SOKAK HAYVANLARI

SOKAK HAYVANLARI
27 Aralık 2021 09:54
1.044
A+
A-

Ceyhun Balcı

Sıkça işittiğimiz şu söz çoğu insanın gururunu okşar.

“İnsanlar her şeyin en iyisine lâyıktır!”

Dünyayı ve onun üzerindeki yaşamı bugünkü duruma düşüren de bu sözün benimsenmiş olmasının sonucu değil midir?

Aklın ve bilimin gereğine de aykırıdır bu söz.

İnsanı sıradışı bir varlığa yükselten, canlılığın ayrıcalıklı varlığı sayan inanç temelli düşünce “evrim kuramı” ile yerinden edileli 150 yıldan çok oldu. Artık, gerçeğe dönüşmüş olan bu kuramın ayrıntılarının tanımlandığı çağdayız.

Özetle, tüm canlıların yaşamı değerlidir.

İnsan dışındaki canlıları yok sayan anlayış insanmerkezciliğe (türcülüğe) denk düşer ve hiçbir gerekçeyle hoş görülemez.

“Hayvan barınakları iyileştirilsin” sözlerine “Beyaz Türkler hayvanlarına sahip çıksın!”ı ekleyen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan keşke son tümceyi kurmamış olsaydı.

Gaziantep’te bir köpeğin (sokak hayvanı değil, sahipli) 4 yaşındaki yavrumuzun yaşamını tehlikeye sokan saldırısı sonrasındaki tepkiler zincirine bir halka eklemişti Cumhurbaşkanı. Topluma beyaz-zenci ayrımıyla yaklaşan bu sözün konuyla ilgisi olmadığı gibi iler tutar yanı da yoktur.

Diğer yandan, sokaklarda başıboş dolaşan hayvanların gündelik yaşamı olumsuz etkilediği kuşkusuzdur.

Kendi deneyimimle katkıda bulunmak isterim.

Kent içinde olabildiğince yürüyerek ve toplu taşıma kullanarak yer değiştiriyorum. İzmir’in sıfır noktası Konak Meydanı’nda, özellikle karanlığın bir türlü aydınlığa çıkamadığı şu günlerde sokak köpeklerinin saldığı korkuyu hemen her gün yaşıyorum. Karanlığın bir türlü aydınlığa çıkamadığı günlerden birinde köpek korkusuyla ürkü içinde olduğu anlaşılan ortaokul öğrencisi bir evladımızın köpeklerin bulunduğu bölgeden geçene dek birlikte yürüme isteği hiç aklımdan çıkmaz.

Çağdaş kent yaşamında yeri olmayan bu olumsuzluğu gidermek hiç kuşkusuz yerel yönetimlerin işi. Yerel yönetimlerin seçilmiş ve atanmış öğeleri olduğu da unutulmamalı. Cumhurbaşkanı beyaz-zenci göndermesinden sonra belediyeleri de göreve çağırmış. Görece olumlu bir çağrı.

Bu arada, hayvanseverlerin kaygısını da anlayışla karşılamak gerek.

Ülkemizdeki hayvan barınaklarının yürekler acısı görünümü bu kaygının önde gelen haklı kaynağı.

Bu arada, görme olanağı bulduğum dünyanın 20’yi aşkın ülkesinde Türkiye’deki gibi bir sokak hayvanı sorununa rastlamadım desem abartmış olmam.

Kent yaşamında yeri olmayan bu sorunun insan dışı canlılara saygı ve sevgi çerçevesinde çözüme kavuşturulması olanaksız değildir.

  • Barınakların koşullarını ivedilikle iyileştirerek başlanabilir işe.
  • Kısırlaştırma da buna eklenmelidir.
  • Her ne kadar yerel yönetimler sokak hayvanlarının aşılarını ve bakımlarını olabildiğince yapmaya çalışsa da hayvan çokluğu bu görevlerin tam anlamıyla yerine getirilmesine engeldir.
  • Barınaklardaki hayvanların sahiplendirilmesi de sorunun çözümündeki bir başka seçenek olarak görülmelidir.
  • Belediyelerin göreve çağırıldığı bu konuyla ilgili olarak yürütme ve yasamaya da önemli görevler düştüğü göz ardı edilmemelidir. Başka sorunlar gibi bu sorunun da iktidar-muhalefet çekişmesine konu edilmemesine özen gösterilmelidir.

Örneğin, doğası gereği saldırgan olan köpek türlerinin beslenmesinin önüne geçilmesi ivedi gerekliliktir. Bu konuyla ilgili gerekiyorsa yasal düzenleme yapılmalı ve ivedilikle yürürlüğe sokulmalıdır.

Günümüz koşullarında kent yaşamı çoğu insan için vazgeçilmezdir. Bu vazgeçilmezin ülkemizdeki gibi aşırı yoğunluğa evrilmiş olması bir başka olumsuzluktur.

Sokak hayvanları sorunu toplumu ayrıştırma aracına dönüştürülmemelidir.

Sokak hayvanları sorunu canlılığa saygı gereğince bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır.

Dünyanın pek çok ülkesinde sokakta kedilere ya da köpeklere rastlanmaz. Sokakta olmayan bu hayvanların evlerde ya da başka özel ortamlarda fazlasıyla bulunduğu da gerçektir.

Kimi ülkelerde hayvan sahiplenmenin sıkı koşullara bağlandığı, sahiplenecek kişilere önemli görevler yüklendiği bilinir.

Hayvanları başıboş şekilde sokaklarda yaşamaya zorunlu kılmak toplumsal yaşamda sakınca yarattığı gibi, insanın kendi dışındaki türlerin yaşamına saygı ve sevgi eksikliği anlamına da gelmektedir.

Bu sorunun çözümü “Tüm canlıların yaşamı değerlidir!” temelinde şekillenmelidir. Türler arası ilişkilerin bu denli yakın olmasının toplum, çevre, hayvan ve insan sağlığı için de önde gelen tehdit olduğu unutulmamalıdır.

Azim ve Karar, 27.12.2021

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.