İade-i felaket

İade-i felaket
25 Ağustos 2020 23:26
531
A+
A-

Hüseyin Özbek

Doğa, kendisine yapılanı erinde gecinde insanoğluna misliyle iade eder. Doğa kanunlarına ve bilime aykırı yapılan her şeyin ağır faturası bireye ve topluma çıkar.

Anadolu’da; “Çay kenarından tarla alma sel alır, kırkından sonra gelin alma el alır” denir. Bu tür özlü sözlerin, binlerce yıllık yaşam deneyiminin imbiğinden süzülerek gelmesi, doğruluğu, gündelik hayatın pratiğinde test edilmiş olması bakımından dikkate alınmaları gerekir.

Karadeniz bölgesinin geleneksel yerleşimi ve mimarisi doğa ile barışıktır. Bitki ve toprak yapısına uygun yerleşim ve ahşap malzemeye dayalı mimarinin tercih edilmesi rastlantısal değildir.

Karadeniz bölgesinde yoğun yağış dönemlerinde, sel ve taşkınlar olağan sayılır. ” O, topraktan öğrenip kitapsız bilen Türk köylüsü”, sel ve taşkınlara hazırlıklıdır. Karadeniz’in deli çayları, ırmakları da kendisiyle inatlaşmayan yöre sakinlerini az biraz rahatsız etse de işin tadını kaçırıp yerini yurdunu, tarlasını tapanını önüne katıp götürmez.

Yöre insanıyla doğa arasındaki geleneksel mutabakatın, iki tarafı da kollayan uyumlu dengenin bozulmasıyla ilk uyarılar gelmeye başlar. Doğanın düşük ölçekli ilk uyarılarına kulak asılmazsa, yöresel olmaktan çıkıp ulusala dönüşecek felaketlerin kapısı ardına kadar açılıyor demektir.

Ülke ortalamasının üzerinde yağış alan, tarıma elverişli arazisi sınırlı, topografik yapısı engebeli, dereleri hızlı akışlı bir coğrafyayı dikkate almadan yapılanların, acı ve ağır faturası yaşanan son felaketle önümüzdedir.

Kamu gücünü halkın ve ülkenin yararına değil de siyasi çıkara ve ranta göre kullanan iktidarlar, dere yatağına belde ve ilçe kurma kararı alanlar, kararı hararetle destekleyenler, açılış nutukları sıkanlar, kurdelelerini kesenler, yörenin doğal bitki örtüsünü kazıyıp, her yanı çay ve fındık bahçelerine dönüştürenler, bütün bunlar olurken itirazsız seyredenler, bu felaketin müştereken ve müteselsilen sorumlusudurlar!

Son dönemde yaşanan heyelan ve sel baskınlarındaki can kayıplarının acısını ve yasını hep birlikte tutalım. Ama bilelim ki istiap haddinden fazla yüklenen gemiler batar, doğal yatağı imara açılan dereler taşar, üzerindeki doğal örtüsü, kökleri derinlere inen ağaçları traşlanan topraklar kayar.

Sözün kısası, bilime, doğaya aykırı HES’lerin sonu ağır bilançolu PES’ler olur!

Doğayla inatlaşmanın sonu ya YELE ya da SELE kapılmaktır.

Kulağımıza küpe olsun. Dereler, deli çaylar, akışlarına, salınımlarına betonla yapılan müdahaleleri her daim sahiplerine iade ederler!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.