AYM Ne Durumda?
1961 Anayasası ile kurulan Anayasa Mahkemesi, anayasanın üstünlüğünü sağlama ve iktidarları sınırlandırma görevleri nedeniyle, hukuk ve demokrasi ile çatışan yönetimlerin her zaman hedefinde oldu.Bu nedenle 1971, 1982, 2010 ve 2017’deki anayasal düzenlemelerin hepsinde de yapısına müdahale edildiği gibi bunlarla da yetinilmeyerek kuruluş amacı ile çatışan üye seçimleri de yapıldı.
Öne çıkan tartışmalı üye seçimleri
Haşim Kılıç,Sayıştay kontenjanından Cumhurbaşkanı Özal tarafından, 3677 sayılı Yasa’ya dayanılarak 1990’daüye seçildi.Bu yasa, SHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildi. Anayasa’ya aykırı bir yasaya dayanılarak seçilen, hukuk fakültesi mezunu da olmayan Haşim Kılıç, 2007 ve 2015 yılları arasında mahkemenin başkanlığını da yaptı.Haşim Kılıç’ın dünya görüşü nedeniyle evinde televizyon bile bulunmadığı yönündeki bir soruyu Özal, “evinin çatısında uydu anteni olduğu bilgisine ulaşınca üye seçtim” diye yanıtlamış, seçilebilmek için, hukuk eğitimi ve deneyimi yerine, “uydu anteninin varlığı” yeterli görülmüştü. Haşim Kılıç, 1985’te Sayıştay’a da ANAP’ın adeta sipariş usulü, tek bir seçim için çıkardığı 3162 sayılı Yasa’ya dayanılaraküye seçilmişti.
Süleyman Arslan, YÖK kontenjanından Cumhurbaşkanı Özal tarafından, seçilme yeterliliği olmamasına rağmen 1992’de üye seçildi. Yekta Güngör Özden başkanlığındaki Anayasa Mahkemesi, seçilme yeterliliği olmadığı için göreve başlatmayınca Süleyman Arslan istifa etmek durumunda kaldı.
Alparslan Altan, üst kademe yöneticiliği kontenjanından 2010’da Cumhurbaşkanı Gül tarafından üye seçildi.Anayasa Mahkemesi raportörü olan, o görevi sırasında seçilme yeterliliği bulunmayan Altan, önce 2010 yılı Şubat ayınca Denizcilik Müsteşar Yardımcılığına atanıp böylece üst kademe yöneticisi yapıldıktan sonra ertesi ay ise bu yeni görevine dayanılıp “yedek üye”seçildi.2010 Anayasa değişikliği ile asıl ve yedek üye ayrımı kaldırılarak, yedek üyeler de Anayasa’ya konulan bir hükümle üye yapıldı. Bu yolla Anayasa Mahkemesi “üyesi” olan Altan, daha sonra FETÖ üyeliği nedeniyle Anayasa Mahkemesi üyeliğinden çıkarıldı.
İrfan Fidan, Yargıtay kontenjanından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 23 Ocak 2021’de üye seçildi.Yargıtay kökenli üye Burhan Üstün’ün 10 Ocak’ta yaş haddinden emekliliği gözetilince,mevzuat gereği yeni aday seçiminin iki ay önceden yani 10 Kasım’dan itibaren başlatılıp bu süre içinde sonuçlandırılması gerekirken, adeta bir şeyler beklendi. HSK, 27 Kasım’da İrfan Fidan’ı Yargıtay’a üye seçti. İrfan Fidan, HSK’dan mazbatasını 11 Aralık’ta aldı.Yargıtay, 4 Aralık’ta yapılacağını duyurduğu aday seçimini Covid gerekçesi ile 17 Aralık’a bıraktı. İrfan Fidan (Yargıtay deneyimi bir yana,10 Kasım itibarıyla başlayan seçim takvimi nedeniyle bu yönden de ayrıca aday adayı olamayacağı) seçimde üstelik 107 oyla en yüksek oyu aldı.
HSYK, Yargıtay, Danıştay ne durumda
2014’te HS(Y)K üyeleri, yargıçların kendi aralarında yaptıkları seçimle belirlendi. O seçimlerden seçim koşulları gereği iktidardaki parti istediği sonucu da aldı.2017 Anayasa değişikliğinin bir sonucu olarak, HSK üyelerinin tamamı aynı yıl,Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TBMM’de ise sayısal çoğunluğu gereği AKP tarafından belirlendi. İşte Yargıtay’a üyeleri ve bu bağlamda İrfan Fidan’ı, kısmen de Danıştay üyelerini seçen HSK, böyle bir HSK.
Kamuoyunda “Yargıtay ve Danıştay üyeliklerinin sıfırlanması”adıyla bilinen 2016’da çıkartılan 6723 sayılı yasayla, Yargıtay ve Danıştay’ın yapılarına müdahale edildi ve “ünvansız” tüm üyelerin üyelikleri sonlandırıldı. Yargıtay ve Danıştay, 2016’da seçim yapılarak adeta yeniden yapılandırıldı.2017’deki yeni HSK’da, yüksek yargıyı hukuktan uzak yapılandırma anlayışını sürdürdü. Kurumların yapısına müdahale niteliğindeki yasalar, Anayasa Mahkemesince (bir örneği 6524 sayılı yasa hakkında da olduğu gibi) iptal edilmiş olup, CHP’nin 6723 sayılı yasa hakkında açtığı dava, bu davanın dava açma süresi başlamadan açıldığı gerekçesiyle reddedildi. CHP bu yasa hakkında her nedense daha sonra dava açma süresi içinde bir iptal davası açmadı. (*Yapılan araştırmada açılan 2016/144 Esas sayılı davanın Anayasa Mahkemesince yürürlüğünün durdurulmadan elde tutulduğu anlaşılmıştır). İşte böyle yapılandırılan Yargıtay’da da İrfan Fidan ilk sıradan üye adayı seçildi.
Anayasa Mahkemesi ne durumda
Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü üye sayısı 2010 Anayasa değişikliği ile düzenlendi. On beş üyesi bulunan mahkemenin oniki üyesini (partili de olan) Cumhurbaşkanı, diğer üç üyeyi de TBMM seçiyor. Görevdeki üyelerin tamamı Cumhurbaşkanları Gül ve Erdoğan’ın seçtiği, yine TBMM’deki sayısal çoğunluk gereği AKP’nin istediği yolda seçilen üyeler. “İktidardaki partinin” yapılandırdığı böyle bir mahkeme, iktidardaki partinin yasama organı üzerinden yaptığı yasama işlemlerini, Cumhurbaşkanı kararnamelerini denetliyor, Yüce Divan olarak Cumhurbaşkanı’nı ve bakanları da yargılıyor, “tüm siyasi partilerle” ilgili önemli görevleri de yerine getiriyor. Yüce Divan görevi de yapan mahkemenin şu an sekiz üyesi hukuk fakültesi mezunu değil. Bu bağlamda Sayıştay’dan, Danıştay’dan ve mahkeme başkanı dahil öğretim üyesi kontenjanından seçilenlerin hiçbiri hukuk fakültesi mezunu değil.
İrfan Fidan’ı da gözetince, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde seçilen üye sayısı sekize çıktı. Son dönemlerde bazı kararlarda üyelerin, neredeyse seçildikleri dönemi öne çıkarırcasına oy kullandıkları da ortada.Hatırlarsak, AKP döneminde hukuk gözetilmeden bildirilen İHAM yargıç aday isimleri bile çok kez yetersiz bulunup geri çevrildi.
Kararlarının bağlayıcılığı gözetilmiyor. Bazı kararları uyarınca “hukuku uyguladığı” için iktidarla çatıştığı görüntüsü öne çıksa da, bu yapısıyla, anayasanın üstünlüğünü sağlama,iktidarı sınırlandırma, etkili bir iç hukuk yolu olma dönemi de artık sona eriyor.
Azim ve Karar, 10.02.2021