SONSUZA DEK

Suay Karaman

Cumhuriyetimizin 98. yılını büyük bir coşkuyla kutladık. Anıtkabir her ulusal bayramda olduğu gibi yine insan seliyle doldu taştı. Üstelik Anıtkabir’e çıkan tüm yollar kapatılmış, araçların park etmeleri yasaklanmış, girişte iki farklı yerde üst araması yapılıp, ilk kez deodorant, kolonya, dezenfektan ve çakmak gibi malzemelerin Anıtkabir’e sokulma yasağına karşın, yurttaşlar ülkemizin her yöresinden Atatürk’e bağlılık, sevgi ve saygılarını sunmaya geldiler. Polisin aldığı güvenlik önlemlerinin yanında Anıtkabir’e girişte çocukların balonları da Genelkurmay Başkanlığı’nın aldığı kararla içeri sokulmadı. Balonunu girişte bırakmak zorunda kalan çocukların ağlaması bayram coşkusuna gölge düşürürken, akıllara Yunanistan’ın işgal ettiği Ege adalarımıza tepki vermeyen Genelkurmay’ın durumu geldi.

İnsanlar eziyet içinde Anıtkabir’e alınsalar da, Mozole kısmı önünde uzun kuyruklar oluşsa da, Anıtkabir’e akın akın ziyarete gelen insanları engellemek, yıldırmak asla mümkün değildir. Çünkü Atatürk sevgisi, cumhuriyet sevdası, vatan aşkı ne yapılırsa yapılsın hiçbir zaman engellenemez ve silinemez. 

Cumhuriyet’in en güzel ve en anlamlı tanımı olan “Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” ilkesiyle, eşsiz önderimiz Atatürk’ün kurduğu bu rejimi yıkmaya, yok etmeye hiç kimsenin gücünün yetmeyeceği bilinmelidir. Siyasi iktidarın yaptığı her türlü engellemeler, Atatürk sevdalılarını, laik ve demokratik cumhuriyete bağlı olanları yıldıramayacaktır.

Cumhuriyet, orduları dağıtılmış ve bütün toprakları işgal edilmiş, insanları sindirilmiş bir toplumdan, en olumsuz koşullarda emperyalist devletleri yenilgiye uğratarak, mazlum milletlere örnek olan bir kurtuluş savaşı sonunda çağdaş bir devlet yaratan aklın, cesaretin ve inancın zaferidir. Cumhuriyet, milletimizi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracak adımların en önemlisidir, ulusal birlik ve beraberliğin sağlanmasının en büyük güvencesidir.

Eşsiz liderimiz Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nda söylediği gibi “az zamanda çok ve büyük işler yapan” cumhuriyetimiz, eğitim seviyesini yükseltti, hastalıkları önledi, aşılar üretti. Tarım, hayvancılık ve sanayi alanlarında büyük ilerlemeler başardı; şeker, çimento, demir-çelik, kağıt, cam ve kumaş üretildi. Kendi uçağını yapan ve yurt dışına satan, demir ağlarla yurdu ören, ülkesinin para birimini değerli kılan ve denk bütçe yapan cumhuriyet, ekonomik bağımsızlığa ulaşarak tam bağımsız Türkiye oldu.

Ancak Atatürk’ün ölümüyle birlikte, Atatürk ilke ve devrimlerinden, tam bağımsızlıktan ve emperyalizm karşıtlığından sapılarak, irticaya ödünler verilerek bugünlere gelindi. Özellikle son 20 yıldır büyük bir geriye dönüş başladı; karşı devrim ülkemizin üstüne karabasan gibi çöktü, Cumhuriyetimizin üstünde kara bulutlar dolaşmaktadır. Hainler baş tacı yapılırken, Atatürk’ümüze ve Milli Mücadeleyi başaranlara karşı sürekli kin tohumları ekilmektedir. Türk olmaktan utananların, saltanat sevdalılarının, hilafet sevicilerin, ortaçağ heveslilerinin laik ve demokratik cumhuriyetimize karşı yaptıkları ortadadır. 

Ne olursa olsun, ne yaparlarsa yapsınlar Cumhuriyet idaresinin yetiştirdiği erdemli, namuslu, fikri, vicdanı, irfanı hür nesiller rejimin, vatanın, istiklalin güvencesidir. İçinde bulunduğumuz bu sıkıntılı süreçte asla teslim olmayacağız, Cumhuriyetimize sahip çıkacağız. Bütün dünyanın bilmesi gerekir; içimizdeki ve dışımızdaki aymaz, işbirlikçi ve hainler öğrenmelidir ki; Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır. Cumhuriyetimizi koruma ve sahip çıkma yükümlülüğü, Türk gençliğinindir. Gençlik Atatürk’ün vasiyetine uymaktan bir an bile geri kalmayacaktır. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere cumhuriyetimizin kuruluşuna katkı koyanları saygıyla ve şükranla anıyoruz. Cumhuriyetimiz sonsuza dek yaşayacaktır.

Azim ve Karar, 1 Kasım 2021.