GIDA EGEMENLİĞİ AÇISINDAN BELEDİYE YASASI’NI YENİDEN DÜŞÜNMEK
Mustafa Kaymakçı
Anımsatalım.2012 yılında çıkarılan Büyükşehir Yasası’yla birlikte Büyükşehir Belediyesi statüsüne sahip 30 ildeki 16 bin 220 köy ve 1053 belde bir gecede mahalleye dönüştürüldü.
Yasa çıkarılırken siyasal iktidar, köy ve beldelerde yaşayanların görüşünü sormadığı gibi belediye yönetimlerinin de fikrini almadı.
Büyükşehir Yasası’yla Neler oldu?
- Mahalleye dönüştürülen köy ve beldelerin ortak mallarına el konuldu.
- Köy ve beldenin ortak varlıkları tümüyle bağlandıkları belediyelere devredildi.
- Kimi meralar satıldı, kimileri imara açıldı ve kimileri de maden şirketlerine tahsis edildi(*).
- Köylerin mahalleye dönüştürülmesi tarıma ve kırsal yapıya çok büyük zarar verdi.
- Sosyal ve kültürel açıdan toprağın insanı, köklerini kaybetme noktasına geldi. Anadolu ve Trakya köylerinden yayılıp dünyaya ilham veren kadim kültürün sırtına dönüldü.
- Ve köylülük bitirilmek istendi.
Neden köyler bitirilmek istendi?
Bunun cevabını temelde iki aşamalı olarak vermek olası.
Birincisi,köylerin boşaltılmasıyla kentlere gelen,ancak iş ve aş bulamayacak yoksul köylülerin denetimi daha kolay olacaktı.Bu , sadaka ekonomisiyle gerçekleştirildi.
İkincisi de aile işgücü temelli küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleriyle yapılan köylülük,endüstriyel dev ölçekli işletmeler ikame edilerek bitirilmek istendi.
Bildirişlere göre uygulanan dışa bağımlı tarım politikaları ve de Belediye Yasasının da körüklemesiyle küçük çiftçiler 3.3 milyon hektar tarla arazisini işlemekten vazgeçmek zorunda kaldılar.
Sonuçta,Türkiye’de kişi başına tarımsal üretim artmamış,diğer yandan pazarlama kanalının uzun olması da eklenince tüketiciler temel gıda ürünlerini ateş pahasına erişir olmuşlardır.
Ve Türkiye Tarımda Bağımsızlığını yitirdiği için “Gıda Egemenliği”ni kayıp etmiştir.
2012 yılında çıkarılan Büyükşehir Yasası’nın Türkiye’de gıda fiyatlarının artışında payı var mı?
Prof. Dr. Güven Sak, 2012 yılında çıkarılan Büyükşehir Yasası’nın Türkiye’de gıda fiyatlarının artışında payına işaret etmiş ve 2005-2025 yılları arasında Türkiye ve dünyada Gıda Fiyatları Endeksini araştırmış (**). Sak şunları söylüyor:
“İki gıda fiyat endeksi(dünya ve Türkiye) de 2005’ten 2014’e kadar birlikte gidiyor. Sonra 2014’te ilk kopuş gerçekleşiyor. TÜFE-Gıda dünyadan kopup yukarıya doğru gitmeye başlıyor. 2022 sonrası TÜİK vasıtasıyla Türkiye gıda fiyatlarında dünyadan kopmakla …
Doğrusu ben Türkiye’nin bütünleşik tarım politikası tasarlama ve uygulama kabiliyetinin 2012 tarihli büyükşehir yasası ile birlikte ortadan kalktığını düşünüyorum. 2021 sonrası gıda fiyatlarındaki patlama sürecinde de etkili oldu bu yapısal tasarım hatası.
Nedir? Türkiye, tarım alanlarının yüzde 65’ini içeren 30 büyükşehir belediyesinde bu uygulamanın yürürlüğe girdiği 2014 yılından itibaren bütünleşik bir tarım politikası uygulayamıyor.”
Güven Sak Hoca’nın tespitine katılmakla birlikte, Türkiye’de gıda fiyatlarındaki artışların kök nedenini, 1980 yıllardan sonra uygulanan neoliberal politikalardan kaynaklandığını dile getirmenin de gerekli olduğunu belirtmek isterim.
Bu politikalarla, Türkiye’nin yeterince üretemez, hem kırsalı hem de kentliyi besleyemez duruma getirilmiş durumda.Başta tahıllar,likit yağ,baklagiller,kırmızı et ve yem ham maddeleri olmak üzere 21 üründe arz açığımız var.2000’li yıllardan sonra her yıl on milyar doları geçen miktarlarda tarım ürünleri ithalatçısı olduğumuz açık bir gerçek olarak önümüzde.
Mahallelerin Yeniden Köy Statüsüne Dönüştürülmesi İçin Neler Yapılabilir?
Mahalle durumuna getirilen köylerin yeniden köy statüsüne dönüştürülmesi için Yeni bir Belediye Yasası’na gereksinme var.Bu amaçla;
- “Başta köylüler olmak üzere, köy muhtarları,tarımın bütün örgütleri (Ziraat Odaları,tarımsal amaçlı kooperatifler,tarım birlikleri gibi) milyonları geçecek imza vermeli ve eylem yapmalı,
- Sağlıklı gıda tüketmek isteyen kentliler de bu harekete sahip çıkmalı,
- Ana muhalefet partisi ve diğer muhalif partiler, bu konunun ayırtına vararak “Yeni bir Belediye Yasası” önerilerini Türkiye’nin gündemine getirmeli” derim.
————————————————
(*) Belediye Yasası ile birlikte meraların maden şirketlerini tahsis edildiğini 12 yıl önce 24 Kasım 2012 tarihinde kaleme aldığım “ Kozak Yaylasındaki Meralar da mı Yok Olacak?” yazımda,amaç dışı mera kullanımının yasal dayanağının 25 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan “Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik” ile atıldığını ve Kozak Yaylası’ndaki meralarda maden arama girişiminin bu yönetmeliğe dayanılarak yapıldığını dile getirmiştim.Aradan geçen süre içinde meraların amaç dışı kullanımı giderek artmış durumda.
Günümüzden de bir haber verelim. 3 Ağustos 2024”Tokat’ta ‘altın madeni’ isyanı: 30’dan fazla köy tehdit altında!”.https://www.veryansintv.com/tokatta-altin-madeni-isyani-30dan-fazla-koy-tehdit-altinda/
Türkiye’de meraların azalmasının,içinde yaşamakta olduğumuz et krizinin en önemli nedenlerden biri olduğunu görmemiz gerekiyor.
(**) Güven Sak.https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/ve-o-sirada-dunyada/757371
Azim ve Karar, 4 Ağustos 2024