MUŞTU
Yaşadığımız çağ tam bir “kandırma” ve “kandırılma” dönemi. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın “Yes be Annem” anlayışından “20 Temmuz ruhuna” ilgi gösterme noktasına evrilmesi hiç kuşkusuz sevindiricidir.
Bu sevincin kesintisiz olması dilenirdi!
Olmadı, olamadı!
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı 20 Temmuz öngününde KKTC’yi onurlandırırken verdiği muştuyla düş kırıklığı yarattı!
Günün anlam ve önemiyle uzaktan yakından ilintili olmayan muştu, muştuyu verenin bilinçaltına işlenmiş olan yanlışları yansıtmış oldu.
KKTC’nin yakışıksız Cumhurbaşkanlığı konutundan ve parlamentosundan böylelikle haberdar olduk!
Bugüne değin aklımıza bile gelmeyen ayrıntılardı.
KKTC Cumhurbaşkanlığı bir saray olsa ya da KKTC parlamentosu görene parmak ısırtan bir yapı olsa ne değişirdi diye sormak aklın gereğidir.
KKTC Cumhurbaşkanı’nı ve KKTC parlamentosunu görkemli yapılara kavuşturmak sorunları çözecekse eğer bunca zaman boşuna çabalamışız demektir.
Saray, külliye ve görkem meraklılarına bir anımsatma yapmak kaçınılmaz!
Yıl 1918-1919!
Osmanlı Sarayı yerli yerinde!
Boğazda demirli emperyal zırhlılarının topları Yıldız Sarayı’na yönelmiş!
Hiç sorun değil. Haremimiz, mutfağımız, bizce önemli saydığımız görkem kaynaklarımız yerli yerindedir diyorsanız yazının geri kalanını okumasanız da olur.
Bugüne dönelim!
TC Cumhurbaşkanı’nın KKTC’de vereceği muştuya odaklananalar fena halde yanıldı!
Muştu mu?
KKTC Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Parlamento Yapısı!
Yine inşaat!
Yine rant!
Diğer yandan dışavurulan düzeysizlik ve hedefsizlik!
Bu muştuya kapılıp etkilenecekleredir bu sözler!
Düzey ve çıta bu denli yerlere yaklaştırılırsa olacağı budur!
Çok iyi anlaşılmalı ve algılanmalı!
Toplumların ülküleri doğrultusunda ilerlemeleri fiziksel koşullardan çok belirlenen amaçlarla olasıdır.
Okullardan toplanan sıralar üzerinde oturan, sobayla ısınan, tabldotla karnını doyuran, çoklu yatakhanelerde kalan kurucu meclisi şöyle bir gözümün önüne getiriyorum. Elbette, her şey, her olgu olduğu yerde kalsın demiyorum.
Ama, yine de ölçülü olmayı, alçakgönüllü olmayı rehberim saymakta sakınca görmüyorum.
KKTC’ye saygınlık sağlamayı biçimselliğe indirgeyen TC Cumhurbaşkanı’nın Osmanlı saplantısını ve tutkusunu anımsayarak bir tarihsel gerçeği betimlemekten kaçınamıyorum.
Aradan geçen 47 yıldan sonra emperyalizmin Kıbrıs tutkusundan vazgeçmediğini fark ediyorum.
KKTC’ye verilen muştu Kıbrıs üzerindeki hesapları bozmakta ne denli etkili olacak?
Kırk yedinci yıldönümünde Kıbrıs Barış Harekâtı kutlamaları öncesinde verilen muştunun düzeysizliği ve yetersizliği konusunu yorumunuza bırakarak…
Azim ve Karar, 20.07.2021