MİLLİ SAVUNMA BAKANI’NA AÇIK MEKTUP
Süleyman Çelik
Sayın Bakan,
Kara Harp Okulu’ndan bu yıl mezun olan bir grup teğmenin, mezuniyetlerini özel olarak kutlamak için, resmi törenin ardından bir araya gelip kılıç çatarak, 2016’da neden kaldırıldığı belli olmayan klasik subaylık andını içip, ardından da “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demiş olmaları bazılarını rahatsız etmiş!..
“Laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını veya ülkenin bölünmez bütünlüğünü ya da Türk ulusunun namus ve şerefini korumaya ant içmek” kimleri rahatsız etmiş!?.
Sayın Bakan, emekli bir asker olarak siz bu andı, Harbiye’den mezun olduğunuzda resmi törende içmiş olmalısınız…
Askerler emekli olduktan sonra da içtikleri anda ve ettikleri yemine bağlı kalırlar. Politikacılar gibi, “Meclis kürsüsünden edilen yemin kürsüde kalır” diyerek, vatana ihanete kadar gidebilecek, yeminlerine aykırı uygulamalar ve girişimlerde bulunmazlar…
Bu durumda siz bu anttan rahatsız olmuş olamazsınız. Zaten, daha iki hafta önce, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda, huzurunuzda yapılan bir törende bu ant içilmiş ve siz de o subayları kutlamışsınız!..
***
Yaptığınız açıklamada olaya disiplin açısından yaklaştınız ve “Türk Silahlı Kuvvetleri’nde disiplin anlayışının her zaman en önemli husus olduğunu” bildirdiniz.
Disiplin elbette askerliğin temelidir ama resmi tören sona erip törene katılanlar ayrıldıktan sonra, teğmen olmanın heyecanını yaşayan, yıldızlarını yeni takmış gençlerin bir araya gelip mezuniyetlerini özel olarak kutlamak istemelerinin disiplinsizlikle ne ilgisi olabilir? Lütfen empati yapın ve insanın kendisini teğmen değil, imparator hissettiği o günleri anımsayın!..
Oysa son yıllarda, askerliğin temeli olan disiplinsizliğe aykırı bazı uygulamaların sürekli yapıldığını görüyoruz
Örneğin, Genelkurmay Başkanlığına bağlı Anıtkabir Komutanlığı tarafından yönetilen,
Anıtkabir’de yapılan törenlerde son yıllarda sürekli bir disiplinsizlik yaşanmaktadır.
60 yılı aşkın Anıtkabir’de yapılan birçok törene katılmış, 80 yaşında bir yurttaş olarak çok iyi biliyorum ki resmi tören sona erip protokole dahil zevat Anıtkabir’den ayrılana kadar tören alanına siviller alınmaz. Sadece askerler alınır. Onlar da kuvvetlerine göre sıraya girip protokolü bekler. Protokolün ardından, tek erle kol halinde yürüyerek merdivenleri çıkıp Şeref Holü’ne girer ve Ebedi Başkomutanlarını selamlayarak ayrılırlar.
Tören alanına bundan sonra sivil yurttaşlar alınır. Öyle ki yurdun dört bir yanından, Ata’sının kabrini ziyaret etmek üzere, 9 Kasım gecesi otobüslerle yola çıkıp sabahın köründe Anıtkabir’in girişine dayanan yurttaşlar içeri alınmaz, saatlerce kapıda bekletilirler. Ben de bu şekilde birçok kez geldiğim için bunu iyi bilirim. Fakat son yıllarda, tören alanının Misak-ı Millî Kulesi tarafında, askerlerin yanına bazı seçilmiş sivillerin de alındığı ve bu kişilerin, Şeref Holü’nden çıkıp merdivenleri inerken, Tayyip Erdoğan lehine gösteri yapmak üzere görevlendirildiği görülmektedir. Bunlar görevlerini yaptıktan sonra, Mozole’yi ziyaret etmeksizin Anıtkabir’den ayrılıp gitmekteler!..
Anıtkabir yönetmeliğinin 35’nci maddesine göre, “Anıtkabir’de, ancak Atatürk’e saygı için çelenk konabilir, tören düzenlenebilir. Başka amaçlarla; tören, yürüyüş ve gösteri düzenlenemez, çelenk konamaz. Anıtkabir’in manevi varlığına yakışmayan her türlü tavır, hareket, söz, yazı ve davranışlara izin verilmez.”
Sayın Bakan, sürekli yaşanan bu disiplinsizliğe engel olmadığı için Anıtkabir Komutanlığı suç işlemektedir. Genelkurmay Başkanlığı yaptığınız yıllarda, makamınıza bağlı olan Anıtkabir Komutanlığı hakkında, bu konuda hiç disiplin soruşturması açtınız mı? Bakan olduktan sonra Anıtkabir Komutanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı hakkında disiplin soruşturması açtınız mı?
Sayın Bakan, öyle görülüyor ki hem E. Genelkurmay Başkanı hem de Bakan olarak siz de bu disiplin suçunun ortağısınız!..
Diğer bir örnek, 15 Temmuz’dan sonra icat edilen sivil generaller tarafından yapılan disiplinsizlikleridir…
Mevzuata göre “askerler, izinsiz olarak medya ya da başka araçlarla kamuya açıklama yapamaz, izinli dahi olsa hiçbir zaman siyasal beyanatta bulunamazlar.” Hatta emekli askerlerin de aynı yasak kapsamına alınması için bir yasa hazırlığından söz ediliyor!..
Askeri sivil memurların da tabi olduğu bu mevzuata sivil generaller tabi değiller mi?
Eğer tabi iseler, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü olan ve kendisine Korgeneral karşılığı rütbe verilmiş olan zat, bir tv kanalında Murat Bardakçı ile sık sık nasıl, “enseye tokat” derecesinde laubali, siyasal muhabbetler yapabiliyor?..
Bu adam, harp okulları ve akademileri komutanlarının da üzerinde bir konuma sahip. Yani, “Türk Ordusununun gelecekteki komutanlarının rol modeli” konumunda olan bu zat, Emevi valisi Kuteybe’nin, Türk erkeklerini topluca katledip, kadın ve kızları köle/ cariye olarak satmasının anlatıldığı bir programda, “Kuteybe büyük katliamlar yapmıştır. Ama iyi ki yapmış, o sayede Müslüman olduk” gibi bir laf etmiştir. Türk tarihinin kara sayfaları olduğu için tarih kitaplarımızda anılmayan bu iğrenç olaylar için, hiçbir Türk subayı, “iyi ki yapılmış” demez! ..
Sayın Bakan, Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğü size bağlı değil mi? Size bağlı ise bu adam hakkında neden disiplin soruşturması açmıyorsunuz?
***
Teğmenlerin içtikleri anttan değil de “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demelerinden rahatsız olanlar varsa, onlar da şu tarihsel gerçeği öğrensinler:
Bilindiği gibi, Ulusal Kurtuluş Savaşımızda, Ulusal Kuvvetlere karşı savaşan Yunan askerleri ile isyancıların yanında Osmanlı askerleri de vardı. Bunların başında İngiltere’nin isteği ve desteği ile Halife Sultan tarafından kurulmuş Kuvayı İnzibatiye ile Ahmet Anzavur Ordusu’nun askerleri gelir. Bunları ayırt etmek için o yıllarda yerli ve yabancı basın tarafından Ulusal Kuvvetler (Kuvayı Milliye) askerlerine, “Mustafa Kemal’in Askerleri” denilmiş ve bundan sonra Türk Askerinin adı Mustafa Kemal’in Askeri olmuştur.
Türk’ün Anadolu’da yok olmasını önleyen Mustafa Kemal Paşa da Türk Ordularının “Ebedi Başkomutanı” olmuştur.
Tanrı korusun! Bir kez daha Türk’ün Anadolu’da yok olması tehlikesi doğar ve gene bir kahraman çıkıp bunu önlerse, işte o zaman bu kahraman Türk Askerinin yeni “Ebedi Başkomutanı” olur.
O zamana kadar Türk Askeri, Mustafa Kemal’in askeri; Mustafa Kemal de Türk Ordularını Ebedi Başkomutanıdır.
Kendisini Mustafa Kemal’in Askeri kabul etmeyenler ya Yunan ya da Anzavur’un askeri olabilirler. Bunu da kendileri bilir!…
Saygılarımla…
Prof. Dr. Süleyman Çelik – Emekli Albay
Azim ve Karar, 22.11.2024