MEMLEKETİN BİRİNDE İNSAN MANZARALARI (!)
Mustafa Kaymakçı
Evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde, bir güzel memleket varmış.
Yöneticileri haktan ve halktan yana, icraatları mükemmelmiş. Köylülerin de, kentlilerin de bir eli balda, bir eli yağda imiş. Ürünleri bol, kazançları yerindeymiş. Eğitim ve sağlık hizmetleri parasızmış. Özel dershane parasını ödeyemedikleri için intihar eden, hastane kapılarında tutsak kalan, çöplüklerden geçimini sağlayan insanlar yokmuş.
Her yurttaşın işi, yurdu varmış. Velhasıl, o memlekette yaşayanlar mutlu imiş.
Ancak, o memleketin münafıkları da, muhalifleri de bolmuş. Başarılı yöneticileri kötülerler, hiçbir şeyi beğenmezlermiş.
Bakınız, münafıkları ve muhalifleri gözüyle insan manzaraları nasılmış?
Çiftçiler İcralık Durumdaymış
Çiftçilerin büyük bir çoğunluğu, ürettiklerini değer fiyata pazarlayamadıkları için bankalardan ve kooperatiflerden aldıkları kredileri, faizleriyle birlikte ödeyemez durumdaymış. Yoğun bir şekilde köylülere haciz işlemleri başlamış. Tarlaların çoğu birinci derecede ipotekli imiş. Köylüler, borçlarını kredi kartlarıyla ödemeye başlamışlarmış. Borçları için birinden çekiyor, ikinciye yatırıyorlarmış. Kredi kartı iflasları da artmış.
Kim yeni traktör kullanıyorsa, onların durumu daha kötüymüş. Neden mi? Onlar eski traktörlerini satıp eksikliklerini kapatıyorlarmış Sonra da sıfır peşinat ile taksitle traktör alıyorlarmış. Sistemi böyle çevirmeye çalışıyorlarmış.
Köylüler Çay Parası Yerine Yumurta Veriyorlarmış
O memlekette kahveler, köylerde toplumsal iletişimin kurulduğu mekânlarmış. Buna karşılık köylüler artık kahveye bile çıkamıyorlar, çıkmak istemiyorlarmış. Çay parası dahi bulamayan köylüler ceplerine iki yumurta koyup kahveye çıkıyor ve takas yapıyorlarmış. Takas ekonomisi hortlamış durumda imiş.
Köylüler, Hal Tüccarlarının ve Fabrikaların Kölesi Olmuşmuş
Sebze-meyve üreten üreticiler hal tüccarlarına çalışıyorlarmış. Süt alım fiyatlarını da büyük süt fabrikalarında kapitalistler belirliyormuş. Yem fiyatları artarken fabrikalar süt alım fiyatlarında indirme yapıyorlarmış. Süt fiyatları inince, memlekette sağmal inekleri bile yok pahasına kasaba gönderiyorlarmış. Daha sonra süt fiyatlarını biraz yükseltiliyormuş. Bunun üzerine uyanık yabancılardan yeniden gebe düve almaya başlanıyormuş.
Köylüler Çiftçiliği Bırakıyor, Şehirlere Kaçıyorlarmış
Çiftçilikten iflas edenler şehirlere kaçıyormuş. Milyonlarca köylünün şehirlere göç ettiğini söyleniyormuş. Artık kimse topraklarında kalmıyor, tam bir çöküş yaşanıyormuş. Özellikle genç köylülerde bu durum daha yüksek oranda imiş.
Şehirlerde yoksul semtleri köylüler oluşturuyormuş. İş güç olmayınca da kömür ve bulgur için oy satışları geçerli olmuş. Sadaka kültürü, sadaka ekonomisi ve sadaka seçimleri diye yeni terimler ortaya çıkmış.
Köylülerin para kazanamadığı gibi kentlerde yaşamakta olan tüketiciler ne alemde imişler?
Pazarlamada üreticiden yana bir sistem yokmuş. Köylülerin para kazanamadığı gibi kentlerde yaşamakta olan tüketiciler de ucuza gıdaya ulaşamıyorlarmış. Çünkü köylülerin de, tüketicilerin de ekonomik örgütlenmesi yokmuş. Oysa özellikle kapitalistlerin girilmesini amaçladıkları Avantacılar Birliği (AB)’nde, tarımda üretimden pazarlamaya kadar üreticilerin egemenliği olduğu anlatılmıyormuş.
İnsanlar Hastalarını Hastaneye, Doktora Götüremez Olmuşlar
Yoksullaşan köylüler de, kentlilerde, hastalarını hastaneye, doktora götüremez olmuşlar. Bu konu da, demokratik sivil toplum örgütü olarak kabul edilmiş şeyhlerin, hoca efendilerin kurdukları örgütlere havale edilmiş. Hastanelerden randevu almak, aylar ve yıllara sonrasına dayanıyormuş. İnsanlar “yoksulluktan hastaneye ulaşamıyor ” diye gazetelere sitem ediyorlarmış.
Köylüler Gibi KentlilerdeKaliteli Beslenemiyorlarmış
Şehirlerimizde insanımızın büyük bir çoğunluğu kırmızı ete ve süte aşırı fiyat yükselmesinden dolayı ulaşamıyormuş. Daha ucuz fiyatla et almak için sabah karanlığında kuyruğa giriyormuş. Bırakınız eti ve sütü, ekmekte bile uzun kuyruklar oluyormuş. Pazar artıklarını toplayanlar varmış. Kaliteli beslenemeyen insanlar da aşırı şişmanlık başlamışmış.
Eğitimli Genç Kuşak Memlekette Kalmak İstemiyorlarmış
Eğitimli genç kuşağın memleketi terk etmesiyle ortaya çıkan bir beka sorunu yokmuş, kimileri terk etmeyi o memlekette demokrasinin yetersiz olmasına bağlıyormuş
Değerli okurlar, münafıkların, muhaliflerin söyledikleri ve yazdıklarına bakın.
İçiniz daraldı değil mi? Oysa ortalık güllük gülistanlık. Münafıklar ve muhalifler hiç utanmıyorlar. Tanrıdan onları ıslah etsin dileyelim(!)
Azim ve Karar, 18 Mart 2024