YEŞİL ORDU
Ceyhun Balcı
Uzunca süreden beri bilgilenmek istediğim olguydu Yeşil Ordu. Yeşil Ordu’yu okurken Rusya’dan Wagner başkaldırısı haberi geldi. Anlaşıldığınca Wagner özel ordu yapılanmasıydı. Parası karşılığında Afrika’da ve dünyanın başka yerlerinde Rusya için savaşan bu ordu son olarak Ukrayna’da görev almaktaydı. Bir süreden beri düzenli orduyla uyuşmazlıkları olduğu bilgisi alınmaktaydı. Devlet ordusuyla bu gibi ordular arasında yaşanan bu türden anlaşmazlıklara şaşırmamak gerektiğini belirtmekle yetinelim.
Basında Wagner başkaldırısıyla birlikte bizdeki SADAT yapılanmasına göndermede bulunulduğuna ilişkin haberlere de rastlandı.
Amacım Yeşil Ordu ile SADAT ya da Wagner arasında bağ kurmak değil.
Yeşil Ordu Milli Mücadele sırasında ortaya çıkmış. Kurucuları arasında İttihatçılar sayıca ve etkice baskın. Düzenli ordunun olmadığı, direnişlerin yerel ölçekte düzensiz silahlı gruplarca örgütlendiği dönemde silahlı gücün hemen her türü son derece önemli değer taşımış.
Bolşevik eğilimli Yeşil Ordu Cemiyeti’nin kuruluşundan Milli Mücadele önderi Mustafa Kemal Paşa elbette haberli ve bilgili. Milli Mücadele ilkeleri doğrultusunda olduğu sürece böyle bir yapılanmanın varlığında sakınca görmüyor Paşa. En azından, zorlu koşulların baskın olduğu ortamda bu yapıya açıktan karşı durmayı öncelikli ve akılcı bulmuyor.
Bolşevik ve dolayısı ile sol eğilimli bu yapının yeşil renkle nitelenmesi o günün koşullarında kaçınılmaz gereklilik olarak görülmüş. Solun kızılı yerine İslâm’ın yeşili halk nezdinde sorun yaşamamanın vazgeçilmezi sayılmış.
Yeşil nitelemesinin toplumu olumlu etkileme amaçlı olmasına ek olarak kimi Yeşil Ordu ileri gelenlerinin gerçekte de Bolşevizme hayranlıkları ve bu anlayışı tek çıkar yol olarak görmüş olmaları de yadsınmaz gerçektir.
Büyük Millet Meclisi’nde güç odağı olan Halk Zümresi grubunun Yeşil Ordu’nun siyasetteki izdüşümü olarak işlev gördüğünü eklemekte yarar var.
Bugünden bakıldığında Milli Mücadele’de bir önderlik sorunu yaşanmadığı yanılsamasından söz edilebilir. Ancak, hiç de öyle değildir. Milli Mücadele başından başlayarak düzenli ordu kurulup da ilk utkular kazanılıncaya dek hemen her aşamada aşılması hiç de kolay olmayan engellerle kaşılaşmıştır. Önderlik sorunsalının bu engellerin önde gelenlerinden olduğu kuşkusuzdur.
Bir yandan emperyalizm ve işbirlikçisi saltanatın baltalayıcı yaklaşımları boy gösterirken diğer yandan da Milli Mücadele önderliğini ele geçirmeye çalışanlar hiç eksik olmamıştır.
Başlangıçta Milli Mücadele’ye destek verir görünen ve büyük ölçüde Mustafa Kemal Paşa’nın denetiminde olan Yeşil Ordu önderlik yarışı odaklarından birisine dönüşmüştür.
Milli Mücadele’nin başağrılarından birisi olan Çerkez Ethem’in Yeşil Ordu’da öne çıkma çabalarıne eklenen başına buyrukluğu bardağı taşıran damla olmuştur denebilir.
Diğer yandan Demirci Mehmet Efe adına da rastlanmıştır bu öne çıkma çabalarında.
Hem Çerkez Ethem hem de Demirci Mehmet Efe düzenli ordu altında varlık gösterecek kişiler olmaktan uzaktırlar. Kendi başlarına buyruk olma kararlılığını her şeyin önüne geçirdiklerinde Milli Mücadele’yle olan bağlarını kesmiş olduklarının farkına varmışlar mıdır bilinmez.
Düzenli orduya katılım çağrısına kulak tıkayanlar başta Çerkez Ethem olmak üzere efe önderleri de düzenli ordu amacı doğrultusunda ortamdan uzaklaştırılmışlardır.
Milli Mücadele’nin o zorlu döneminde iki başlılığı her şeyin ötesinde önemli tehlike olarak gören Mustafa Kemal Paşa bu konuda ödünsüz davranma kararlılığı içinde olmuştur.
Ya düzenli ordu ya da hiç deme özgüveni göstermekten kaçınmayan milli güçler Yeşil Ordu’yu ve o orduyu önderlik savaşımına kalkan yapmaya çalışan Çerkez Ethem’i de Demirci Mehmet Efe’yi de gözden çıkartmakta ikileme düşmemiştir.
Bugün Rusya’nın yaşadığı, uzak olmayan gelecekte başkalarının da başına gelebilecek olan sorunların kaynağı devletteki ve özellikle de ordudaki ikibaşlılıktan kaynaklanmıştır, kaynaklanacaktır. İkibaşlılığın özellikle ordu gibi silahlı güç düzleminde hiç yeri olmadığı bizim yüz yıl önceki deneyimimizle de doğrulanmıştır.
Başlangıçtaki zorunluluklar atlatıldıktan sonra Milli Mücadele önderlerimizin ordu yapılanmasında çokbaşlılığı hoş görmemiş olmasının değeri Rusya’da yaşanan Wagner başkaldırısyla bir kez daha kavranmış olmalıdır.
Yeşil Ordu deneyimi SADAT bağlamında süren tartışmalara ışık tutabilir.
Her ne kadar Yeşil Ordu ya da Wagner-SADAT arasında bağ kurmayı amaçlamadığımı belirtsem de özel orduların namlularını şu ya da bu şekilde varlığını borçlu oldukları yapılara doğrultabilecekleri akıldan çıkartılmamalı.
Çoklu ordu yapılanmasının kumara eşdeğer kırılganlıklara kaynaklık edebileceği unutulmamalıdır.
Azim ve Karar, 01.07.2023