SUSUZ YAZ
Zahide UÇAR
Susuz yaz filmini hatırlayan var mı? Metin Erksan’ın yönettiği, Erol taş ve Hülya Koçyiğit’in başrolde oynadığı, Berlin Film Festivali’nde “Altın Ayı” ödülünü kazanmış bir film. Ege’nin kurak topraklarından bir köyde su sıkıntısı çeken köy halkı, yaşayabilmek için suya muhtaçtır. Su kaynakları ise kötü adam Erol Taşve kardeşinin(Osman ve Hasan) toprakları içindedir.
Bu filmi neden hatırlattım? Susuz Yaz filmindeki kötü adam Erol Taş’ın 21. Yüz Yıl benzerleriyle hala karşılaşıyoruz da ondan. Emin olun şaka yapmıyorum. Ben emekli olunca Alanya’nın bir köyüne yerleştim. Evin bahçesi ve tabii ki meyve ağaçlarım var. Bahçeniz varsa sulama suyuna ihtiyacınız var. Evin sulama için kullanılan bir havuzu var. Bağlı olduğumuz köyün 6 hanelik bir parçasında oturuyorum. Komşum, minik Erol Taş versiyonu olan şahıs bir ramazan günü(ramazan dememin nedeni, bu kişi 5 vakit namaz kılıyor) sulama suyumu kesti. Ben yaptım diye de itiraf etti. İş resmiyete döküldü. Bir daha yapmama sözü verdi. Uzlaştık(!)..
Bu sefer de içme suyu sorunumuz oldu. Antalya Büyük Şehir olduğu için köyler mahalle oldu. Dolayısı ile içme suyumuzu ASAT temin ediyor. Arızaları ASAT gideriyor. İçme suyumuz Alara Çayından geliyor. Ne var ki, her gün arıza yapıyor. Sürekli borular patlıyor, ASAT tamir ediyor derken devreye gene Erol TAŞ VERSİYONLARININ DA GİRDİĞİNİ ÖĞRENİYORUZ. İçme suyunu Soğukpınar Mah. İle birlikte kullanıyoruz. Soğukpınar çıkışında bir vana varmış. Kimliği tespit edilemeyen bir Erol Taş versiyonu şahıs sürekli bu vanayı kapatıyor. Yani, insanların İÇME SUYUNU KAPATIYOR. ASAT YETKİLİLERİ ÖĞLEDEN SONRA GELİP AÇIYOR. Ya aynı gece, ya da ertesi gün su yeniden kesiliyor. Devlete ait bir su kesiliyor. Bu kişi veya kişiler hem suç işliyor, hem de vicdansız ve ahlaksızca insanların içme suyunu kesmeye devam ediyor. Toplumdaki çürüme alttan en üste, üstten en alta kadar yayılmış durumda. Kimse suç işlemekten korkmuyor. Bir haddini bilmez terbiyesiz yüzünden ASAT personeli sürekli meşgul ediliyor. Ayrıca sürekli masrafa giriyor. Neden? Cahil ve ahlak yoksunu bir şahıs yüzünden.
*** ***
Dünya “insan eliyle” kuraklığa gidiyor. Çünkü dünyanın canına okuyup dengesi ile oynadık. Su kaynakları tükeniyor. Ve ülkemizde bu durum için proje üretecek bir akıl bulunmuyor. Ehliyetsiz kişilerin elindeki çöken kurumlardan bir proje üretmesini beklemek zaten bir hayaldir.
Bulunduğum civarda sürekli devasa seralar yapılıyor. Seralara muz dikiliyor. Sera olmayan yerlere avakado bahçeleri yapılıyor. İnsanlar bu çok maliyetli seraları yapmak için teşvik kredisi alıyor.
Bir bakanlık düşünün ki, teşvik kredisi verince işi çözdüm sanıyor. Avakado ve Muz çok su isteyen tropikal meyve ağaçlarıdır. Avakado, muz diken kuyu açıyor. Her taraf kuyu doldu. Yer altı suları kuruyor. Bulunduğum bölgede Güney Mahallesi var. Birkaç yıl önce mahallenin çok güzel ve yeterli içme suyu varmış. Kuyulardan sonra içme suları kesilmiş. Depolarına tankerle içme suyu dolduruluyor.
Sahipsiz ülkemde el yordamıyla kara düzen yaşamaya çalışan insanlarımız. Onlar yaşama tutunmak için alternatif yollar arıyor.
Köy Hizmetleri diye bir kurumumuz vardı. Köylere hizmet götüren bir kurum. Kapatıldı. Hükümet edenler köylüyü ve çiftçiyi yaşatmak için değil, adeta yok etmek için çalışıyor.
Ülkemizde hükümet edenlerin dertleri T.C. Devleti ve Türk Milleti olsaydı şunları yapardı;
- Köylüyü köyde tutacak, çiftçiyi gerçek anlamda destekleyecek projeler hazırlayıp uygulardı.
- ÖTV’siz mazotu lüks yatlara değil, Türk çiftçisine vermesi gerekir. Gübre desteği vermesi gerekir. Gübre fabrikalarını özelleştiren hükümet çiftçiyi dolarla alınan kimyasal gübrelere mecbur etti. Bu yanlış politika acilen değiştirilmelidir.
- Bütün tarım alanları hakkında uzmanları tarafında araştırma yapılarak raporlaştırılmalıdır. İklim ve su rezervleri göz önüne alınarak ekim yapılacak ürünler her bölge için gerçekçi bir akılla belirlenmelidir.
- Su kaynakları verimli kullanılmalı, yer altı sularını yok edecek kuyuların açılmasına izin verilmemelidir. Damlama su sistemi kuran çiftçiye hem destek verilmeli, hem de teşvik edilmelidir.
- Su kaynaklarının giderek azaldığı bir gerçektir. Su rezervleri hesap edilmeden çok su isteyen ürünlerin ekilmesine izin verilmemelidir. Su sıkıntısı başladığında bu ürünler ya kuruyacak, ya da büyük su kavgaları başlayacaktır. Onca emek ve para ile yapılan yatırım hiç olacaktır.
- Yerli tohuma geri dönmeli, hastalanmış ve kirlenmiş topraklarımız tedavi edilmelidir.
- Tarım bölgelerine mutlaka Ziraat Mühendisi, hayvancılık yapılan yerlere Veteriner Hekim atanmalıdır.
- Küçük çiftçiyi koruyacak kooperatifler kurulmalıdır.
- Ürünün tarladan tüketiciye aracısız ulaşabileceği bir sistem kurulmalıdır.
*** ***
21. Yüz yılda “Susuz Yaz” filminin kötü kahramanları güncellenerek varlığını devam ettirebiliyorsa, gelecekte çıkacak su kavgalarını düşünmek bile istemiyorum.
“Saldım çayıra, mevlam kayıra” mantığı ile yönetilen ülkemde, KAFAMIZI TAŞA VURMADAN UYANACAK GİBİ GÖRÜNMÜYORUZ.
Azim ve Karar, 01. 09. 2021