İZMİR ONU BEKLİYORDU…
Ceyhun Balcı
Milli Mücadele’nin utkuyla sonuçlanmasının ve İzmir’in kurtuluşunun 100. Yılı bir başka coşkuya sahne oluyor.
Baba tarafından dedem Kurtuluş Savaşı Gazisidir. Madalyası bana emanettir. Yaşamımdaki en değerli maddi varlıktır. Yaşamıma yön veren pusuladır aynı zamanda. Kararlılık, akılcılık ve dik duruş dayanağımıdır desem abartmış olmam.
Anneannemin dayısı da kıvanç ve gurur kaynağımızdır. Onun bir diğer önemli özelliği İzmir’i kurtaran birliklerde teğmen olarak görev yapmış olmasıdır.
Daha baştan onların yüce anısına saygı sunarak…
15 Mayıs 1919’da Galata rıhtımında başlayan, Samsun, Havza, Amasya, Erzurum, Sivas’tan geçip Ankara’da BMM serüveniyle taçlanan kutlu ve kararlı yürüyüş “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir!” ileri buyruğuyla İzmir’de sonlanır.
İşgal güçlerinin komutanları İzmir’e erişeceği anlaşılan Mustafa Kemal Paşa’yla görüşme isteklerini bildirirler.
Paşa 9 Eylül’de Nif’te (bugünkü Kemalpaşa) görüşelim der.
Paşa oradadır. Ama, görüşme isteyenler ortalarda yoktur.
Mustafa Kemal Paşa İzmir’e bir gün sonra 10 Eylül’de girecektir. 9 Eylül’de Belkahve’ye gelir ve kenti uzaktan da olsa görmek ister.
O sırada İzmir yönünden gelmekte olan at arabacısının önüne geçerek sorar.
“İzmir’de ne var ne yok?”
Arabacının Mustafa Kemal Paşa’yı tanımadığının altını çizelim. İletişim şimdiki gibi olmadığından İzmir’deki kendi halindeki arabacının Paşa’yı tanıması doğal olarak olasılık dışıdır.
Arabacının yanıtı :
“Ben İzmir’den geliyorum… Bizim süvari şehre taze girdi. Gideceğin varsa ne bekliyon? Yürüsene ağam!”
(Paşa’yı tanımadığı konuşmasına yansıyan rahatlıktan da kolayca anlaşılabilir)
Geceyi Nif’te alçakgönüllü bir Türk evinde geçirecektir Paşa. Evi derleyip toplama derdindeki kadınlar onunla karşılaşır karşılaşmaz yerlere kadar eğilirler. Dizlerini öperler. Başörtülerinin uçlarıyla Paşa’nın çizmelerinin tozunu alırlar.
Şevket Süreyya Aydemir’in kalemiyle “İzmir onu bekliyordu. İzmir’in kolları ona açıktı. İşte o uzun yolculuk buralarda böyle bitiyordu…”
Biten kılıçlı yolculuktu…
Bu eşsiz utkunun kazanımlarını korumak, kollamak bu yolculukta harcanan çaba kadarını ve belki daha fazlasını gerektiriyordu.
O çabalar da eksiksiz harcanacaktı.
Kalemli ve sabanlı yolculuk zamanıydı.
Kağnı kamyonu yenmiş olsa da henüz her şey bitmemişti.
Sırada aydınlanmanın birkaç yüzyıl gecikmeyle de olsa Anadolu’da sahne almasını sağlamak vardı.
15 Mayıs 1919’da İstanbul’da başlayan ve 9 Eylül 1922’de İzmir’de sonlanan yürüyüşü gerçekleştirenler o yürüyüşün değerini en iyi bilenler olarak sonrasını da kusursuzca tasarlamışlardı.
Anadolu yürüyüşünün İzmir’de utkuyla sonuçlanmasına başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere emekleriyle, kanlarıyla, canlarıyla katkı verenlerin yüce anıları önünde bir kez daha saygıyla eğilerek…
100. yıl kutlu olasun…
Kaynakça
Hatıratlarla Karşılaştırmalı Nutuk, Gazi Mustafa Kemal, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ, İstanbul, 2020, sayfa 989-990.
Azim ve Karar, 09.09.2022.