumhuriyete layık olmadan, Ata’nın izinde – ömür boyu ’izinli olmaktan – başka hiçbir şey yapmadan ağıtlar yakıp, türküler çığırmışlardı meydanlarda…

Ezcümle, Cumhuriyet’i korumakla mükellef olanlar dahi görevlerinin farkına varmadan

Bayramını kutladılar utanmadan.

Ağıtlar yaktılar, türkü çığırarak Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine yolunda hiç gayret sarf etmeden, yürüdüler meydanlarda, caddelerde sokaklarda Cumhuriyet karşıtlarıyla kol kola.

 “10 Sene daha yaşasaydı” diyerek, “TSK olmazsa da olur. Fark etmez adı Nizam-ı Cedid olsa ne olur” diyenlerle aynı saflarda!

* * *

Ey okur, kıymetli zamanını ayırarak bu satırları okuduğun için teşekkür ederim.

Gökyüzüne çıkıp, yeryüzüne indiğimi neşren beyanla da hal ve ahvalimi arz ederim

Azim ve Karar, 26.11.2024