DEPREM
Zahide Uçar
Çok büyük yıkımla gelen büyük bir depremle karşı karşıya kaldık. Geniş bir coğrafya ve kış… Soğukta göçük altında çıkartılmayı bekleyen insanlarımız var. Akşama kadar hiç ulaşılmamış olan illerimiz var. Yardım isteyen çığlıklar yürek yakıyor.
1999 Marmara depreminden sonra deprem vergisi kondu. Belli yıl sonunda kalkacaktı. Hükümet vergiyi sürekli hale getirdi. Geçmişte deprem vergilerinin nasıl değerlendirildiği sorulduğunda, yol yaptık dediler.
Depremde yıkılan, Diyarbakır’dan Hatay’a, Mersin’e kadar bu coğrafya ABD tarafından nasıl adlandırılıyordu? BOP içinde yer alan coğrafyadır bu coğrafya. Komplo teorisi diyebilirsiniz ama;
ABD savaş gemisi, kocaman bir ABD bayrağı ile Marmara’ya demirledi. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, İsviçre İstanbul’da bulunan konsolosluklarını kapattı. Konsolosluklar kapandıktan bir hafta içinde biz çok büyük bir depremle karşı karşıya kaldık. Ve hafızam beni 2002 yılına götürdü.
ABD’nin Nevada eyaletinde 24 Temmuz 2002 yılında “Milennium Challenge-2002” adı ile devasa bir tatbikat yaptı. Tatbikata birçok NATO ülkesi davet edildi ama Türkiye davet edilmedi.
Balyoz mağduru Albay Mustafa Önsel bu tatbikatın ne anlama geldiğini açıklayan bir yazı kaleme aldı. Yazısında;
“Tatbikatta hedef ülke iki kıtada konuşlu bir ülkedir. Bu anlamda bir takım deniz yollarını kontrol etmektedir. Akdeniz’de bir ada ülkesiyle sorunludur. Hedef ülkede azınlık unsurlar da yaşamaktadır(!)
Senaryo hedef ülkede meydana gelen çok yıkıcı bir depremle başlar. Depremle eş zamanlı olarak uluslar arası bir mahkeme, ülkenin sınırlarıyla ilgili ve çıkarlarına ters bir karar verir. Bu arada da sorun olan ada ülkeyle ilgili uluslar arası güçler hedef ülkeye çözüm önerir.
Zor durumda olan siyasiler öneriyi kabul etmek zorunda kalır(!) Bunun üzerine askerler yönetime el koyduktan sonra ada ülkeyi ablukaya alırlar. Bunun üzerine ABD askerleri 96 saat içerisinde söz konusu ülkeye müdahale eder (İŞGAL).”
2002 yılında yapılan bu tatbikatın Türkiye’yi işgal planı olduğu bu kadar açıkken, yaşadığımız bu yıkıcı depremden önce ABD savaş gemisinin Marmara’ya demirlemesi ne anlama geliyor?
Üstelik İstanbul depreminden de çok sık bahsedildiği bir dönemde…
Evet, acılarımız var. Hem de çok büyük. Binlerce can göçük altında bekliyor. Yüreğimiz yanıyor ama bu depremi fırsata dönüştürmeye kalkma ihtimali de göz ardı edilemez.
Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra diyorum ki;
Depremle yıkılan il ve ilçelerimizin nüfusunun boşalması çok büyük facialara neden olur. Suriye’nin Kuzeyi boşaltılınca ne olduğunu biliyoruz. Bölge insanının evsizlik ve yıkım nedeniyle yaşadığı yerleri terk etmesi, ülkemiz için çok ağır güvenlik sorunu yaratacaktır. Bu gerçeği göz önünde tutarak önümüzdeki günlerde yaralı aileler ile kardeş aile kampanyası başlatabiliriz. İnsanlarımızın yaraları yerinde sarılmalı, yerinde kalmaları sağlanmalıdır. Bunun için de milletçe el ele vermeliyiz.
Milletçe kenetlenmeliyiz. Yaralarımızı birlikte sarmalı, acıları sarmalayarak azaltmalıyız.
Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, yaralılarımıza şifa dilerken, göçük altında bekleyen canların bir an önce kurtarılmasını diliyorum.
Başımız sağ olsun Türkiye’m.
Azim ve Karar, 06. 02. 2023