ÇÜRÜTÜLEN KURUMLARIN YANILTICI ALTERNATİFLERİ ÜZERİNE
Hüseyin Özbek
1999 Gölcük depreminden saatler sonra Türk Silahlı Kuvvetleri deprem bölgesine intikal etmiş, 40 bin personeli ile kolordu düzeyinde inisiyatif almıştı. Askerin, arama kurtarma, barınma, iaşe, sağlık hizmeti, düzenin sağlanması ve diğer sorumluluk alanlarında çok iyi bir sınav vermesinde, sahada test edilen EMASYA Protokolünün de büyük katkısı vardır.
Fakat kurt kuzuyu yemeği çoktan kafasına koymuştur. Yazılı ve görsel medyada TSK’nın başarısızlığı, yabancı ekiplerin olağanüstü kurtarma hikayeleri temelinde yürütülen kampanya, asker düşmanlığı yaratmaya yönelik etkili bir algı mühendisliği çalışması olarak not edilmelidir.
Askerin hantallığı ve başarısızlığı, yerli yabancı sivil ekiplerin yarattığı mucizeler temelindeki psikolojik harekat, ordunun geleneksel prestijinde ilk ciddi gedikleri açacaktır. Emperyal merkezlerce kurgulanan, Gölcük depremi sonrası yoğunlaştırılarak sürdürülen sinsi kampanya, yakın geçmişin Ergenekon, Balyoz ve benzeri tasfiye davalarının ısınma hareketleri olarak değerlendirilmelidir.
6 Şubat Kahramanmaraş depremine gelelim. Kırmızı kart gösterilerek saha dışına atılan ordunun yokluğunda, askersiz başarı hikayesine odaklanmış bir siyasi anlayışın, depremin yıkım katsayısının ne denli artmasına yol açabileceğinin ibretlik kanıtları ortadadır.
Sözü daha fazla uzatmadan AHBAP’la ilgili düşüncelerimizi paylaşalım. 1999 Gölcük depreminin kurtarma yıldızı AKUT ve Nasuh Mahruki idi. 2023 Kahramanmaraş merkezli depremin kurtarma yıldızı AHBAP ve Haluk Levent gibi görünüyor.
Halkın, dönem yıldızlarına yönelik yüksek beklentisinin nedenlerine gelelim. AKP’nin devleti siyaseten kabileye, ticareten şirkete dönüştürmesiyle devlete ve kamu kurumlarına yönelik güven kaybı, halkı seçenek aramaya yönelmiştir. İktidara yönelik yaygın tepkisellik ve duygusallık ortamında, objektif ve kuşkucu yaklaşım yerini peşin inanç ve güvene terk etmektedir.
Şarkıcı Haluk levent’in başında bulunduğu AHBAP’a yönelik peşin avans ve sonsuz güven, bana hukuki tabirle beyaza imza atmak gibi geliyor. Magazinle gerçeğin iç içe geçtiği dönemlerde halk, maddi gerçeklik ve nesnellik yerine ütopya ve umudun peşine takılabilmektedir. Ama hukukçular, peşin güven yerine çifte filtreli bir yaklaşım içinde olmalıdırlar.
Kriminal geçmişi çabuk unutulan kimi kişi ve oluşumların millete yeni Kastelli ve Jet Fadıl deneyimleri yaşatmasını asla istemeyiz. Çürütülen, kurumsal ciddiyeti, güvenilirliği, hafızası yok edilen Kızılay’ın yeniden fabrika ayarlarına dönmesinin, toplumsal bir talebe dönüşmesine yoğunlaşmakta yarar görmekteyiz.
Yine barolar, Türkiye Barolar Birliği ve bazı saygın meslek örgütlerinin yasal çerçevede toplayabileceği yardımlar varken, doğru adresi bulamamış tepkisellikle konjonktürün yarattığı dönem starlarının önünün açılmasının doğru olmadığını düşünmekteyiz.
Azim ve Karar, 28.02.2023