‘ANAHTAR TESLİMİ SATIŞLAR’ DEVAM EDİYOR

‘ANAHTAR TESLİMİ SATIŞLAR’ DEVAM EDİYOR
11 Ağustos 2021 00:32
755
A+
A-

Orhan ÖZKAYA

Cumhuriyet asla yıkılamayacaktır, karşıdevrimin sonu göründü. 

Cumhuriyet’in tüm kazanımları birer birer satılmış durumdayken, ne üreteceğimize, ne kadar üreteceğimize küresel elitler karar verirken topraklarımızı, fabrikalarımızı, en büyük istihdam kaynağımız KİT’lerimizi, hem de iyeliğiyle elimizden alırlarken teslim olmayı seçmek halkımızın kabul etmeyeceği bir stratejidir. Ülkenin maliye bakanının, limanların ve KİT’lerin, 2 Kasım 2002-25 Temmuz 2017 dönemleri arasındaki satışlarından, 59 milyar 558 bin 255 dolar sağlanmasından kıvanç duyması yürekleri dağlıyor. Bu özelleştirmeler, mahkeme kararlarına çarparak hukuksal nitelikleri darmadağın olmasına karşın hukuk ortadan kaldırılarak gerçekleştiriliyor. Bakanın açıklamaları ülkedeki işsizliğin nedenlerini ortaya koyuyor. Ülke varlıklarının tapusu elden çıktı, bir de vatandaşlık verildi. Limanlarının, fabrikalarının satışından 60 milyar dolar kazanıldığını övünçle bakanlık kürsüsünden dile getirmek ve bu satışların hız kesmeden devam edeceğini kamuoyuna açıklamak, aymazlığın ötesine geçmek demektir. 

TARİH, HALKIN DİRENCİYLE YAZILIR

Şeker fabrikalarının, Tekel kurumunun, bankalarının, suların, barajların, eğitim ve sağlığın bir meta gibi pazarlanmasının sürdürülemeyeceği ortada… Yeraltı ve yerüstü tüm varlıkların elden çıkarılması, tarım ve hayvancılığının yok edilmesi, mera, otlak, yaylak, kışlak ve harman yerlerinin pazarlanması, toprakların iyeliğiyle karşılıksız ve vatandaşlık armağan edilerek satılması yürekleri dağlamaya yetiyor. Halkımızın milli nesi var nesi yok hepsinin küresel sermayeye devredilmesi üstü örtülemeyecek kadar büyük bir suç teşkil etmez mi? Enerji santralları, Yatağan, Seyit Ömer, Elbistan, Seydişehir Santralı, Oymapınar Barajı hediye edilerek, Ereğli Demir-Çelik, İskenderun Demir-Çelik, Karabük Demir-Çelik, Aliağa, Pet-Kim, Tekel, Et-Balık Kurumu ve ordu mensuplarının dişinden tırnağından artırdığı tasarruflarıyla kurdukları Oyakbank gibi gözde kurumlar küresel sermayeye teslim edildi. Son olarak PTT’nin T’si olan Telekom’un başına gelenler ortada. Atatürk Orman Çiftliği’ni talan ettikten sonra şimdi de Atatürk’ün vasiyeti Türkiye İş Bankası üzerinde yürütülen dayatmalar akıl tutulmasıdır. Atatürk döneminin karizmatik kuruluşu, bin bir emekle meydana getirilen ve “Onuncu Yıl Marşı”nda geçen ve hâlâ bestesi dillerden düşmeyen, devlet kurumu ve Doğu Anadolu dağlarının sadece kazma kürekle aşıldığı TCDD, acımasızca satıldı. O heyecan yok sayıldı.

TÜİK ARTIK SATIŞLARI GİZLEYEMİYOR 

Borç batağında, tamamen tüketim toplumuna dönüşen halkımız, samanı ve son olarak çiğdem çekirdeğini dahi Çin’den ithal eder hale geldi. Mühendis, doktor, pilot ithalinden sonra Çin’den işçi ithali dönemi başladığı medya organlarında açıklama yapılarak dünyaya ilan ediliyor. Aslında Suriye, Irak, Afrikalı ve son olarak da Afgan sığınmacıların ucuz işgücü olarak bütün güvencelerden yoksun çalıştırıldıkları ortada. KİT’leri yok ederek ve büyükşehir yasalarıyla köyleri mahalleye dönüştürmenin neye mal olduğunu son yangınlarla anladık. Orman köylüleri yok edilince yangının ilk çıkış anı boğulamadı. Gövdeye ve ayaklara, eteklere sıçraması durdurulamadı. Bir anlamda ormanları dağ köylüsü, orman köylüsü bekler. Köylü mahalleli olmaz, ormanlar onun geçim kaynağı, ekmeği, aşıdır. Ormanların vasfını kaybettiğini iddia etmek, arazi, arsa mafyasının, turizm fırsatçısının uydurmasıdır. 

KİT’LER MUTLAKA GERİ ALINMALI

Ülkemizin çiftçisini, üreticisini, köylü ve işçisini üretimden dışlayarak tarımı öldürmek mutlaka önlenmelidir. Virginia tütünü tüttürüp yoksulluğu bu ülkenin kaderi haline getirmek, gelişim, değişim ve yenilenme olarak sunmak geçerli  olamaz. TÜİK, verilerini artık halktan kaçırmaya gerek bile duymuyor. Satışlar Avrupa ülkelerinin yerine Irak, Suudi Arabistan, Bahreyn gibi ülke vatandaşlarına yöneliyor. Savunma sanayi kurumlarımızın anahtarının, yabancılara altın tepsi ile sunulmasına “Dur!” demek, hem halkımızın ve hem de muhalefetin en öncelikli görevi. Kürsüde değil, alanlarda muhalefet yapılmalı. Bu duruma halkımızın duyarsız kalacağını ve bu duyarsızlığın sürdürülebileceğini hesaplayarak iktidar olmayı düşünmek büyük bir yanılgı sayılır. Zira ülkede en büyük adaletsizlik örneği  özelleştirmeler ve onunla gelen işsizlik afetidir.

Azim ve Karar, 10.08.2021

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.