KANADA
Türkiye’de olan biteni mafyadan öğrendiğimiz bugünlerde gündeme düşen bir haber kimin ne kadar ilgisini çekti?
Bunu bilmemiz kolay değil.
Bir soruyla başlayalım!
Kanada’yı nasıl bilirsiniz?
Yanıtınızı unutmayın!
Aşağıdaki haberi okuduktan sonra yeniden değerlendirin!
Haber şöyle!
Kanada’da bir okulun bahçesinde 200’den fazla çocuğun bedenine ait olduğu anlaşılan buluntular ortaya çıkartıldı. En küçüğü 3 yaşında olan çocuklara ait buluntuların saptandığı okul Kanada yerlilerinin devam etmek zorunda olduğu devlet destekli bir kurumdu. Okulun amacı kuşkusuz iyiydi. Yerli çocuklarının Kanada toplumuna uyum sağlaması amacıyla kurulan okulun gerçek amacı yerli toplumunu Kanada toplumu içinde eritmek ya da diğer deyişle asimile olmalarını sağlamaktı. Diğer yandan, bu okullara devam zorunluluğu olan yerli çocuklarının şiddete uğradıkları ve aralarından 6000’inin öldüğü bilindiğinde durum daha iyi anlaşılmaktadır.
XIX. yüzyıl sonundan başlayarak 1970’lere dek bu türden “uyum” okullarına 150.000 dolayında yerli çocuğunun devam ettiği biliniyor. Öyle ki, bu okullara devam eden yerli çocuklarının ana dillerini konuşmaları bile yasaklanmış.
Bu okulları soykırım aygıtı olarak görenler bile çıkmış. Toplama kamplarının İkinci Dünya Savaşı’nda kaldığını düşünen pek çok kişi için Kanada deneyimi dehşet verici olduğu kadar yürek burkucu olmalıdır.
Aynı Kanada’nın ülkemizi Ermeniler üzerinden soykırımcılıkla suçladığını anımsatmış olalım.
Kanada’yı nasıl bilirsiniz sorusuna dönersek çoğu kimse için Kanada dünyanın huzurlu ve gönençli ülkelerinden birisidir.
Kuşkusuz doğruluk payı vardır.
Ama ne pahasına huzur ve gönenç sorusunu sormazsanız eksik bırakmış olursunuz!
Kanada’nın güneydeki ve tek komşusu ABD’nin topuyla, tüfeğiyle, dolarıyla ve elbette kültürüyle yerkürede oynadığı emperyal rol hemen hiç kimsenin yabancısı değildir.
Kanada’nın topla tüfekle kan döktüğü neredeyse görülmemiştir. Kendi topraklarındaki yerlilerin çocuklarına yaraştırdığı acıklı son bir yana bırakılırsa kimselerin kanına girmediği de söylenebilir.
Kanada’nın küresel bağlamda oluşturduğu algı neredeyse olumsuzluk taşımaz.
Ama, aynı Kanada kendi yeşiline, mavisine, çiçeğine ve böceğine toz kondurmazken dünyanın dört bir yanındaki Kanadalı maden şirketleri çevresel zararlara yol açma konusunda birinciliği kimselere bırakmaz.
Kanada, Türkiye’den İHA ve SİHA motorlarını esirgerken, aynı Kanada’nın çevre talanıyla ünlenmiş maden şirketleri gözlerini kırpmadan ne gerekirse yapmaya ara vermezler.
Kanada’nın dünyanın farklı yerlerinde yarattığı izlenime örnek olsun diye vurgulamakta yarar görüyorum. Bağlantıdaki yazıya göz atmanızı dilerim.
Atatürkçülüğü tartışılmaz yazarımızın satırlara döktüğü olumlu Kanada algısını Kanada hükümeti çabalasa bile ancak bu denli oluşturabilirdi. Bu algının yedi düvele kafa tutmuş bir ülkenin ilerici, Atatürkçü yazarınca dışa vurulmuş olması ayrıca dikkate değer olsa gerektir.
Ormana bakıp da ağaçları görememeye eşdeğer çıkmazdan kurtulup da emperyalin gerçek yüzü görülürse gerçeğin farkına varılacaktır.
Kanada gibi “güleryüzlü” ve bir o kadar “silahsız!” gücün çok daha sinsi ve tehlikeli olduğu çok açıktır. Yerinden yurdundan ettiği yerlileri topluma uyum adı altında yok etmekten geri durmayan bir gücün göz ardı edilmemesi gereği ortadadır.
Vancouver yakınlarındaki okulda cansız bedenlerinin kalıntıları günyüzüne çıkartılan 200’den fazla çocuğun ölüleri emperyalizmin kirli yüzünün tanınmasına ve algılanmasına katkıda bulunursa bu utanç sayfasından biraz olsun kazanç sağlanmış olacaktır.
Nazilerin toplama kamplarından yıllar sonra Kanada’da kurulan benzerlerinde sonsuzluğa göçen çocukların yüce anısı önünde saygıyla eğilerek…
Azim ve Karar, 02.06.2021
Kaynakça :