SURİYE NE KADAR GÜVENLİ?
Ceyhun Balcı
Türkiye Cumhuriyeti ikinci yüzyılına gün sayarken ekonomik baş etmeye çalışıyor.
Deprem yıkımı cabası!
Bütün bunlar yetmezmiş gibi bundan 10 yıl öncesine dek akıldan bile geçirilmeyecek demografik bozgun ete kemiğe bürünmüş durumda.
Önümüzdeki yıl yapılacak olan yerel seçimler özellikle Hatay, Kilis ve Gaziantep illerinde demografik değişim gerçeğiyle yüzleşmemizi kaçınılmaz kılacak gibi görünüyor.
Demografik bozgunun ana öğesi de Suriyeliler.
Bu bağlamda, BOP’un diri olduğunu söylememiz yanlış olmayacaktır.
BOP’un demografik değişim ayağının bugünkü iktidarın da hoşuna gittiği ve hatta bu yolla iktidarını koruma güvencesine dönüştüğünü söylemeye bilmem gerek var mı?
Özellikle seçim sürecinde sonucu kestirmekte zorlanan iktidar kanadı, içinden gelmese de Suriyelilerin geri gönderilmesi doğrultusunda tutum sergilemek zorunda kaldı. Bununla birlikte “Suriye güvensiz” diyerek geri göndermeden uzak duruşunu gerekçelendirmeye çalıştı.
Türk basınında kendisine çok yer bulmayan bir olaya değinmekte yarar var.
Bu bir spor olayı.
Bu spor olayı Suriye’nin ne denli güvenli olduğunu anlamaya da yardımcı olacaktır.
Ana akım basınımızın spor sayfalarını futbol kaplamış durumda bugünlerde. Mirasyedi futbol yönetimleri yine “parlak” transferlerle günü kurtarma derdinde. Bir kez daha iş bilmez yönetimlerin transfer facialarına yatırım yapılmakta. Bu nedenle yazıya konu olan spor olayına ilgisizlikleri olağan karşılanmalı.
Bilindiği gibi 2024 Paris olimpiyatları için geri sayım başladı.
Pek çok spor dalında Paris 2024’e katılım için son biletler sahibini bekliyor.
Bu kapsamda basketbol Asya elemeleri Şam’da yapılacak.
Hangi ülkenin yetkilisine sorsanız kendi ülkesini güvenli olarak tanımlar. Oysa, bu tanımlamanın uluslararası bir kurumca yapılması en değerlisidir. Daha da değerlisi spor örgütlerinin yapacağı değerlendirmedir.
Bağlantıdaki haberden olimpiyata katılım için Asya elemelerinin önümüzdeki ay içinde Şam’da yapılacağını öğreniyoruz.
http://www.sana.sy/tr/?p=283572
Asya basketbol federasyonu ve FİBA (Dünya Basketbol Birlikleri Federasyonu) Şam’ı bu elemelerin yapılacağı yer olarak seçmişler. En küçük güvenlik kaygısının özellikle spor etkinliği için önde gelen engel olduğu düşünülürse bu kararın önemi de anlaşılmış olacaktır.
Spor kurumları spor etkinliğinin yapılacağı yerin güvenliğini her şeyin önüne koyarak değerlendirir. O etkinliğe katılacak olan ulusal takımların oyuncuları o sporun seçkinleridir. Çoğu yaşamını spordan kazanır. Değerleri ülkeleri, kendileri ve kulüpleri bakımından tartışmasızdır. Dolayısı ile sporcular ateşe atılmaz. En küçük risk bile göze alınmaz.
Bu etkinlikten çıkartacağımız diğer önemli sonuç Türkiye’yi yönetenlerin “Suriye güvensiz” saptamasının geçersizliği olmalıdır.
İçeride estirilen “yerli ve milli” fırtınasının iş dışarıya ileti vermeye geldiğinde BOP’çuluktan öteye geçmeyen bir sığlığa vardığını görmek güç olmasa gerek.
Elbette bu öngörü geniş halk yığınlarından beklenemez.
Ama, basın da bu denli kör olunca bu konuyu kaleme almak kaçınılmaz oldu.
Hemen her ayrıntıdan muhalefet üretme meraklılarının ilgisizliği de bir o kadar anlamlı değil midir?
Muhalefet etmeye meraklı basın kuruluşlarının işi gücü bırakıp bu spor olayına odaklanmasında yarar var. Hatta, özveride bulunup Şam’a muhabir göndermelerinde bile yarar var. Bir yandan sporla ilgilenirken diğer yandan Şam sokaklarından görüntüler paylaşmaları Şam’ın ve dolayısı ile de Suriye’nin ne denli güvenli olduğu konusunda izlenim oluşmasını sağlayacaktır.
Elbette masa başı yayıncılığının kolaycılığından kendilerini kurtarabilirlerse.
Azim ve Karar, 12.07.2023.